7. Bölüm -Ateş Böceklerinin Işığında-

6.6K 731 234
                                    

"Umarım sizi fazla bekletmedim," dedim sahte bir masumiyetle. Jenina gülümsememin yansımasıyla karşılık verirken Jason'ın yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. İkisinin farklı ifadesi biran bocalamama neden oldu. Sanki bir şey biliyorlardı ama ben buna dahil değildim. Hem insanlarla nasıl normal bir iletişim kurulur bilmiyordum. Bana bir doktor bir hemşire verin bakın onlarla nasıl sosyalleşiyordum ama hareketleri belirsiz bir prensesle, benden ne istediğini bilemediğim kral karşısında ne yapacağımı bilemiyordum.

Kral şöminenin yanından ayrıldı. "Hayır fazla bekletmediniz. Çalışanlar sadece iki kere yemekleri ısıtmak zorunda kaldı o kadar." Mavi yeşil gözleri başka bir şey söylüyordu. Orada olduğum için ne kadar sıkıntılı olduğunu görebiliyordum. Beni görmek istemiyordu. Ne tesadüf ki bende onu görmek istemiyordum.  

Peki söylediklerine nasıl cevap vermemi bekliyordu? Özür mü dilemeliydim? Basit bir şakayla akşamı mı şenlendirmeliydim? Emin değildim açıkçası. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih ettim. Kralın dengesiz davranışları olduğunu fark ediyordum. Bir iyi davranıyor bir alay ediyordu. Yine de onunla tartışmak istemiyordum. Serayı bana verdiği gibi elimden alabilirdi. Bunun olmasına müsaade edemezdim. Saraydan gitmemin yolu kesinlikle o seradan geçiyordu.

Masadaki yerlerimize geçmek istediğimizde Jason, Jenina'nın sandalyesini çekerek oturmasına yardımcı oldu. Kralın solunda oturuyordu. Sandalyemi çekmek için hareketlenen uşağı görmezden gelip kendim sandalyeye oturdum. Bu hareketim Jenina'dan şok ifadesine, Jason'dan ise alaycı bir gülümseme daha kazanmama neden oldu. Bir kadının kendi başına iş yapılmasına izin verilmiyor muydu? Ne kadar saçmaydı ve kesinlikle umurumda değildi. Elimden geldiğince işlerimi kendim yapmak istiyordum. Saraydan sonra ki hayatımda etrafımda hizmetçiler olmayacaktı.

Masa on kişinin oturabileceği şekilde düzenlenmişti bu yüzden sadece üç kişi oturunca oldukça boş görünüyordu. Üzerinde yanan mumlar pencereden esen rüzgarla ağır ağır sallanıyor, adeta bakan insanı hipnotize ediyordu. Bu odanın kraliyet ailesinin özel yemekleri için olduğuna emindim. Kesin davetlerde kullanmak için bekletilen geniş yemek odası da vardı. Sarayı uzun bir süre incelesem bile her odasını görene kadar yıllar geçeceğine emindim.

Şarap kadehleri doldurulurken etrafı incelemeye devam ettim. Zira Jason ve Prenses Jenina dahil olamayacağım bir sohbetin içine girmişlerdi.

Yemekler servis edilmek üzere büfeye özenle dizilmişti. Kızartılmış güvercinler, kaz ciğerleri, etli börekler, patates püresi, kırmızı et ve başka birçok yemek çeşidi vardı. Demek odamda pörsümüş yemekleri yerken onlar böyle leziz yemekler yiyorlardı. Sinirlenip taşkın hareketlerde bulunmamalıydım. Sakin kalmalı ve bir şekilde yolumu bulmalıydım.

Önce çorbalar servis edildi. Bezelye çorbasını yavaş yavaş içmeye çalıştım. Tadından pek hoşlanmadığım gibi böyle huzursuz ortamda yemek yemek oldukça zordu. Jason kaşığını yavaşça masaya bırakıp peçeteyle dudaklarını sildiğinde uşaklar hemen çorbaları almak için hareketlendi. Bundan memnundum çünkü daha fazla bezelyeye maruz kalmak istemiyordum.

Ardından kızartılmış güvercin, kaz ciğeri ve patates püresi geldi. Kokuları kesinlikle iştah açıcıydı. Eğer bu ağır ortam olmasaydı kesinlikle tadını çıkara çıkara yerdim. Canımın istediği yemeği özgürce yemeyeli çok uzun süre olmuştu. Belli bir süre çatal bıçak sesleri ortamı doldururken arada konuşmalar oluyordu. Birkaç kere Jason beni konuşmaya dahil etmişti ama tek kelimelik cevaplar vererek konuşmanın devam etmesini engellemiştim.

Başım ağrımaya başlamıştı. Bir süre sonra serada yapacaklarımı ve başlayacağım işi düşünmeye başladım. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı.

Kral'ın Karısı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin