🌾2 . BÖLÜM: HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI 🌾

210 88 18
                                    

Ev sadece doğduğu yer değildi insanın.
Ev insanın kaçtıkları şeyleri geride bıraktığı, huzur bulduğu yerdi.


Ben ise evim dediğim yerden kaçıyordum. Bir gram bile huzur bulamadan, rahat edemeden, kendimi sevemeden o evden uzaklaşıyordum.

Evi olmayan insan yaşadığı ve hissettikleriyle bu dünyaya ait hissedemez ve kendini yok sayardı.

Kendini sevmez, önemsemez, kıymetini bilmezdi.

Öyleydim bende, asla ait olamamış ve bunu sadece bir defa bir hastane köşesinde hissederek kalmıştım. O hastane benim içimdeki yaraları sarmıştı.

Beni masum olduğuma inandırmıştı.

Şimdi en büyük vicdan azabım haline gelmişti.

Onu ardımda bırakmıştım. Onu üzgün bırakmıştım. Onu hayal ederken onsuz kalmıştım. Ben bunu yapmıştım! Şimdi bana kızar, rüyalarıma gelmez miydi?

Bana darılır bana sırtını döner miydi?

Kızarsa susarım, bağırırsın kabulüm, cevap veremem ama vurursa...

Caner vurur muydu?

Peki ya doktor? Bana bir daha kızım der miydi? Öper miydi yanaklarımdan?

Ama vurursa...

Arkamdan gelen haykırışları, ayak seslerini duymamaya çalışıyor var gücümle koşuyordum. Yine takım elbiseliler tarafından kovalanıyordum.

Kaç sokağı görmeden geçtim, sırf izim kaybolsun diye koşmadığım sokak kalmamıştı hatırlamıyorum bile.

Bulmasınlar istiyordum ama bulsunlar da istiyordum. Beni yolumdan etmesinler, beni özgür bıraksınlar istiyordum ama birbirimizi de kaybetmeyelim istiyordum .

Nereye gittin sesim? Dışarıya çıkmayan daim içimde konuşan o ses nereye gitmişti?

O da beni terketmişti anlaşılan. Damarlarıma giren bağımsızlık düşüncesi kanatlarım varmış gibi koşmamı sağlıyordu.

Yeteri kadar koştuğumu düşünerek bir kenara geçip soluklanmaya başladım. Kazak olmayan ve sweet demeye şahit isteyen kıyafetim karnımı sürekli olarak açıkta bırakıyordu.

Karnımı düzeltirken üşüyen bedenime değen parmaklarıma baktım ama bir hissiyatla karşıya doğru endişeyle baktım.

İzleniyor muydum? Kuruntu muydu? O esnada birinin siyah şapkasını düzelterek geçtiğini gördüm. Değildi.

Kaşlarım çatılıp gittiği yöne baksam da orada kimse yoktu. Kimin nesiydi, ne istiyordu böyleleri hiç akıl erdirememiştim.

Yüzlercesini görmüştüm hayatım boyunca.

Bizi kovalayan o insanlar kimse artık, her köşe başında olurdu ve bizi izlerdi. Ve bir anda üzerimize kurşun sıkmaya başlardı.

O günlerde baba denen adam beni daha çok döverdi.

Bana o adamların benim yüzümden peşimizde olduğunu söylerdi. Benim yüzümden.

Ben kimdim?

Ben, bu dünyaya bir savaş açarak gelmiştim. O savaşı kazanmadan da mutlu olmayı istemiyordum.

Kendi savaşımın tek mücahidi değildim, ben bu savaşın tek kaybedeni değildim.

Her günüm yeniden ölerek doğmakla başlıyordu .

Bilmem anlıyor musunuz?

İleride akan su birikintisine dokundu gözlerim. Bana kim olduğumu bir kere bile söylememişti ama ben onların çocuğu olmadığımı çok iyi biliyordum.

🌾BOZ-KIR'IN DİRİLİŞİ🌾Where stories live. Discover now