•••

Tenimin üstünde hissettiğim ıslaklıkla hafifçe kıpırdanmış, birbirine resmen mühürlenmiş olan göz kapaklarımı açmak için çaba göstermiştim. Ellerim gözüme yol alırken kulaklarıma ulaşan sesi kestirmeye çalışıyordum. Sanırım biri bana sesleniyordu.

Gözlerimi tamamen açabilince kapıdan hızla içeri giren Taehyung ve yaşlı bir adamı görmüştüm ayrıca yanı başımda elinde havluyla duran Jimini.

Kendime gelince dirseklerimden yardım alarak sırtımı yatak başlığına yaslamak için hareketlenmiştim. Hızla yanıma ulaşarak sırtıma destek verip beni oturtan Taehyunga yorgun bir gülümseme vermiştim.

Her yerim uyuşmuş gibi hissediyordum. Günlerce hareket etmemiş gibi. Dudaklarımdan firar eden küçük inlemeyle konuşmuştum.

"Her yerim a-ağrıyor. Çok yorgun hissediyorum."

Boğazımdan çıkan hırıltılı sesle boğazımı temizlerken dudaklarıma yaklaştırılan suyu dibine kadar içmiştim.

"Bay Jeon. Yaklaşık 32 saattir uyuyorsunuz. Bedeninizdeki ağrı hareket etmemiş olmanızdan kaynaklanıyor."

Şaşkınlıkla açılan gözlerim karşımdaki doktora çevrilmişti.

"32 saat mi?"

Kırpışan gözlerimle önümdeki Taehyunga odaklandım.

"Bir günden fazladır uyuyor muyum?"

Anlık gelen şoku hâlâ üzerimden atamamıştım. Nasıl bu kadar derin uyuyup uyanamamıştım?

"Bay Jeon biliyorsunuz ki kanınızda bulduğumuz o kanserojen maddeyle birlikte öğrenmiştik hastalığınızı. Uzun süredir zaten yorgunluk, halsizlik ve kan kusmak gibi belirtiler taşıyorsunuz."

Duyduklarım şeyleri biliyor olmama rağmen kabul etmek istemezcesine gözlerim doluyordu. Kollarımda hissettiğim dokunuşlarla bakışlarım önümdeki Taehyunga kaymıştı. Hafifçe yutkunarak gözlerimi tekrardan konuşan doktora çevirdim.

"Bu uzun süreli uykunuz aralıklarla ya da sık sık gerçekleşebilir. Hastalığınız ilerlerse ölü-"

Ölümü duyduğum an gözümden düşen yaşla Taehyung arkaya dönerek hızla lafa atlamıştı.

"Tamam çık dışarı."

Gözümden düşen yaşı hızla silerek derin nefesler almıştım. Şu an ağlamanın sırası değildi. Taehyung karşımdayken hep hastalığım yokmuş gibi davranmalıydım. Onu daha fazla üzmeye hakkım yoktu.

Yüzümde hissettiğim küçük dokunuşla bakışlarım onu odağına alınca gülümsemiştim. Elimi elinin üstüne koyup yavaşça okşayarak avucuna küçük bir öpücük bırakmıştım.

Ensemden tutup kendine çekerek küçük bir sarılma bahşetmişti sıcacık teniyle. Sırtımda gezdirdiği eliyle başımı yavaşça omzuna yaslamış, kollarımı beline sarmıştım.

Şakaklarıma bıraktığı küçük öpücüklerle tekrar mayıştığımı hissederken hızla gözlerimi açarak ondan uzaklaşmıştım. Aniden uzaklaştığım için bakışları anlamamışçasına bana dönmüştü. Hafifçe gülümseyerek merakta kalmasına zaman tanımadan konuştum.

"Öyle yapınca mayışıyorum o yüzden uzaklaştım. Bu sefer iki gün boyunca uyumamı istemezsin değil mi?"

Az önceki durumu alaya vererek güldüğümde endişeli gözlerle küçük bir gülümseme sunmuştu.

"İstediğin kadar uyuyabilirsin. Seni yalnız bırakmam hep yanı başında duracağım."

Küçük bir kıkırtı bırakarak başımı olumlu anlamda sallamıştım. Benim yüzümden çok stres olup geceleri uyuyamadığını biliyordum. En azından ben iyi hissediyormuş gibi yaparsam belki artık böyle olmazdı diye önünde bunu belli etmemeye çalışıyordum. Öksürmeye başlayacağım an yanından uzaklaşıyor ya da aşırı yorgunluk hissettiğimde odaya çekiliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KİLLJOY | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin