"Asena dinlemede."
"Şu an evin en kalabalık olduğu zaman. Evdekileri siz yok edebilir misiniz?"
Eve döndüm. Dürbünümü ayarladım. Haşim ile beraber 25 kişiydiler.
"Olumlu" dedim.
"Hazır olduğunuz zaman başlayabilirsiniz. Atış serbest."
"Emredersiniz komutanım" dedim. Sonra yeniden "Asena'dan IŞIK TİMİNE" dedim. Hepsinin dinlediğini anlayınca "Atış serbest. Haşim'i bana bırakıp gerisini halledebilirsiniz. Gazamız mübarek olsun." dedim ve etrafta silah sesleri yankılandı. Her atışımızda birisini deviriyorduk. Ağır yaralanmayanlar yeniden kalkıp ateş ediyorlardı. Eve tekrardan bakınca Haşim ile beraber 7 kişi kaldığını gördüm.
"Asena'dan IŞIK TİMİNE. Dalıyoruz."
Hep bir ağızdan "Emredersiniz komutanım." dediler. Hızlı adımlarla pusu kurduğumuz yerden ayrıldık. Bizi görür görmez ateş etmeye başladılar. Eve girdiğimizde adımlarımız yavaşladı ve daha dikkatli hareket etmeye başladık. Bir odadan çıkıp diğerine girerken bir tanesi benim sağ koluma ateş etti ama sıyırdı. Adama dönüp tam kafasından vurunca "Aaaa olmadı ama. Sıyırdı bu." dedim.
Yarım dakika sonra kulaklığıma bir ses geldi. "Kasırga'dan Asena'ya" dedi Hilal.
"Asena dinlemede."
"Komutanım burası temizlendi. Karabasan Haşim'i ön bahçede yakalamış. Sizi bekliyoruz."
"Geliyorum" dedim ve hemen evden çıkıp ön bahçeye gittim. Haşim'in bir kolundan Ayaz, bir kolundan Gökalp tutuyordu. Arkası dönüktü. Hiç düşünmeden iki topuğuna sıktım. Hemen yere düştü. Ben de yanına gittim ve yüzüne art arda yumruklar indirdim.
''Eeee Haşim. Yeniden karşılaşmak varmış kaderde. Beni görmeyeli nasılsın?''
''ESKER. Hoş geldin aziz dostum.'' dedi alaysı bir sesle. Tekrardan yüzüne yumruklar indirmeye başladım.
''Bu sefer kaçamayacaksın biliyorsun değil mi? Seni 2 şarjör mermi ile geberteceğim. Birisi babama sıktığın şarjör için, diğeri de amcama sıktığın şarjör için.'' dedim.
Kocaman bir kahkaha attı ve ''Devletin beni sağ istiyor ESKER. Beni öldüremezsin.'' dedi.
Bu sefer ben kocaman bir kahkaha attım ve ''Sence devletim yüzlerce sivili, masumu katletmiş, yüzlerce askeri şehit etmiş birisini sağ ister mi? Gerçekten komiksin.'' dedim. Kısa bir beklemenin ardından '' Ben sıkıldım artık. Yavaştan başlayalım değil mi?'' dedim ve ilk şarjörü boşalttım. Ölmeyeceği ama canının yanacağı yerlere sıktığım için daha ölmemişti. İkinci şarjörü de silahıma geçirip son mermi kalana kadar onu da boşalttım. Son mermiyi de kafasına sıkınca artık ölmüştü. Yıllardır üzerimde olan ağırlık sanki bir anda üzerimden kalkmıştı. Bu rahatlama ile beraber dizlerimin üzerine düştüm. İlk önce Gökalp geldi yanıma. ''Gökçe, iyi misin?'' dedi.
''İyiyim. Sağ ol.'' Sonra Hilal ve Ayaz geldi yanıma. Hilal konuştu bu sefer. ''Gökçe, rahatladın değil mi? ''
''Rahatladım. O gerçeği öğrendikten sonra şehitliğe gidip babama ve amcama söz vermiştim. Sözümü yerine getirebilmek beni gerçekten rahatlattı.''
Hilal yeniden ''Sen hep sözlerini tutardın zaten. Ben senin verip de tutmadığın bir söz hatırlamıyorum.'' dedi.
Kısa bir sessizliğin ardından ''İyi ki varsınız. İyi ki sizinle tanışmışım.'' dedim. İlk önce Gökalp konuştu yine. ''Sen de iyi ki varsın Gökçe. Sana bir şey söylemek istiyorum.''
''Dinliyorum.''
''Ben lafı dolandırmayıp direkt söyleyeceğim. Ben sanırım seni seviyorum. Bugün senin gözlerine bakarken huzurla dolduğumu hissettim. Bu çok garip bir duyguydu. İlk başta adını koyamadım ama sonradan sevgi olduğunu hissettim. ''
Gökalp bunları söyleyince 2 dakikalık bir sessizlik oldu. Ben Gökalp'in mavi gözlerine bakıyordum. O da benim yeşil gözlerime bakıyordu. 2 dakika boyunca gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Sonra sessizliği bölen ben oldum. ''Ben ortaokul zamanında, yani beraberken rüyamda sürekli dördümüzü görürdüm. Sonra yollarımız ayrılınca bir daha o rüyalardan hiç görmedim. Ta ki aynı time düştüğümüz ilk gün yeniden sizi görünceye kadar. Ancak o gün sadece seni gördüm. Ondan sonraki günlerde sürekli seni gördüm. Gözlerine bakınca rahatladığımı hissettim. Ben de ilk başta adını koyamadım. Hatta sen bunları söyleyene kadar koyamamıştım ama şimdi ben de seni sevdiğimi anladım.''
Ben de bunları söyleyince yine sessizlik oldu ama bu daha kısa sürdü. Çünkü Gökalp ayağa kalkıp bana sarıldı. Gökyüzünde dolunay vardı. Yani Bozkurt'la Asena'nın kavuştuğu zamandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER
RandomOrtaokul arkadaşı olan 4 kişi yıllar sonra asker olarak aynı time düşüyor.