0.6-EVET SEVGİLİM...

332 34 342
                                    

(Bölümü yazarken acaba 150 yorum alırmı diye düşünen ben mfndnjfnfn)

Gözlerimin önünde parlayan takım yıldızları ufak halleriyle etrafına ışık saçmayı başarabiliyordu. Ay, her şeye rağmen gülümsüyordu bana... Gökyüzündeki her şey bu gece, sanki kararan dünyamı aydınlatmak için uğraşıyordu ancak başarılı olamıyorlardı.

Önümden bir kuş geçti. Karanlıkta yönünü bulabilen bir kuş türü... Acaba bende o kuş olsaydım, bende karanlıkta yönümü bulabilir miydim? Gerçi şuan bulamıyordum, o zaman nasıl bulacaktım acaba!

Ağaçların yaprakları hafif rüzgarla beraber kıpırdıyordu. Çok uzakta, dağların arasından yansıyan şehir ışıkları vardı. Evet, şehirden çok ama çok uzaktık. Bir nefes aldığımda aldığım nefesin bulunduğum ortamda olan tek ses olduğunu bir kez daha fark ettim.

Şuan nasıl bir yerde, nerede ve kiminleydim....

Kiminle olduğumu biliyorsunuz....

Nerede olduğumu bende bilmiyorum ama şehre çok uzağız, çok... Beni bulma ihtimallerinin neredeyse sıfır olduğu kadar çok uzağız...

İki katlı küçük bir evdeyim. Alt katta Katil, sessizce karanlıkta oturuyor.

Gebersin!

Evin üst katındaki bir odanın balkonundayım. Saatlerce burada oturup karanlığı izliyordum. Katille hiç konuşmamıştık. Sadece bana üst kata çıkmamı söylemişti.

Katilin daha önce öldürdüğü bir insanın cesedini görünce ona olan öfkem daha da artmıştı.

Kim bilir belki de daha kaç kişiyi öldürmüştü...

Sanırım artık kimsenin beni bulmasını istemiyordum. Fırat'ın başka bir cinayet daha işleyebileceğini görmek veya gelip beni bulmaya çalışanları dövmesini, silahla yaralaması beni mahvederdi...

Babamı da o vurmamış mıydı zaten?

Bana ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Artık umrumda da değildi zaten. Umrumda olan tek şey babamın iyi olmasıydı... Saatlerdir bunu düşünüyordum. Poyraz ve annem belki de beni aramaya devam ediyordu. Ya da annem hastane koridorlarında benim ve babamın acısını çeke çeke kahroluyordu... Eğer beni aramaya devam ediyorlarsa savaşmayı bırakmayarak devam etmeliydik...

Ama şuan istediğim tek şey herkesin iyi olması. Katilin ailemden birini öldürmesi demek beni de öldürmesi demekti çünkü. Ama ölmeden önce kendime yemin ettim ki katilin belindeki silahı onun kafasına dayamadan, o kurşunu ona sıkmadan, onu öldürmeden ölmezdim!

Bunu bize çektirmeye hakkı yoktu!

Lavanta kokusu burnumu doldurduğunda adım seslerininden buraya geldiğini anlamıştım. Evde zaten bir tek o olduğu için ondan başkası değildi.

Bilerek gözlerimi yıldızlardan ayırmıyordum. O, çoktan gelmiş, kapının eşiğinde beni izliyordu. Önüme bir tepsi dolusu yemek bırakarak, "ye!" diye emretti.

Ne gözlerimi yıldızlardan ayırdım ne de cevap verdim. "Efsun," dedi. Yavaşça gözlerimi ona çevirdim ve karanlıkta parlayan gözlerinin içine baktım. "Yapma bunu kendine..." dedi üzgün bir ses tonuyla. Ayağa kalkıp karşısına dikildim.

Gözümden akan yaşları umursamayarak sertçe yutkundum. "Kendini daha fazla harap etme..."

"Babam yaşıyor mu bilmiyorum, annem ne halde onu da bilmiyorum. Sevdiğim adam ne durumda, şuan deli gibi beni ararken kafayı yiyip yemediğini bilmiyorum. Katil, bana babamın iyi olduğunu, onu senin vurmadığını söyle ki ayaklarına kapanıp istediğini yapayım, lütfen..." Hüzünle baktı gözlerime. Burnunu çekince onun da ağladığını fark ettim. Hızla yanımdan uzaklaşıp tekrar aşağı indiğinde sorduğum sorunun cevabını alamamanın hüznüyle gözyaşlarımı serbest bıraktım.

~HEM KATİL HEM MAFYA~Where stories live. Discover now