"Konağı sevmiyorsun anlaşılan"

Sorduğu soruya karşı cevabımı vermekten çekinmedim o an. Aramız fazla açık olduğundan bir şey saklamak gelmiyordu içimden. Çünkü birine söylemezsem içimde büyüyordu o düşüncelerim ve benim konuşacağım tek insan Berzandı. Onun dışında bir Allah'ın kulu anlamıyordu bu hayatta beni.

"O konağı çocukluğumdan bu yana sevmiyorum ben. Herkesin hayranlıkla baktığı evin havası fazla sıkıyor beni. Sanki kocaman lüks bir hapishane gibi"

"Bunu inkar edemem"

"Sende mi benim gibi düşünüyorsun?" Diye sormamla önce hayır dercesine salladı başını.Ardından devam etti konuşmaya .

"Aslında seni sıkan ev değil Güneş. O evin içinde yaşayanlar"

"Bu listeye senin dışında herkesi ekliyorum o zaman. Okul ve ev cehennem çukurundan farksız ,son zamanlar daha beter durumda" dememle omzuma koyduğu ellerini aşağı indirip okşamaya başladı kolumu.

"Keşke gitsek buralardan Berzan"

"Nerelere?"

"Nefes almanın mümkün olduğu her yere gitsek"

Dudaklarını tekrar alnıma bastırdı son sözümü söylememle.

"Keşke Güneşim. Keşke herşeyi bırakıp gidebilsem seninle"

Bu cümleleri duymak yorgun  tarafın sadece benim olmadığımı iliklerime kadar hissettirdi. Rıza Ağa öldükten sonra tüm yük onun omuzlarındaydı yıllarca.  Bugün iyileşti ama bu herşey yeni başlıyor demek değildi maalesef,eski hayatına geri dönüyordu sadece.

Duygusal konuların daha fazla uzamasına izin vermeyen alanımıza varan arabamız oldu.
Berzan sessiz bir köşede durduğunda başımı omzundan çektim yavaşça.

"Bizi rahatsız edecek bir şey yok değil mi ?" Diye sordum emniyet kemerini çözen adamdan gözlerini ayırmadan.

"Bu anı bozabilecek hiçbir şey yok şu an"

Duyduğum cevap rahatlatmıştı içimi ama evren bize gıcıklık yapmayı sevdiğinden emin olmaya çalışıyordum

"Umarım öyledir" dedim arabanın kapısını açarak."Benim dışımda seni kimse üstsüz görsün istemem"

"Aynı şey benim içinde geçerli" dedi Berzan.

İkimizde arabadan inip yakınlaşarak el-ele tutuştuk. Aslında burası bilinmeyen bir yer değildi,lakin sıradan olduğundan pek bir ziyaretçi yoktu. Sıradan yerleri bu yüzden seviyordum. Sessizlik ve yalnızlık hüküm sürüyordu sadece.

Ağacın altına doğru giderken  elimizde olmadan hızlandırmıştık adımlarımızı. Bunu neden yaptığımızı bilmemize rağmen utanıp sıkılma yoktu aramızda. E bir zahmette olmasın. Onca şey yaşandı.

"Sen buralarda yalnız başına ne yapıyordun ki ?" Diye sorduğunda artık gölgesini etrafa yayan çınarın altına gelmiştik.

"Kendime zaman ayırıyordum"

"Yani yalnız kalmak için bir yoldu"

"Senin dışında kimse bilmez buralara geldiğimi. Beni varlığıyla rahatsız etmeyen tek kişi sensin Berzan"

DELİ AĞA'NIN GELİNİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin