Görmek isterim.

Tabii.

***

Geçen sefer hiç sırıtmadan içeri girebilmiştim ama bu sefer o kadar kolay olmayacak diye düşünüp daha sade şeyler giydim. Gündelik kıyafetlerime yakın ve ortamda kaybolacak bir kombin; Kolları kıvrılmış siyah bir gömlek, içine patlamayacak solgunlukta beyazımsı bir tişört ve siyah kemeriyle siyah bir pantolon. Ben girdiğimde çoktan gösteriler başlamıştı ama asıl dansçımız sahnede değildi. Etrafımdaki sakin insanlara bakılırsa henüz çıkmamıştı da.

Köşede boş bulduğum bir masaya yerleştim.

Dekolteler o kadar açık ki insanın bazen hiç zahmet etmeseler diyesi geliyor gerçekten. Göz alıcı ışıklar sahneden kesilince bittiğini değil onun da çıkacağını sandım. Herkes böyle sanmıştı ama hayır, o çıkmadı. Fısıltılar duyulmuyor ama görülüyordu. Herkes birbiri kulağına eğilip dedikoduya başlamıştı. Rahatsız ediciydi.

Masamdan kalktım. Sahne arkasına gitmek ve onun odasına girmek, ekibim olmadan o kadar kolay olmayacaktı. Ama bir sonraki sahneye hazırlanmak için boy boy topuklularla arka koridora geçenler yani modeller mani olmazsa aralarına karışıp oraya girebilirdim. Şansa garsonlardan biriyle göz göze geldim. O bana nereye gittiğimi sormadan ben konuştum, " Damağım kurudu, on dakika oldu Margaritam gelmedi. "

Tereddütle başını eğdi, " Üzgünüm efendim ama garsonlarımız bu akşam çok meşgul. Malum... "

" Sen gayet boşsun. Git. Getir. " emrettim ama hiç içimden gelmeyen, konuşmayacağım tonda ve sözcüklerle.

O, bara dönünce bunu fırsat bilip sahne arkasına geçtim. Dansçı kızlardan bazıları beni fark etmiş ama sorgulamamıştı. Çok fazla göz teması kurmadan onun odasının kapısını tıklattım.

Ses verse bile duyamayabilirdim bu yüzden daha sert vurdum. Işıkla aralanan koridorun ucundan garsonun beni aradığını görebiliyordum. Onun bu tarafa yönelmeye karar verdiğini anlar anlamaz etik kurallarımı yok sayıp odaya girdim. İçeride kimse yoktu sanmıştım ki perde arkasındaki ışıktan kendisini belli eden o vücut tanıdık gelince başımı çevirdim. " Üzgünüm. "

" O kadar cüret edip içeri girdin, gözlerini yere dikmek sana yakışmıyor, dedektif. "

Utançla ensemi ovdum, " Bana başka bir yol bırakmadınız. "

" Bu odaya her istediğinizde erişemeyeceğini öğrenmeniz gerek. " hışırtılardan sonra sesini yükseltti, " Artık yüzüme bakabilirsiniz. "

Baktım ama refleksif olarak yeniden başımı çevirdim, " Üstünüzü giymemişsiniz. " masasının üzerindeki gazeteyi gördüm. Eve gitmeden önce Jennie'nin bana tutuşturduğu gazetelerden biriydi.

Güldü, " Sahne kıyafetlerim. Geçen sefer her karışını incelediğiniz bedenim de bundan fazla kapanmış değildi ya. "

Yorum yapmadan gözlerine baktım. Ciddileşti. Söylediğim yalan aklına gelmiş olacak ki bakışları sertleşti. Rakibini, düşmanını, kimse artık -kesinlikle aynı safta olmadığı- birini izliyor gibiydi.

" Sayemizde reklamınızı yapmışsınız."

" Zaten çokta ihtiyacımız vardı değil mi? " dedi imayla.

Az önceki gülüşü gayet içtendi. Bir anda nasıl kinlenebilirdi böyle?

" Bana kırgın mısın? " sordum.

" Sizden sana geçerken biraz daha soft olmanı beklerdim, dedektif. Hızlısın. "

" Bayan Lalisa, ihanete uğramış gibi hissediyor olabilirsiniz. Ama ben bir dedektifim, size kasti olarak zarar verecek son kişi, ha elbette suçlu siz değilseniz. "

Paint the Seoul Red | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin