4.2-Güneş Ve Karanlık-

1.3K 125 48
                                    

Ormandaki Avcı'nın kırk ikinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫


Vücudum sanki buz tutmuş gibi titriyordu. Saçlarıma değen soğuk rüzgar daha çok üşütüyordu beni. Başım çok kötü ağrırken buz gibi soğuktan titriyordum.

Daha fazla dayanamayınca gözlerimi açtım. Gözlerimi açmam ile şoku yaşamam bir oldu.

Mağarada değildim. Tek başıma küçük, yuvarlak bir odadaydım. Daha doğrusu odadan daha değişik bir yerdeydim.

Ayaklarımın dibinde ızgaralı kapı vardı. Soğuk oradan geliyordu.

Kafamın hemen üstünde ise büyük bir cam vardı. Paslanmış parmaklıkların arasından güneş ışığı süzerken olduğum yerde doğruldum. Hafızamı kaybetmiş gibi hissediyordum.

"Salver?" diye fısıldadım bir umut bir yerden çıkar diye ama Salver yoktu. Salver neden yoktu? O neredeydi? Peki ben neredeydim? Kaçırılmış mıydım? Salver ne yapacaktı? Deli olmuştur. Başına kötü birşey gelmesinden deli gibi korkuyordum.

Ayağa kalkıp camdan baktım. Gördüğüm manzara ile kalbime ağrı saplandı.

Burası Elf krallığıydı. Sarayın etrafını saran surların köşelerinde bulunan kulelerden birindeydim. Kabus yine başlamıştı.

💫

Saatler Önce

"Veronica?" Salver'ın sesini duymamla birlikte gözlerimi açtım. Başım ağrırken meraklı gözlerle beni inceleyen Salver'a baktım. Çok üşüyordum. "Günaydın." dedi gülümseyerek. Hala ona bakarken elindeki bardağı gösterdi.

"Hadi bunu iç," yüzüme gelen birkaç tutamı geriye attı. "Sabahın köründen beri ateşin var ve düşmüyor." Olduğum yerde doğruldum. Arkama yaslanırken elindeki bardağı alıp içindekini içtim. Tadını hatırlayınca yutkundum. Küçükken ne zaman hasta olsam büyükannem bundan yapardı. Onları özlemiştim sanırım. Annemi ve büyükannemi değil de onlarla geçirdiğim zamanları özlemiştim. Evet, hayatımda Salver vardı. Beni neşelendiriyordu ama annem ve büyükanneme de ihtiyacım vardı. En azından anne sevgisine ihtiyacım vardı. Birinin beni annem gibi sevmesine ihtiyacım vardı.

Gözlerim dolunca bardağı yanıma koyup Salver'a sarıldım. Yüzümü göğsüne gömüp ağlamaya başladım.

Elleri sırtımı bulunca daha çok ağladım. "Başım çok ağrıyor Salver." dedim hıçkırıklarımın arasından. Bir eliyle sırtımı okşarken bir eliyle saçımı okşuyordu. Burnumu çektim. Benim bir annem yoktu ki artık. Ve olmayacaktı. Beni hiç dinlemeden benimle hiç konuşmadan benden vazgeçmişti. Gözünü kırpmadan herkesin içinde tokat atmıştı bana. Ya bende annem gibi olursam? Ya bende ona benzersem? Ya bende birgün annem gibi kolayca çocuğumdan vazgeçebilecek kadar vicdansız olursam?

"Özür dilerim Veronica..." diye fısıldadı Salver. Kaşlarımı çatıp ondan ayrıldım. "Seni koruyamadım. Ve özür dilerim sana böyle rezalet bir hayat yaşattığım için." Başımı hızla iki yana salladım. "Bir daha böyle şeyler demiyorsun Salver. Sen beni korumak için elinden gelen herşeyi yaptın."

"Koruyamadım Veronica," Karnımdaki yaraya dokundu. "Eğer seni koruyabilseydim burada yara olmazdı ki. Ve korkuyorum yine seni koruyamamaktan."

Gülümsedim. Ellerimi yanaklarına koydum. "Eğer sen beni koruyamamış olsaydın şuan kollarının arasında değil mezarda olurdum." Tekrar ona sarılınca burnumu çektim.
"Konu annen değil mi?" Onun sesi ile başımı salladım. Yutkunduğunu hissettim. "Biliyorum bunun tesellisi de olmaz. Ama annesizliği çok iyi biliyorum ben." Ondan geri çekilip elimi kalbime koydum. "O kadar kötü ki sanki kalbimde kocaman bir delik var ve kan pompaladıkça canım yanıyor. Kendini değersiz hissediyorum."

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin