🌾GİRİŞ🌾

330 100 35
                                    

Herkes yaşlılığında , gençken işledikleri günahların bedelini öder.

Yasemin ÇİFTÇİ

11 yıl önce

"Daha hızlı koş!"dedi elini daha sıkı kavrayarak. Korkudan ikiside tir tir titriyordu.

"Koşuyorum işte."dedi boşta kalan eliyle karnını tutarak. Yaklaşık on adım atmışlardı. Etraftan silah sesleri bağrışmalar duyuluyordu ama ikisinin de aldırmak gibi bir lüksü olmadığı için daha hızlı koşuyorlardı.

Başlarının üzerinden geçen kör kurşunların hedefinde ilerlerken kasıklarında ve tüm vücudunda yanma hissetmeye başlamıştı. Bunu Mert'e söylemekte hayli gecikmişti. Sık sık yere eğilip bodur ağaçlar arasında ilerliyor acısını dile dökmek için ona bakıyordu. Mert'in yüzü gecenin karanlığında heyecan ve öfkeyle gerilmiş çıkışa odaklanmış bir haldeydi. Tek hedefi buradan derhal kaçmaktı.

Sancılarla başa çıkamayacak kadar güçten düşen Firuzan, daha fazla dayanamadı ve karanlıkta boşa attığı ters bir adımla ayağını burkarak çifte bir acıyla çığlık attı.

"Ah, ayağım!"diye bağırdı, Mert, elini sıkı sıkı tuttuğu kadınının farkına o an varmıştı, bir anlık ardına dönüp etrafını kolaçan etti . Devam eden silah seslerinden henüz kurtulamadıklarını anlamıştı. Hiç düşünmeden ardından eline yapışan kadınını bir çırpıda kucaklayıp tüm gücüyle göğsüne bastırarak koşmaya başladı.

Bir yerden kaçmak kolaydı lakin burası öyle sıradan bir yer olmadığı için her an enselenebilirlerdi. Kasıklarındaki acıyla daha fazla çığlık atmaya başlamıştı. Onun bu bağırtıları Mert'i daha bir kötü yapıyordu. Nihayet aracını az ötede görünce kocaman zafer dolu bir gülümseme ile bakışlarını kadına döndürdü.

"Evladıma iyi bak, Firuzan. Artık dünya üçümüz için çok farklı bir yer olacak."keyiflice gülümsedi ama kadın asla öyle hissetmiyordu. Hissedemediği bir başka duygu daha vardı.

Annelik.

Gözleri acıyla yanmaya, netliğini yitirmeye başlamıştı. Acıdan aldığı sık ve derin nefeslerle göğsü inip kalkarken karanlıkta Mert'in pürüzsüz ışıl ışıl parlayan yüzüne odaklandı. Can korkusu tüm benliğini ele geçirmişti. Ardından uzun uzun karnına baktı, aynı buğulu gözlerle kaçamak bakışlar attı onu taşıyan adama. Belli etmeksizin kafasını salladı.

"Evet, her şey farklı olacak."diyebildi fısıldar sesiyle. Dişleri birbirine çarpıyordu korkudan. Kasılmaları canından canın geçtiğini haberdar ediyordu. İçinden kopagelen ağıdı bastırmaya çalıştı. Hiçbir şeyden haberi olmayan Mert ise önündeki plakası sökülmüş olan araca hızlıca yerleşip gaza yüklendi ve ardına dahi bakmadan şehir dışına doğru sürmeye başladı.

Doğum ise kocaman bir trajediydi.

Hızla ilerleyen araca son anda yetişip şarjör dolusunca mermi boşalttı. Koşmaktan yüzüne yapışan gece siyahı saçlarını öfkeyle geriye yatırdı. Ateş saçan kehribar gözleri öldürme arzusuyla dolup taşıyordu, etrafında dolanan onlarca adamına tek bir emir verdi:

"O ikisini bulduğunuz yerde öldürün!"

"Efendim, peki ya bebek?"

Hırsla soluduğu havayı çiğner gibi yutkundu ve içindeki kor aleve düşen minik kelebeğini kaybetmenin acısıyla geceyi yaran bir şekilde gürledi.

O gece, kader yeni bir sayfa çevirdi, her şeyin sayfalara yazılmış halde zamanını bekleyen mutlak eylemler ve hür seçimlerle dolu olduğu bir başlangıcın yeni baskısı gerçekleşmişti.

Bu sayfanın ilk satırları:

Kader doğdu ...

~~


🌾BOZ-KIR'IN DİRİLİŞİ🌾Where stories live. Discover now