24. Bölüm

18.4K 504 319
                                    


Sahra ile Barlas birbirleriyle atışırken bakışlarımı Atlas'a çevirdim. Cebinden çıkardığı telefonuna bakıyordu. Yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı.

"Atlas iyi misin?" Merakla ona bakarken Barlas'a döndü.

"Selin'le Efsan'ı eve götür." Barlas başını salladığında Atlas arabaya doğru ilerledi. Peşinden gidip kolundan tuttum.

"Nereye gidiyorsun?"

"Efsan herşeyi sorup durma eve git." Yanımdan geçip gidecekken önüne geçtim.

"Biz evliyiz farkında mısın? Kocamın nereye gideceğini merak etmem normal değil mi?" Atlas gözlerimin içine bakıp sustu.

"Haklısın evliyiz. Ama herşeyin bir zamanı var Efsan. Eve git ve beni bekle." Atlas yanımdan ayrıldığında arkasından baktım. Arabaya binip hızla uzaklaştı. Sahra yanıma gelip elimden tuttu.

"İyi misin?" Endişeli gözlerle bana bakıyordu. Barlas'ta yanımıza geldiğinde ona döndüm.

"Atlas'ı takip et." Barlas şaşkınlıkla bana bakarken arabaya doğru ilerledim.

"Saçmalama. Takip ettiğimi öğrenirse beni öldürür." Barlas arkamdan bağırırken ona döndüm. Bana doğru yaklaştı. Elimi uzattım.

"O zaman anahtarları ver arabayı ben süreyim. Ama bu kez Atlas'ın elinden kurtulma ihtimalin çok daha düşük." Barlas sinirle bir nefes alıp yanımdan geçerek arabaya bindi.

"Efsan bu adamla takıla takıla iyice manyaklaştın kızım. Otur oturduğun yerde başına bir şey gelecek."

"Birincisi o adam benim kocam Sahra. Ve kocamın benden neyi gizlediğini merak ediyorum. Bu işin peşini bırakmayacağım."

"Tamam o zaman bende geliyorum." Başımı salladığımda ikimizde arabaya bindik. Arkaya oturduğumda Sahra Barlas'a sinirle bakıp yanıma oturdu. Kesinlikle aralarında tuhaf bir ilişki vardı.

"Selin ne olacak?" Barlas'ın meraklı sorusuyla düşünmeye başladım.

"Büyük ihtimal abimin yanında burada kalacağına eminim. Onu da peşimizden sürüklemek istemiyorum." Barlas başını sallayıp arabayı çalıştırdı.

İçimde bir endişe vardı. Sanırım Atlas'ın benden sakladığı gerçek ile yüzleşmekten korkuyordum. İçimden ondan geriye doğru sayarak kendimi rahatlatmaya çalıştım. Sakin olmalıydım. Bunu sürekli kendime hatırlatarak başımı cam'a yasladım.

Atlas unuttuğu şeyle kendine küfretti. Bugün annesinin ölüm yıldönümü bunu yaşananlardan dolayı unutmuştu. Sonrasında tarihe baktığında aklına gelmişti. Direksiyona art arda yumruklar attı.

"Özür dilerim anne. İğrenç bir insanım. Bunu unutmamam gerekiyordu." Gözünden düşen bir damla gözyaşını hızla elleriyle sildi. Annesi aklına geldiği anda kendine engel olamıyordu.

Herkesin korktuğu Atlas Akay. Konu annesi olunca küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Her yıl annesinin mezarına gider saatlerce ağlardı. Onu kurtaramadığı için yanında olamadığı için kendinden nefret ederdi. Gittiği mezarlığa yakın bir yerde çiçekçi vardı. Atlas her zaman annesinin yanına gitmeden önce bir gül alıp öyle annesinin mezarına giderdi.

Geldiği yere baktı. Uzun bir zaman yaşananlardan dolayı vakit bulup gelememişti. Emniyet kemerini çözüp arabadan indi. Gökyüzü birazdan yağmurun yağacağını haber verir gibi gökgürlüyordu. Çiçekçi kadına doğru yaklaştı.

"Buradaki bütün gülleri satın alıyorum." Kadın günün ilk sermayisini yapmanın verdiği mutlulukla bütün gülleri hazırlayıp Atlas'a uzattı.

TAKINTI Where stories live. Discover now