1.6-Karahindiba-

3.1K 206 17
                                    

Ormandaki Avcı'nın on altıncı bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Sabah odama giren kuşun sesiyle uyandım.

Uyku sersemliği ile esnerken kuşun gagasındaki mektubu görünce hızla yataktan kalkıp kuşun yanına gittim. Gülümseyerek gagasındaki mektubu aldım.

Titreyen ellerimle kağıdı açtım.

Benim mektubuma karşılık olarak yazdığın mektubu görünce. Gerçekten mutlu oldum. Bu kadar açıksözlülük yeter.

Çiçeklere ilgin var. Peki bu zamana kadar eline geçen çiçeklerden en sevdiğin hangi çiçekti?

Oldukça güzel bir soru sormuştu. Evet bu zamana kadar bütün çiçeklerden çok sevdiğim tek çiçek Karahindiba çiçeğiydi. Aslında o çiçeği sevmemin tek nedeni bana benzemesiydi.

Demek onu en çok mutlu eden şey benim ona mektup yazdığımı görmekti. Gerçekten onu en çok mutlu eden şey benden kaynaklı mıydı? Şuan çok tuhaf hissediyordum. Bu his iyi bir histi. Ama tam olarak ne olduğunu çözememiştim.

Masama oturup kağıt ve kalem çıkardım. Sorusuna yanıt vermek için sabırsızlanıyordum. Kalemi sıkıca tutup yazmaya başladım.

Tuhaf gelebilir ama Karahindiba çiçeği. Beni anımsattığı için onu seviyorum. Rüzgar alırsa bütün tohumları dağılır. Eğer rüzgar olmayan bir yere konulursa ona zarar gelmez. Kendi kendine ölür. Hayatım hep evimde geçti benim. En büyük korkum vampirler ve cadılardı. Özellikle vampirler. Onlar benim rüzgarımdı. Ben ise evimde kalarak kendimi rüzgardan koruyordum. Ama tek bir farkımız var karahindiba çiçeği ile. O istese korunabilemez.

Benim sorum geliyor!

Kalende mi yaşamayı tercih edersin yoksa krallıktaki evinde mi?

Kağıdı katlayıp kuşa verdim. Kağıdı alan kuş camdan uçup gökyüzüne karıştı. Salver ile mesajlaşırken kendimi değişik hissediyordum. Sanki sahte biriydim ve bütün gerçekliklerimi ona anlatıyordum. Salver benim için gerçekten özel biriydi.

Kapımın çalması ile başımı kapıya çevirdim. "Gir!" diye bağırdım. İçeri teyzem girince koşarak boynuna sarıldım. "Kuzum benim." diyerek kollarıyla beni sardı. Teyzeler anne yarısı diyorlardı ya işte bu çok doğruydu. Teyzem de annemin kokusu vardı. Teyzemde anneme ait birçok şey vardı. O gerçekten anne yarısıydı.

"Nasılsın bakalım güzellik?" Gülümsedim. Yatağa oturdu. Bende yanına yerleştim. "İyiyim teyze ya sen?"

"Bende iyiyim."

"Teyze Justin bana dün çok nazik davrandı. Bana karşı çok tuhaftı. Eskiden kaba davranırdı ama dün fazla kibardı. Sence de tuhaflık yok mu?" Elini dizime koydu. "İşte elindeki fırsatı kullanıyorsun. Böyle devam et. " dedi. "Onun sana karşı gerçekten ilgisi var. "

Düşüncelere dalarken teyzem buruk bir şekilde gülümsedi. "Bir zamandan sonra mahkum olduğun hayata alışıyorsun. Seni en çok ben anlarım. Seni en çok benim gibi zorunda kalanlar anlar. " Ben teyzem gibi olmayacaktım. Buradan kaçacak ve sonsuza kadar özgür olacaktım. Buna yürekten inanıyordum.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin