Hiçbir şey olmamış gibi davranmalarının şokuyla elimi yavaşça yüzümden indirirken ağzım şaşkınlıktan açık kalmıştı. Mustafa amca gülerek ellerini abimin ve Poyraz'ın omuzlarına yerleştirdi ve "Hah şöyle aslanlarım! Kız gibi trip atmaya ne gerek var. Bir derdiniz varsa gidin oturun konuşun çözün." diyerek kahkahalarının arasında konuştu. Mustafa amcadan sürekli 'kız gibi, adam gibi' tabirlerini duymaya alışık olduğumuz için artık tepki vermiyorduk. Onu böyle kabul etmiştik bir nevi.

Gözlerimi yeniden Poyraz'a çevirdiğimde göz göze geldik. "Hale..." dediğinde kalbim adeta yerinden çıkacaktı. Sesimin çıkıp çıkmayacağından emin olamadığım için dinlediğimi belirtir halde kafamı salladığımda eli kendi göz kapağına gitti ve tereddüt eder gibi "...gözünde bir şey var." dedi. Ben anlamsız bir şekilde ona bakmaya devam ederken abimin kahkaha atmaya başlamasıyla göz kapağıma boylu boyunda bulaşan rimel aklıma geldi ve dişlerimi sıkarak abime ters bir bakış attım. "Biliyorum!" derken sesimi kontrol edememiş abime doğru bağırmışım. Bugünlük bu kadar rezil olmanın benim için bile yeterli olduğuna karar vererek arkamı döndüm ve abimin arabasına bindim.

Mustafa Amca, Poyraz ve abim, benim onları beklediğim gerçeğini umursamayarak koyu bir sohbete dalmışlardı. Yahu adam, sen sırf çıkalım diye benim odamı basket toplarının hedefi haline getirmedin mi? Madem mahalle ortalarında sohbet edecek vaktin var, benim bu kaşımın gözümün suçu neydi? Gaza gelmişken kornaya bastım ve üçünün de bana dönmesiyle kolumdaki saati gösterdim. Abim omuz silkerek Mustafa amca ve Poyraz ile el sıkışarak arabaya bindi. Sizin kanlı bıçaklı olmanız gerekmiyor muydu, ne bu samimiyet? Abim arabaya binip üniversiteye doğru sürerken ikimiz de konuşmamayı tercih etmiştik.

***

Sırama kapı çalınır gibi vurulmasıyla yerimden sıçradım. Derste uyumuştum, yine!

"Zaten derste uyuyacaksan niye inatla gelmeye devam ediyorsun ki? Gidip evinde rahat rahat uyusana." derken Efe karşımda sırıtarak mısırlı çubuk krakerini yiyordu. Bu onun favorisiydi ve günde en az bir paket yerdi. Gözlerimi devirirken elimi pakete daldırdım ve aldığım çubuğu ağzıma götürürken yeniden yastığım pardon sırama yerleştim. Efe ona cevap vermeyeceğimi anlamış olmalı ki arka sıralara doğru yönelmişti.

Okulda Beste, Efe, Rüveyda, Emir ve ben beraber takılırdık. Hatta genelde derslerimiz yokken de beraber takılırdık. Beste ile mahallenin en havalı, en yakışıklı, en mükemmel ama aynı zamanda da en egoist abilerine sahip olduğumuz için mahalledeki kızlarla ne zaman bir araya gelsek bizim ağzımızdan abim ve Poyraz ile ilgili laf almaya çalışırlardı. Şeytan diyordu ki sevgilileri var de kır hepsinin umutlarını ama annelerimizin kulağına giderse -ki hala komşuluk bağlarına sahip bir mahallede yaşıyorsanız kesinlikle gider- onlar da bizim kemiklerimizi kıracağı için bu sadece bir hayal olarak kalırdı hep. Sonuç olarak biz de mahalledeki arkadaş ortamından biraz soyutlaşmış kendimize mahalle dışında bir arkadaş ortamı edinmiştik.

Efe'yi kolay bir şekilde atlatmış olmanın verdiği rahatlıkla yeniden uykuya dalacakken bu sefer de Rüveyda geldi ve sabah dersi olan birinin sahip olmaması gerekecek kadar enerjik sesiyle "Çıkışta bir yerlere mi gitsek ya bayadır takılmadık beraber?" diye sordu. Beste "Beni saymayın. Abim döndü bugün. Akşam hep beraber takılırız. Annem zorla göndermese okula bile gelmezdim." derken ben başımı sıradan dahi kaldırmadan elimi onlara doğru uzatarak başparmağımla benim gelebileceğime dair onay verdim.

"Tamamdır o zaman bu seferlik dört kişi takılırız." Rüveyda yerine geçerken ayağıyla sandalyeme vurmayı da ihmal etmedi.

Uyuma girişimlerimin defalarca bölündüğü ve hiçbir şey öğrenmediğim bir günü tamamlayıp amfiden çıktıktan sonra bizimkilerin yanına doğru yöneldim. Bu sırada telefonuma gelen bildirimleri de kontrol ediyordum ki annem defalarca mesaj atmıştı.

Mahalle ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin