25: Dünyadaki tek harika

353 6 3
                                    

Bahçeye çıkmadan önce üstümüze montlarımızı aldık. Daha sonra Emre'yi tekerlekli sandalyesiyle asansöre bindirdim. Bu anı ölümsüzleştirelim dediği için asansör aynasından fotoğraf çekildik. Asansör durunca tekrar indik. Telefonu cebime atarak bahçeye doğru adımlarımı hızlandırdım. Bahçede ki en sakin yere geçtik. Emre'yi koltuk altlarından tutarak yavaşça banka oturttum. Yayık bir şekilde oturmasını sağladım. Bende yanına oturdum. "Sahip olduğum en güzel şeysin" dedim birden bire. Hislerime hakim olamayan biriydim. Aklımdan ne geçerse söylerdim hep. Gözlerini bana çevirdi. Güzel gözleri manzarayla yarışırdı. Gözlerini kıstı,güzel gözlüm. "Dünyadaki tek harikasın" dedi güzel gamzeleri çıkarken. Gamzelerine bakarken kendimi çok kaptırıyordum. Zaman durmuş gibi oluyordu. "Güzelim?" Gamzelerinden gözlerimi çekmemin sebebi güzel sesiydi. Bu adamın herşeyi çok güzeldi. Kaşlarımı çattım. "Efendim?" Ellerini saçlarıma getirdi ve karıştırdı. "Neye kızdın ya da neye daldın?" Dedi gülerek. Bak işte gene gözüm gamzelerine gidiyor,adam beni delirtiyor! "Gamzelerin,sesin, kısaca herşeyine daldım"dedim büyülenmiş sesimle. Gülüşü durdu yanaklarında. Aşk dolu gözleriyle bakıyordu bana. Ensemden tutup beni kendine çekti ve dudaklarımı öpmeye başladı. Karşılık vermem uzun sürmedi. Nefessiz kalınca ikimizde geri çekildik. Alnını alnıma yasladı. "İyiki hayatımdasın güzelim" O güzel sesiyle bunları söylemesi çok hoştu. Elimi saçlarına uzattım,yavaşça okşamaya başladım. "Hayatımın anlamı olduğun için yaşıyorum,şimdiye öl-" sözümü tamamlamama izin vermeden parmağını dudağıma koydu. "Sakın o kelimeyi kullanma!" Dedi sert sesiyle. "Ne sen ne ben öleceğiz,daha evleneceğiz!" Dedi sırıtarak. Tırnaklarımı ensesinde gezdirerek gülmeye başladım. "Sanırım üzgün olmama izin vermeyeceksin" dedim. "Aynen öyle fındık burunlu hadi kalk yarın hastaneden çıkaracaksınız beni ve hemen eşyalarını toparlayıp evimize gideceğiz" dedi. Evimiz? Bizim evimiz yoktu ki. Kaşlarım tekrar çatıldı. "Evimiz?" Saçlarındaki ellerim durmuştu,elimi indirdi ve avuç içimi öptü. "Anlatacağım güzelim merak etme" dedi. Ona yardım ederek sandalyeye oturttum. Abim ve Okan abimi merak etmiştim açıkçası. Hava iyice soğuduğu için hızlıca kapıdan girdik. Asansöre binince 2. Kata bastım. Asansör durunca inerek odaya doğru koştum. Sandalyedeku Emre'nin gülüşleri beni bitirdi ama koşmayı bırakmadım. Odaya gelince yavaşladım ve kapıyı açtım. Emre'yi tutarak yatağa oturttum. Emre esnemeye başlayınca uykusunun geldiğini anladım. Yastığını düzelterek alnından öptüm. "Hadi uyu sen" dedim. Tam giderken bileğimdeki elleri beni durdurdu. "Geri gel" dedi. Başımı salladım ve havadan bir öpücük attım. Öpücüğü yakaladı ve gözlerini kapattı.

Okan abim ve Ablamın olduğu odaya girdim. İkiside sarmaş dolaş uyuyorlardı. Üstlerini iyice örttüm. Onların odasından da çıktım. Sıkılmanın etkisiyle oflamaya başladım. Tekrar Emre'nin odasına adım atacakken durdum. Uyuyorsa kendime hakim olamayacağımı biliyordum. Koridorda ki koltuklara oturdum. Telefonla gezinirken yanıma oturan kişiyle telefondan gözlerimi çektim. Kısık gözlerle yanımdaki kişiye baktım. Mavi ve siyah saçlı bir kızdı. Garip birine benziyordu. Bana doğru döndü ve gülümsedi. "Rahatsız mı ettim?" Dedi,hayır anlamında başımı salladım. Elini uzattı, gözlerim eline kaydı. Yüzük dolu ve mavi taşlı bileklikleri vardı. Tırnakları bile maviydi. Elini tuttum. "Ben Miray,sen?" Dedi gülümseyerek. Sürekli gülmesi çok güzeldi. "Ben Alara memnun oldum" dedim burukça gülümseyerek. "Yorgun duruyorsun neyin var?" Sesiyle derin bir iç çektim. "Ailemi kaybettim,üstüne üstlük iki sevdiğim insan yoğun bakımdan çıktı. Kaybetmekten korkuyorum" dedim gözlerim dolarken. Elimi iyice sıktı. "Sakin ol ağlama sakın" dedi ve başımı omzuna koydu. Şaşırıyor olsam da geri çekilmedim. Bir arkadaşa ihtiyacım vardı evet.

Ateş Parçası+18Kde žijí příběhy. Začni objevovat