0.5-CANIMI DAHA NE KADAR YAKABİLİR?

342 32 262
                                    

Arkadaşlar koyamadığım karakterleri giriş bölümüne koyacağım oraya göz atabilirsiniz.

Kitap kapağını nedense fazla beğenmedim sizce iyi mi?

Bazen her şey mükemmel olmayabiliyor, işler yolunda gitmeyebiliyor, hayatta her şey kusursuz ve güzel olmayabiliyormuş. İki gündür hem katil hemde mafya olan birinin yanındayım.

İlk defa anne ve babamın sesini duymadan geçirdiğim iki gün... Ama bir saat önce ikisinin de sesini duymuştum. Ve...  O kurşun sesini de duymuştum...

Gözlerimden akan yaşların sonu yok. Ailem iyi mi, bir daha onları görebilecek miyim, şuan nerede ne yapıyorlar hiç bilmiyorum.

Artık beni bulmalarını bile istemiyorum. Çünkü beni bulmaları demek, bir katille yan yana gelmeleri demek. Artık istediğim tek şey, şuan hayatta olmaları ve beni unutup hayatlarına devam etmeleri....

Beni unutsunlar...

Aramasınlar....

Çünkü artık anladım; Dünya'nın sadece benim etrafımda dönmediğini. Çünkü artık anladım;bir mafya ile yan yana olmanın ne demek olduğunu...
Çünkü artık anladım; Dünya'nın ne kadar kötü bir yer olduğunu ve aslında ne kadar adaletsiz olduğunu....

Ağrıyan başımla birlikte yüzümü buruşturarak açmam ve bana endişe ile bakan Fırat Atalay'ı görmem bir oldu. Rahat bir yatağın üzerine uzanmış vaziyetteydim. Başım çok kötü ağrıyordu.
Etraf aydınlık, pencereler açık, hava sıcak....

Ama Fırat Atalay buz gibi... Sanki Dünya onun için olabileceği en kötü yer... Dışı sertti. Peki ya bir taşın dışının ve içinin sert olması gibi onun içi de sert miydi?

Evet öyleydi, Fırat Atalay bir taş.

Ben en son bu aptal katile Katil diyordum.

"İyi misin?" diye sordu ben yerimden doğrulmaya çalışırken.

"Ne oldu bana?" diye sordum elimi şiddetle arayan başıma doğru götürerek.
"Başım.... Başım çok ağrıyor..."

"Uzan, dinlenmelisin." dedi beni omuzlarımdan tutup geri yatırmaya çalışırken. "Bayıldın, iyi misin?" ellerini öfkeyle itip aynı öfke ile bağırdım.

"İyi olup olmamam umrumda değil! Anne ve babam iyi mi?" Başını sessizce önüne eğdi.

"Bilmiyorum..." derken hızla ayağa kalktım. "Kimseden haber alamıyorum. Şimdi burada sadece sen, ben ve aşağıda Yusuf var."

"Ne... N-ne demek kimseden haber alamıyorum!?"
Sessizce yeri izlerken yumruk yaptığım elimi omzuna geçirdim. "Cevap ver Katil,  annem ve babam nerede," Öfkeyle bağırıyor, kendime asla hakim  olamıyordum.

Size sinir krizleri geçirdiğimi söylemişmiydim?

"Fırat Atalay, cevap ver!"

"Efsun," Ayağa kalkıp iki eliyle kollarımı tuttu. "Önce sakin ol." Ellerimi dönen başıma götürdüm.

Bir süre sustu, ben asla iyi değilim!

"Efsun, ben senden özür dilerim." Şaşkınlıkla yüzüne baktım.

Fırat Atalay benden özür diliyor!

"Bak Efsun, hayatımda ilk defa birinden özür diliyorum. Ben hayatımda ilk defa bu kadar kötü, güçsüz, çaresiz hissediyorum. Efsun..." derken hayatımda ilk defa bir şey gördüm. Fırat Atalay'ın gözünden yaş aktı!

Salak Efsun sanki 22 yıldır çocuğun hayatındasın ya, gözünden hayatın boyunca ilk defa yaş aktığını gördün. Salak!

"Efsun ben sana..." Telefonun sesiyle birlikte hızla sehbanın üzerindeki telefona yöneldi. İkimizde gelecek olan güzel bir haberi delicesine merak ediyorduk.

~HEM KATİL HEM MAFYA~Where stories live. Discover now