42.Bölüm(Ölüme yakınlık)

En başından başla
                                    

"Sakin ol Anka. İyisin tamam?" dedi.

"İyiyim." dedim.

"Sen Anka Altınışıksın. Anka, küllerinden doğan kuşun ismi değil mi?" sanırım oyalamak için söylüyordu.

"Evet öyle." dedim bende.

"O zaman ruh gibi durmayı bırak ve bir Türk Milli İstihbaratçısına yakışır davran. Hemde Anka Altınışığa yakışır davran. O ne yapardı? Böyle durmaz sadece plan yapardı aklından." haklıydı.

Türk İstihbaratçısı Anka Altınışık Ben.

"Haklısın Sinan." dedim. Gülümsedi ve buraya hangi ara geldiğini bilmediğim Gökçen'in yanına geçti. Ben ise karargahta durmak zorunda olan Arzu'ya telefon açtım.

"Evet, Altınışık?" dedi hızlıca.

"Arzu bana acil Mateo Heffly, Doğukan Karay ve Alex Banshie'nin dosyalarını gönder. İnceleme yapmam gerekiyor baştan." dedim.

"Tamamdır Anka. Şuan telefonundalar. Güvenli sistemden giriş yapabilirsin." dedi.

"Eyvallah Arzu."

"Bizden. Ne demek."

"Hadi kendine dikkat et. Görüşürüz."

"Görüşürüz. Sizde dikkat edin." dedi Arzu. Sonra ise telefonu kapattım. Ekranıma düşen sistemden dosyalarına bakmaya başladım. Oturdum. Ateşte beni takip etti.

"Napıyorsun güzelim?" dedi Ateş.

"Mateo, Alex ve Doğukan'ın dosyalarını inceliyorum tekrardan." dedim.

"Gözlerime bakar mısın?" dediğinde gözlerimi gözlerine çevirdim. Elaları yine ışıl ışıldı.

Kesinlikle gözlerinde güneşi taşıyordu.

"Noldu?" dedim yumuşak bir ses tonuyla.

"Gözlerin çok kara. Yani demek istediğim koyulaşmış." dedi bir anda Ateş.

Ha?

"Farketmemişim. Sen-" derken lafımı böldü.

"Seni tanımaya başladım." kendimi ona gülümserken buldum. "İşte böyle gülümse. Çünkü şimdi de o siyahlığa parıltı ve ışık geldi." dedi.

"Sen nasıl birisin böyle?" dedim.

"Hmm, nasılmışım?" dedi.

"Tatlı ve ilgili." yerim seni der gibi baktı.

Bir şey diyecekti. Doktor ameliyathaneden çıkmasaydı. Doktorun yanına gittik.

"Hastanın durumu nasıl doktor bey?" dedim meraklı bir tavırla.

"Ameliyat biraz sıkıntılı geçti. Hasta şuanlık olabildiği en iyi durumda. Yoğun bakıma alacağız. Yine de her ihtimale hazırlayın kendinizi." bir kaç cümle ile dünyanın yükü insanın omuzlarına çökebilirmiş.

Bunu tekrar tekrar anlamaktan nefret ediyordum.

Doğukan Karaydan nefret ediyorum.

Bir ses kulaklarımı doldurdu tekrardan. Sesin sahibi koşup bana sarıldı.

Kübra...

"Bacım iyi misin?" sanki ben ölüyorum he.

"İyi sayılırım." dedim. Ateş bana döndü.

"Güzelim arkadaşın mı?" dedi. Kübraya söylemeyi unutmuştum. Kahretsin.

İdeal arkadaş.

"Güzelim mi!?" dedi Kübra gözlerini kocaman açarak.

Ünlenmiş Aşk 💫❤️‍🩹🧡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin