25. Bölüm: Feda

En başından başla
                                    

"Giray, Cenk artık benim düşmanım-"

"Siktirtme düşmanını anlat lan."

"Dinle dinle dur.. O bugüne kadar suskun kalmadı. Plan yaptı Ferah'ı oradan alacak."

"Ne planı lan ne diyorsun sen? Konuş!" Diye bağırarak boğazına yapıştım.

"Ferah'ın şirket labaratuvarında çoğu ürününe zarar vermek bozmak için oraya adamlarını sızdırdı."

Öfkeyle duraksadım. Letafet Cenk'in Ferah'a zarar vereceğini bilmesine rağmen beni yine de buraya mı çağırmıştı? "Ulan kadın kadının yurdudur. Sen ne ara bu kadar kötü biri oldun?" Daha fazla konuşmak Ferah'a geç kalmak demekti. O kadar uzağa gelmiştim ki kahretsin.

Öfke,

Kalbimi dolduruyordu. Ferah'a bir şey olmaması için uğraştığım her şey dikkatsizliğim yüzünden boşa gidiyordu şimdi. Oysa ben onun yaşaması için canımı bile verebilirdim. Hızlıca Batu'yu aradım. "Batu hemen köşke dön."

"Ne oldu abi?" Diyerek hararetle sorduğunda bir süre yanıtsız bıraktım.

"Ferah'a zarar verecekler Batu."

"Ne diyorsun lan.. tamam kapat ben yakınım sen İstanbul'da Anton'a haber ver Cenk piçi neye uğradığına şaşıracak."

Anton Pavel,  ne kadar Rus kökenli olsa da İstanbul'da istihbarat ondan geçerdi. Onun olduğu yerde kimse silah kaçakçılığı yapamaz ve uyuşturucu satamazdı. Zaten adı Anton falanda değildi. Sadece adının arkasına saklanan güçlü biriydi. Layemut cemiyetinden nefret ederdi ve Zahter Çandere'nin en yakın dostuydu.

Acıyla yutkundum. Öfkeden kalbim patlayacak gibiydi. "Senin o ellerini kıracağım seni öldüreceğim." Sürekli sayıklıyordum öfkeden ne dediğimi bilmiyordum. Nefret, öfke, acı her neyse hepsini ona yaşatacaktım eğer Ferah'ın tek bir saç teline zarar geldiyse onu asla yaşatmayacaktım.

Cehennemin zebanisi olacaktım gerekirse. Odunlarını dizmekten ve cezasını vermekten hiç erinmeden intikamı alacaktım.

Yollar uzadıkça göğüs kafesim sıkışıyordu. Yağmur öyle sert düşüyordu ki yere, birazdan çıkacak fırtına içimdeki kaosu destekleyecek dereceye gelecekti. Batu'nun aramasıyla çabucak telefonu açtım. "Giray çok fena-"

"Siktirtme fenasını ne oldu?"

"Giray e-evi taramışlar Ferah'ı götürmüşler.."

Öfke, şimdi kalbimin tek dayanağıydı. Arabayı sertçe durdurdum elimi defalarca direksiyona vurdum. "Cihan, Mustafa abim neredelermiş?" Dişlerim gıcırdıyordu öfkeden konuşamıyordum bile. Çakan şimşekler yolu aydınlatırken sanki kalbimin ortasında bir kıyamet kopuyordu.

Uzun süredir endişeli olan düşüncelerim sürüklenerek kıyameti başlatmıştı.

Yolun sonu silikti.

Yolun sonu belki yoktu uçurumdu. Ya oradan düşüp ölecektim ya da uçuruma rağmen o Cenk'in canını okuyacaktım. Bu saatten sonra canı yanan tek kişi Cenk Çetiner olacaktı. Bunu çok iyi biliyordum.

Gözlerimden sertçe yaşları sildim. Göğüs kafesimde sıkışan nefesimi düzenledim. Yarım saat kadar sonra köşkün önünde arabayı durdurdum.

Gördüklerim zihnimi bulanıklaştırdı. Ateş lavlarıyla kaplı olan adımlarımla zorla köşke girdim. Bu anın yaşanacağını kalbim bir yerden biliyordu ama zihnim daha önce bu hadiseyi hiç prova etmemişti. Batu, "Giray." Diye seslenince zihnimde yoğunlaşan her şey bir anda parçalandı.

İntikam ZemareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin