32- meleklerin gerçekliği

En başından başla
                                    

On dakika boyunca sınıf yavaşça dolmaya başladı. Réve, yanımdaki yerini aldığında onunda en az benim kadar gerildiğini fark ettim. Göz göze geldiğimizde ikimizde aynı anda birbirimizi sakinleştirmek için tebessüm ettik.

Bu hareketimiz ikimizinde kıkırdamasına sebep olurken, zil çalmıştı. Birkaç dakika içinde hoca geldiğinde, son iki dakika olduğunu anladım.

İki yıl gibi geçen iki dakika sonra birden yağmur yağmaya ve gök gürlemeye başladı. Saatler 19.07'de takılı kaldı ve en korkunç şey yaşandı.

Zemin ve duvarlar sanki deprem olurcasına sallanmaya başladı. Şimdiden okulun her yerinden büyük çığlıklar yükseliyordu.

Açıkcası ben bile korkmuştum, Destin'in bunları yapabildiği bilmiyordum. Dersimize giren fizik hocamız, bizi sakinleştirmeye çalışırken en az o da bizim kadar korkmuştu.

Her yerden çığlıklar yükseliyordu. Birkaç alarmın çaldığını bile duymuştuk. Yaklaşık on beş saniye sonra sallantı yavaşça durmaya başladı. Hepimiz biliyorduk ki bu bina hariç hiçbir bina sallanmamıştı.

Herkes sınıflardan çıkıp koridorlara gelmişti. Çıkış kapıları ve camlar kapalı olduğu için, kimse bir yere gidemiyordu. Ve bu en çok bizim işimize yarıyordu.

Yaklaşık on dakika boyunca kaos hakim oldu. Öleceğiz diye bağıran bağrışlar yavaşça azaldığında, herkes sınıflarına gidip bir çözüm bulmaya çalışmaya başlamıştı.

Bizse Réve ile herkesin hareketlerini incelemeye başladık. Ama değişik hiçbir durum yoktu, herkes çok korkmuştu sadece. Tüm koridor boyunca gezmiştik fakat gerçekten hiçbir şey yoktu.

Geri sınıfa döndüğümüzde, sınıftada kaos hakimdi. Herkes öleceğini düşünüyordu büyük ihtimalle. Sınıfa göz gezdirirken, gözlerim beş kişinin üzeride durdu.

Amber ve arkadaşları da gergin görünmeye çalışsa da oldukça sakinlerdi. Kıvırcık saçlı ve sanırım adı Terra olan kızın ağlaması dışında hepsi sadece gergince birbirine bakıyorlardı.

Bu, tek kaşımın kalkmasına sebep oldu. Daha önce okulda böyle şeyler yaşanmıştı evet, ama kimse alışmış değildi ve hepsi korkuyordu. Onlar neden bu kadar sakindi?

Faylinn'in, neredeyse sınıfa koşarak gelmesiyle Réve onun yanına yürüyüp sakinleştirmeye çalıştı. Destin'i anlatamadığı için biraz zor olcak gibiydi onun için.

Tüm sınıfa göz gezdirdim.

20 kişi olan sınıf, bugün 17 kişiydi. Jonas ve Victoria korkuyla birbirine sarılmıştı, ikiside sessizce ağlıyordu. İkiz olan Emma ve Enna'da sessizce ağlayıp, öleceklerini diyorlardı.

Tom, Chris ve James en yakın arkadaşlardı ve onlarda korkuyla birbirlerine bakmak dışında bir şey yapamıyordu. Onlarda normal görünüyordu.

Ella, korkudan sessizce ağlamak dışında bir şey yapmıyordu. Peter ve William pencereleri açmaya çalışıyordu, pencerelere bir şeyler fırlatıyordu ama fırlattıkları şeyler bir çizik bile oluşturmuyordu.

Amber ve arkadaşları sakindi, ki onlar baş şüphelimdi. Ama Terra neden ağlıyordu o halde? Onunda sakin olması gerekmiyor muydu? Kafamda tekrar onlarca soru dönmeye başlamıştı.

Kalan ikili ise, ben ve Réve'di. İkimizde korkmuş görünmeye çalışıyorduk, Réve Faylinn'le konuşurken ağlamaya bile başlamıştı. Dikkat çekmemek için yanlarına gidip, bende korktuğum hakkında bir şeyler atıp tuttum.

Faylinn'i sınıfa gitmesi için zorlayan hocamız ile gitmek zorunda kalmıştı. Bizde tekrar, tekrar; tekrar herkesi incelemiştik.

En sonunda, ikimizde herkesin korkusuna dayanamayarak Destin'in bitirmesini mırıldandık. Sadece ikimiz duymuştuk, birde o.

Bir Kadeh HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin