Tabii bunlar yaklaşık iki saniye içinde olmuştu.

Dudaklarından sızan kirli duman dudaklarım arasından benimle buluştuğunda nefesimi tuttum, kalbim öyle hızlı atıyordu ki...

Tat kesinlikle güzel değildi, ancak duman bittiğinde beni büyük bir şehvetle öpmesi paha biçilemezdi.

Ellerimi heyecanla beline yerleştirmiş, dudaklarımız ayrıldığında ellerimi sıktığımı fark etmiştim.

"Hoşuna gitti mi?"

Fısıldadım, "Bir daha."

Hızlıca sigaradan nefes çekip yeniden dudaklarımızı birleştirdi, çirkin tat dudaklarıyla öyle güzelleşiyordu ki dahasını istiyordum.

Ellerim belini daha sıkı tutarken onun tek eli üst kollarımdaydı şimdi, öpüşmemiz öyle derinleşmişti ki dillerimiz resmen dans ediyordu. Jungkook bir iki adım geri gitmemi sağlayıp sırtımı duvarla buluşturduğunda tek elim boynuna çıkmıştı, başımı biraz sağa eğip daha da sokuldum dudaklarına.

Öpsün istiyorum, daha da öpsün; daha da kaysın dudaklarımız arasında o çirkin duman...

Dudaklarımızı ayırıp hızlıca elinden bitmek üzere olan sigarayı aldım, bana engel olmamış aksine ellerini belime yerleştirmişti. Yapabildiğim kadar acı dumanı içime çektim, ardından sigarayı yere atıp dudaklarıyla buluştum. Onun aksine daha yavaş bir şekilde öperken usul usul bırakmıştım nefesimi, böylece duman iyice işlemişti içimize.

Duman biter bitmez daha sert öpmeye başlamıştım onu, belimdeki elleri beni kendine çekip iyice birbirimize yapışmamızı sağlamıştı. Çıldırabilirdim.

Bir adım gerileyip duvarla yeniden buluştum, bu sefer Jungkook da bir adım atmış ve olabilirmiş gibi daha da birleştirmişti bedenlerimizi. Belimdeki elleri daha sıkı, dudakları daha hırslıydı şimdi. Jungkook da en az duvar kadar sertti, hissediyordum.

Kaç dakika evin önünde, sokakta bu şekilde öpüştüğümüzü bilmiyordum ancak sonunda ayrılmıştı dudaklarımız.

"Yürü."

Sesi öyle hükmeder gibiydi ki, şu an 'öl' dese 'neden' diye sormadan yapardım.

Yürüdüm.

Titreyen ellerimle kapıyı açtım, anahtarı bir kenara fırlatıp ceketimi çıkartırken kapıyı kapatan Jungkook'a döndüm. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, gözlerimi ondan alamıyordum. Hızlıca yanına ilerleyip onu kollarından tuttum, o da kendini tutuyor gibiydi.

"Jungkook-"

"Ateşle baruttan farkımız kalmadı artık."

Elleri belimle buluştu, yüzlerimiz yaklaştığında yutkundum ellerim omuzlarına kaymıştı. Aynı anda hem nefes alamıyor, hem de daha rahat nefes aldığım bir an yokmuş gibi hissediyordum, gözlerimi bir an olsun gözlerimden çekemiyordum.

Eminim ki ölüm de tam olarak böyle bir şeydi.

Bir adım daha yaklaştım, burunlarımız yakındı nefeslenişini yüzümde hissedebiliyordum. Aldığım sigara kokusu ise sadece dışarıdaki öpüşmemizi aklıma getiriyor ve beni daha da çıldırtıyordu, olabilirmiş gibi...

Elimi yanağına kaydırdım, dudağına hızlıca ufak bir öpücük kondurup biraz geri çekildim.

"Ben hazırım Kook."

Belimdeki elleri sıkılaştı, heyecanla sanki irkilir gibi derin bir nefes çektim içime ardından yavaşça vermiştim. Gerçekten çok ama çok heyecanlıydım.

Remember Us |Kookmin| ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin