26

406 46 81
                                    

"Senden malını görmedim Taehyung." dişlerimi sıka sıka oynak hemşireyi peydahlayıp Taehyung'un yanına geldim.

"Ne varmış ya?" dedi pişkin pişkin. Ne var acaba gerizekalı, birinci kattan düşüp kolunu kırmayı başaran tek gerizekalı sensin.

"susta yemeğini yedireyim." Taehyung'u iyice dik bir konuma getirip elime bir kase dolusu çorba aldım. Başımın belası kavramı tamamen Taehyung için geçerliydi.

Salak gibi pencereden atlar atmaz hemen ambulans geldi ve Taehyung'u apar topar hastaneye götürdük. Yani hızla yanına indiğim zaman bana parmağımın ucu kanıyor falan diyordu, ne kadar da mızmız ya!

Yaklaşık bir saattirde hastanedeyiz neredeyse. Taehyung benimle uğraşıyor, bir tane sarışın çiyan bir hemşire var o da Taehyunga yürüyor öyle bir aradayımki şuan anlatamam.

"Bir de senin yüzünden mahalledeki teyzelerin diline düşeceğim." kaşığı kâseye daldırıp çorabayı alır almaz üflemeye başladım.

"Mahalledeki teyzelerin diline düşsen ne olur, kucağıma düşmedikten sonra."

"Ebeni tersten gördün hâlâ beni tavlama derdindesin, aç şimdi ağzını."

Sırıta sırıta corbayı içerken ben onun aksine sinir küpüne dönmüştüm. Allahım, beni neyle sınıyorsun ya?

"ağzına verme olayı tam tersi olmayacak mı ya?" deyiverdi birden yatakta yatan Taehyung. Ne demek tam tersi be!?

"Seme benim yanlız." şaşırdığımı belli etmesemde gözlerim çoktan açığa çıkartmıştı. Ayrıca sen git camdan atla, sonra gel burda seme benim de OLDU CANIM. Hemen ardından bu dediğimle gözleri fal taşı gibi açılmıştı Taehyung'un. "Ne yani, senmi beni sikeceksin."

"hadi bir turda sen atarsın da gerisi bende" dedim kendimden emin bir şekilde. Cidden dediklerime kendim bile gülüyordum. "La sen 170 boyunla 180lik çıtıra karşı mı semeyim diyorsun?" elimdeki kaşığı masaya koyup göz devirdim.

"Maskülen çıtırlar 160 oluyor bir kere, ne varmış 170lerde?" dedim koluna bir yumruk atarak. "Çünkü maskülenlerin 150 feminenleri var."

"çok konuşuyorsun mahallenin belalı kekosu saplantılı piskopat Kim Taehyung."

"Sende çok boş yapıyorsun evden çıkmayıp tek vasfı milleti ghostlamak olan lolcü asosyal Jeon Jungkook."

Kurduğu son cümleler nedensizce kıkırdamama neden oldu. Ben insanlari ghostlamasaydım, o bu kadar saplantılı olmasaydı belkide tanışamayacaktık. Beraber o kadar olay yaşadıkki... resmen karakol nedir bilmeyen ben bunun yüzünden karakolluk bile olmuştum.

"Senin ghostlama işleri son zamanlar yaş heralde." dedi sırıtarak. Aslında her zamanki gibi yakışıklılığıma eriyen insanlar dm kutumda fink atıyordu ancak ben sanki eski ben değildim. İki ay önceki hâlimden eser yoktu. Taehyungla tanışır tanışmaz resmen benim ayarlarımla oynamıştı, yazan mesajlara bakmıyor herkesi siliyordum. Bu nasıl bir büyü bacım?

Büyü derken... nereden aklıma geldi bilinmez, birden falcının söyledikleri geldi kafama. Benim hakkında söylediği her bir sözü unutmam mümkün değil, ne de olsa falcı yani korkuyorum teyzeden.

Bağlı olduğun bir alışkanlığımı bırakacağımdan bahsetmişti aslında. Bu ghostlamak olabilir mi? Her önüme gelene günlük yaptığım bir şeydi açıkçası, buda alışkanlığa girmezmi?

Valla haklıymışsın kirli makyajlı teyze.

Aniden beni düşüncelerimden arındıran şey açılan kapı olmuştu. Platin sarı saçlı iki saattir Taehyung'a asılan hemsire kılıklı yavşaktı bu, Allahım benim has yozgat damarlarım açılıyor ha!

false ghost ☆ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin