8- " Doğum günün kutlu olsun prenses."

3.7K 226 81
                                    

Heyyyyyoooo ben geldim....

Nasılsınız bakalım?

Bol bol yorum ve vote atmayı unutmayın!!!

Keyifli okumalar...

Hayatımda hiç beklenmedik anlara şahitlik ediyordum. Mesela İstanbul'da okumanın hayalini bile kurmazken, aniden sınavlara katılma kararı almıştım.

Sonuç... Tam altı aydır İstanbulda küçüklüğümden beri hayalini kurduğum iki şeyin aynı anda gerçekleşmesi oldu. Hem Türkiye'ye gelmek hayalimdi, hem de doktor olmak.

Ben o şanslı insanlardan olmuştum. Lakin bu güne kadar hiç aşık olmadığımın farkına vardım.

Şahine... Yani Şahin abiye olan hislerinin gerçek aşk olmadığının kafama dank etmesini sağlayan ise Duygu oldu.

Kendimi o kadar garip hissediyordum ki. Onu ilk gördüğüm günden sonra ona aşık olduğumu zannettim. Onun korumacı ve erkeksi tavırları beni kendine hayran bırakmıştı. Daha önce hiçbir erkeğe o gözle bakmamıştım. Tabi daha önce hoşlanmıyorumdum, ve maalesef ki Şahin abiye olan duygularım da aynı hoşlantıdan ibaret olduğunu farkına vardım.

" Delikanlı yaklaşmış. Ne kadar güzelsiniz..." Duygu bu aralar diline doladığı şarkı ile tozları alıyordu. Ben ise perdeleri asmakla meşguldüm.

" Anne! Görüyor musun ne kadar hamarat kızların var anne!" Dedi yine neşeyle Duygu. Onun bu hallerine güldüm. " Biraz daha bağırırsan halam gösterecek sana hama..." Dememe kalmadan halam mutfaktan çıkıp elini beline yerleştirdi.

" Kız ne bağrıyon iki saattir?" Dedi. Duygu ise halamın yanına gidip yanağından öptü. " Şarkı söylüyorum sultanım!" Dedi.

Halam başını iki yana salladı. " Ben gidiyorum komşuya. Yemekler hazır, geç gelirsem ısıtıp yiyin." Dediğinde başımızı sallayarak onayladık.

Hasan amca işe gitmişti. Bizim de bugün dersimiz yoktu. Evde Duygu ikimiz kalmıştık. Bunu fırsat bilen halam elimize temizlik malzemeleri tutuşturdu tabi.

Halam evden çıktıktan sonra Duygu hemen telefonunu hoparlör sistemine bağladı. Türkçe pop şarkılarını açarak kulaklarımıza adeta şölen sundu.

" Aşkta dertler katmer, katmer..." Diye eşlik etmeye başladık ikimizde.

Hem kıvırtarak oynuyor, bir yandan da işimize devam ediyorduk. Bir yandan ise gülüyorduk. Uzun zamandır bu kadar eğlenerek temizlik yaptığımı hatırlamıyordum. Terapi gibiydi etkisi.

Gülşen'in şarkısına geçtiğinde ise arka bahçeye bakan pencereyi siliyordum. Elimdeki bezi kovaya batırdiktan sonra çıkarıp sıktım. Dağınık topuz yaptığım saçlarım gözüme geliyordu. Ellerim de ıslak olduğu için geriye de itemiyordum bir türlü. Boş vererek işime devam ettim.

Şarkının nakaratı geldiğinde Duygu içeride, ben ise pencerenin tepesinde eşlik etmeye başladık. " Elimi de kolumu da bağla hadi, bir odaya bir ömür hapset hadiiiii. Becere bilirsen zapt et hadi, yangınım çok büyük oooofff!" Öyle içten söylüyorduk ki bunu, sonra bir birimize bakıp güldük. Dışarıdan biri görse bunlar kudurmuş derlerdi kesin.

Bu hallerimize şahit olan bir çift siyah hareden habersizdik. Benim çekingen hallerimi gören birileri bu halimi görse tanıyamazdı beni kesin.

Temizlik böyle böyle son bulurken, kendimizi salondaki koltuklara attık Duygu ile birlikte. Neredeyse ekim ayının sonu olmasına rağmen havalar hâlâ sıcaktı.

" Ay canım çıktı valla." Dedim uzandığım koltukta başımı çevirip Duyguya bakarak. " Al benden de o kadar." Dedi Duygu. Sonra gözlerime hin bir ifade ile baktı.

Misafir kız (Mahalle hikayesi) [ASKIDA]Where stories live. Discover now