1.7-Uçuşan Yapraklar-

2.8K 203 8
                                    

Ormandaki Avcı'nın on yedinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Hayatta bazen kendinizi boşlukta hissedersiniz. Her yer tamamen karanlık. Kimse yok. Ses yok. Birilerine seslenirsiniz ama kimse sizi duymaz.

Bazen de yalnız olursunuz. Etrafınızda bir sürü kişi olur ama siz tek olursunuz. Herkes konuşur eğlenir ama siz onları izlemekle kalırsınız. Ben bu zamana kadar yalnız büyüdüm. Annem ve büyükannemle büyümüş olsam da hep yalnızdım.

Annem geçinmek için hep çalışırdı. Şehire iner çalışırdı. Geceleri çalışırdı. Bu yüzden annemi görsem bile çok fazla konuşamazdık. Büyükannem ise yaşlı olduğu için benimle dışarı çıkamazdı. Evde olduğunda hep benimle konuşurdu ama dışarı çıkamazdı.

Ben küçüklüğümden beri tek başıma elf olmayan yerlerin hepsini gezmiştim. O zamanda yalnızdım. Çiçeği almak için ülkeden kaçınca da yalnızdım.

Ancak Salver ile karşılaşınca ilk defa kendimi gerçekten yalnız hissetmedim. Onun yanında güzel duyguların neredeyse hepsini yaşıyordum.

Sonra o da ellerimden kayıp gitti. Sadece iki günlük maceram ona veda ederek bitti.

Krallık beni saraya hapis ederken de yalnızdım. Justin bileğimi neredeyse kırarken de yalnızdım. Anna beni tehdit ederken de yalnızdım.

Şimdi yine yalnızım. Etrafımda birileri var. Ama ben baş ağrısından gözlerimi açamıyorum.

Duyduğum seslerden biri şöminede yanan ateş. Çıtır çıtır sesiyle huzur verse de odadaki adamların sesi kesinlikle huzur vermiyordu.

Gözlerimi açtığımda yoğun baş ağrısı yüzünden elimi başıma götürecektim ki ellerimin ikisininde sandalyeye bağlı olduğu farkettim. Büyük tahta bir sandalyeye bağlıydım.

Dudaklarıma yapıştırılmış bant yüzünden sesimi çıkaramıyordum.

Önümde oturan adamlar iğrenç kahkahaları ile midemi bulandırıyordu. Üç tane adam koltuklara dizilmiş ellerindeki bardaktaki şeyleri yudumluyorlardı. Beni görmüyorlardı çünkü hepsinin sırtı bana dönüktü. Nihayet konuşmaya başladıklarında dikkatle onları dinledim.

"Kızı vampirlere satalım. İyi para eder. " dedi ortadaki. Sağ taraftaki büyük bir kahkaha patlattı. "Cadılara da satabiliriz." Ortadaki başını iki yana salladı. "Vampirler çok zengin. Ayrıca elflerin kanına hasretler. Onlar daha çok para verir. "

Sol taraftaki ayağa kalktı. "Prenses Anna bize ne dedi? Kime satarsınız satın. Size tavsiyem en çok para kazanacağımız yere satmak. Bu yüzden vampirlerden yanayım. " Bunlar şaka mıydı? Beni vampirlere satarlarsa ölürdüm. Hem bütün bunlar Anna'nın fikriydi! Bizi dağlara götüren oydu. Herşeyi planlanmıştı. Ona olan öfkem daha çok büyümüştü.

Ayağa kalkan adam fazla iriydi. Saçlarını kazıtmıştı. Korkunç yüzü seri katilleri anımsatıyordu. Alnının tam kenarında kaşının biraz üstünde derin bir çizgi vardı. Bana bakınca gülümsedi.

"Elfimiz uyanmış beyler!" Diğerleri de ayağa kalkıp yanıma geldiler.

"Söylesene vampirlerin yemeği mi olmak istersin yoksa cadıların oyuncağı mı?" dedi sarışın adam.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now