3. Bölüm -Yan Karakter Yaşamak İstiyor-

6.2K 702 119
                                    

Yaşıyordum.

Şimdilik önemli olan buydu. Durumun böyle kalması için elimden geleni yapacaktım.

Hala pencereden görünen bahçeye bakıyordum. Serin esen rüzgar sonbahar ya da kış mevsiminde olduğumuzu düşündürse de hava güneşliydi. Bu yüzden hangi mevsimde olduğunu anlayamıyordum. Rüzgar titrememe neden olduğunda üzerimdeki kıyafetlere baktım. Giydiğim gecelik uzun kolluydu. Tuhaftı ve asla giymeyeceğim kadar uzundu. Prenses Slyvia oldukça mütevazı giyiniyordu.

Peki beni giydiren kimdi ve ben bu yapılırken neden uyanmamıştım? Bunu daha sonra düşünecektim öncelikle yapmam gerekenler vardı.

Prenses Slyvia'nın sarayda sevilmediğini anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Ailesi de bir o kadar sevgi dolu olmalıydı ki aile üyelerini bir mal olarak düşman krallığa göndermişlerdi.

Burada kalamazdım. Jai Krallığına gidemezdim. Benim için tek bir seçenek kalıyordu, o da kaçmak.

Nasıl kaçmaktan çok nereye kaçmalı ve nasıl hayatımı devam ettirmeliydim? Asıl bu soruların cevapları önemliydi.

Prenses Slyvia'nın mücevherleri var mıydı? Onları altına çevirebilir miydim? Saçma bir harekette bulunmadan önce kesinlikle plan yapmam gerekiyordu.

Kapının açılmasıyla bakışlarımı penceredeki manzaradan kapıya çevrildi. Kapının girişinde kısa boylu genç bir kadın duruyordu. Siyah elbise, beyaz önlük onun bir çalışan olduğunu gösteriyordu. Dizlerini hafifçe kırıp donuk bir ifadeyle yere baktı.

"Sizinle ilgilenmek için geldim prenses," derken sesi fısıltıdan bir tık yüksekti. Nasıl olduğumu sormadı. Hatta ondan yardım isteyip istemediğime dair bir tepki beklemedi. Hızlı adımlarla odanın bir köşesine ilerledi ve daha önce dikkatimi çekmeyen kapıdan içeri girdi. Çok geçmeden su sesleri olduğum yere kadar geldi.

Dışarı çıktığında ellerini önünde birleştirmiş başını eğmişti. "Banyo yapmanıza yardım edeyim prenses."

İç çekmeden edemedim. Birinin yardımı olmadan banyo yapmayı özlemiştim açıkçası. Hasta olduğum için ailem etrafımda her an pervane olurdu. Buna banyolarda dahildi. Annemin gözlerindeki endişeyi hala hatırlıyordum.

Ailem.

Artık onların yanında olmadığım için kendimi kötü hissediyordum. Onları düşünmek gözyaşlarına boğulmama neden olacağı için kendimi tuttum.

"Teşekkür ederim," dedim ismini bilmediğim genç kadına. Hastalıkla boğuştuğum bir hayat yaşasam da yirmi beş yaşına kadar kendi işimi kendim halletmiştim. "Banyomu kendim yaparım. Bana giyebileceğim kıyafetler bulabilir misin?"

Genç kadın belki de ondan bir işi rica ettiğim için başını kaldırıp bana şaşkınlıkla baktı. O zaman göz renginin bal rengi olduğunu gördüm. Ardından hemen dizlerini kırıp eğildi.

"Hemen hazırlıyorum Prenses."

Üzerinde çiçek kabartmaları olan dolaba doğru yürürken bende banyoya ilerledim. Romanın var olduğu zaman Avrupa'nın ortaçağını andırıyordu ama kesinlikle alternatif bir zaman dilimiydi. Avrupa'nın o döneminde içinde bulunduğum bir banyonun olması söz konusu değildi. İçerisi beyaz ve altın rengiyle döşenmişti. Mermerlerin üzerinde altın tozları vardı. Musluklar, havlu asacakları, kapının kulpu bile altındandı. Hiçbir zaman sarayda ya da ona benzer bir yerde bulunmamıştım ama bu banyonun üst düzey olduğunu ben bile anlayabiliyordum.

Geceliğimi ve iç çamaşırı olduğunu düşündüğüm kıyafetleri çıkardım. Küvetin içine oturduğumda sıcak su sanki şefkatli bir çift kol gibi sarıp sarmalamıştı. Genç kadın banyonun suyuna güzel kokulu bir şeyler dökmüş olmalıydı, her nefes aldığımda buharla beraber hoş kokular burnuma doluyordu. 

Kral'ın Karısı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin