2. Bölüm -Duyguların Bilinmeyen Yönü-

6.5K 661 129
                                    

Jason kanepeye oturdu.

Kadının kalçasını sıkarak kucağına yerleşmesine yardım etti. Kadının dudakları boynunda özenle hareket ederken Jason zevki hissetmeye çalışıyordu. Oysa kadın güzeldi, becerdiği kadınların hepsi güzeldi ama son zamanlarda -özellikle savaştan sonra- kadınlara dokunmak eskisi gibi zevk vermemeye başlamıştı. 

Hepsi ondan bir parça istiyordu. Aşkı değildi, paraydı. 

Derin bir nefes alıp başını arkaya yasladı. Kadının kaçası dans ederek ona sürtünüyordu ama hala bir his yoktu. Hissettiği tek şey rahatsızlık hissiydi. 

Kadına seslenmek istedi ama adını hatırlayamadı. "Kelebeğim," dedi her adını unuttuğu kadına söylediği gibi kadın hülyalı gözlerle doğrulup ona baktı. 

"Sanırım yapmam gereken bir işi unuttum," dedi onu kucağından kaldırıp koltukta yanına otururken. Kadın hala ona anlamayan gözlerle bakıyordu. "Seni daha sonra göreceğim," derken sesindeki samimiyetsizlikten kendi bile rahatsız oldu. 

Kadın gülümsedi "Size her zaman hizmet etmek isterim majesteleri," dedi. 

Jason iğneleyici bir ifadeyle güldü ama tek kelime etmedi. Kadın sonunda kalkıp kalçasını etkileyici bir şekilde sallayarak odadan çıktı. Jason o daha odadan çıkmadan ilgisini kaybetmişti. 

Savaşta bir iblis zihnine saldırdıktan sonra Addie Ruth sayesinde iyi olmuştu ama kısa zaman sonra baş ağrıları geri gelmişti. Kadınlarla birlikte olmayı seven o adamdan geriye geceleri yalnız yatan bir adam kalmıştı. O saldırıdan sonra ruhunda geri dönülmeyen bir şeyler değiştirmişti. 

Üstelik baş ağrıları da gittikçe daha kötü hale geliyordu. 

Birde uğraşması gereken bir metresi vardı. Ölü gelin gibi görünen bir kadındı. Ona dokunmamıştı bile ama kraliyet metresi olma unvanı ondaydı. 

Güldü. Sanki çok iyi bir unvanmış gibi Jai kralı kendi öz kızını onun altına düşünmeden sürmüştü. O adam Jason'ın midesini bulandırıyordu. 

Kapı çok geçmeden yeniden çaldı. İçeri giren Leo'yu gördüğünde derin bir nefes aldı. Canını sıkacak bir şey söyleyecekti biliyordu ama onun yerine Leo, "Westfall Dükü ve düşesi geldi," dedi. Jason arkadaşlarının geldiğini duyunca heyecanla yerinden kalktı. 

En azından elinde arkadaşları kalmıştı. 

-------------

"Her zamanki gibi ışık saçıyorsun Addie," dedi oyunbaz bir gülümsemeyle Jason; Güney Krallığı Comerdai'nin güçlü kralı. Her kadının hayranlıkla baktığı adam karşısındaki kadını bir türlü etkilemeyi başaramamıştı.

Oysa Jason Comerdai yakışıklıydı. Kişisel kütüphanesinde sıradan bir kış sabahında bile harika görünüyordu. Kısa, parlak sarı saçları pencereden sızan ışıkla güneş gibi parlıyordu. Sanki saçlarının arasına altın tozu serpilmişti. Her bir teli parlıyordu. Ona kutsal bir varlık gibi davranmalarının nedeniydi. Işık saçıyordu.

Gözleri ise ayrı bir konuydu. Bir bakışı insan ruhunun derinliklerini görebilecekmiş gibi hissettirirdi. Gözlerinin rengi bile farklıydı. İlk bakışta mavi gibi gözükse de o rengin içinde yeşil ve altın tonları vardı. Ölüm ve yaşamın bir arada olması gibi. Gözlerinin gerçek rengini sadece ona yakından bakan biri fark edebilirdi.

Geniş omuzları giydiği kırmızı altın renklerinden oluşan üniformanın içinde güçlü duruyordu. Uzun boyu, yıllar boyunca saatlerce süren kılıç antrenmanı sonucu kaslıydı. Zarif gülümsemesiyle sol yanağında çıkan gamzesi kadınların veya erkeklerin gözlerini alamadıkları bir noktaydı. Kaslı kolları, uzun güçlü parmakları bir silahı kullanmasını bildiği gibi bir kadının bedenini okşamasını da bilirdi.

Kral'ın Karısı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin