Finaller: Kısım 1 -Kısım 3-

En başından başla
                                    

"Vay canına. Bu diğer insanların anılarında gezinebileceğimiz anlamına mı geliyor? Eğer öyleyse görmek istediğim birisi var."

Jack kaşlarını çatarak ona döndü. "Kim?"

"Sence?" kaşlarını çatıp gülümserken kollarını hafifçe iki yana açıyor. "Tabii ki de Hazel'ın! Ondan hoşlandığımı bilmiyor olamazsın!"

"Ah." ağır ağır başını salladıktan sonra tekrar ona döndü. "Bekle, ne?"

"Gerçekten mi? Belli ettiğimi sanıyordum." güldü. Daha sonra yüzündeki gülümseme hafifçe düşerken şakacı bir şekilde Jack'in omzuna vurdu. "Ama bana onun biriyle çıktığını söylemeliydin!"

"Bu daha sonra oldu biz bile bilmiyorduk yeni öğrendik, ayrıca hiç de belli etmiyordun. Anlamadığına eminim."

"Flört yeteneklerimi geliştirmem gerektiğini biliyordum." iç çekti. "En azından sen olmadığına sevindim. Siz ikiniz Kyle'ın peşinden giderken sana çok küfür etmiştim, üzgünüm."

"Sorun değil. Ayrıca şu an konumuza dönsek? Hani şu 'kolektif bilinçaltı' olayına?"

"Ben biraz sosyalistim, yani..."

"Hayır. Dostum, Carl Jung? Hadi ama, dostum. Psikoloji 101."

"Evet, öldüğüm için o dersi kaçırdım."

"Kahretsin, haklısın." bakışlarını kaçırdı. "Tamam, affedersin. Kolektif bilinçaltı, tüm insan deneyiminin bir yerde olmasıdır. Hepimizin içinden içebileceği bir hafıza havuzu gibi."

Amir kaşlarını çattı. "Havuzdan su içilmez, biliyorsun ya?"

"Ne?" birkaç saniye bekledikten sonra onun dediği şeyi anlayarak devam etti. "Hayır, diyorum ki, havuz işte bu. Şu an onun içindeyiz. Ve yaşayan herkes, hepsinin anıları, bildikleri her şey burada."

"Bu, kurt adam olduğunu nasıl bildiğimi açıklıyor. Oda arkadaşının beni öldürmesini..." kıkırdadı, "...ve erkek izcilerde takma adının Sidikli olduğunu da."

"Bu tek seferlikti, tamam mı? Tyler yumruk attığı içindi. Kontrol edemedim. Öylece... çıkıverdi. Hadi." elini hafifçe sallayarak onun peşinden gelmesini ima ediyor.

~

Hazel'ın bakış açısından:

Jack'in üstüne örttüğümüz battaniyeye odaklandığım sırada, önümde eğilerek bana bakan Scott'ı fark ettiğimde bakışlarımı ona çevirdim. "Ne oldu?"

"İyi misin?" destek vermek ister gibi omzumu tuttu. "Eğer istersen-"

"Ben iyiyim." sözünü keserken başımı salladım. "Daha kötü şeyler görmüştüm."

"Emin misin?" kaşlarını çattı. "Çünkü yarım saattir neredeyse gözlerini bile kırpmadan ona bakıyorsun."

Başımı tekrar salladığım sırada gözlerimin hafifçe dolduğunu hissederek derin bir nefes aldım. "Sadece... bilmiyorum... ben..."

Scott anlayışla gülümseyerek bana sarıldığında ben de ona sarılarak ağlamamak için kendimi tutuyorum. "Üzülmen çok normal. Sonuçta ne kadar kısa süreli olursa olsun, o senin arkadaşındı."

Geri çekildiğinde yüzüne bakıyorum. "Şu an, üzülmenin sırası değil." mırıldanırken ayağa kalktım. "Güçlü olmamız gerekiyor."

Scott kolumu tutup gülümsedikten sonra beni bırakıyor. Benim gibi bir köşeye oturmuş, yüzünü kollarına bastırarak dolu gözlerle Jack'e bakan Randall'ı gördüğümde onun yanına giderek tıpkı Scott'ın bana yaptığı gibi karşısına diz çöktüm. "Hey." yüzünü tamamen kollarına gömdüğünde devam ettim. "Ona artık yardım edemezsin."

Scintilla 1.1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin