"Ben de omzumda olmanı istiyorum ama yatakta yatıp dinlenmelisin."

"Ayrı mı yatacağız?"

"Bir süre. Ama biliyorsun burdayım aynı odadayız yine de."

"Of ya." oflayıp yanımdan kalktı ve yatağa yattı.

"Ben seni istiyorum ama."

Ben de iki koltuğa bacaklarımı katlayıp anca sığmıştım. Kafamı çevirip ona baktım. "Seninim zaten."

Böyle bir cevap beklemediği gülüşünden belliydi. "Şapşal ya. Onu mu dedim ben?"

"Bilmem. Uyuyalım hadi." omuz silktim.

"Uykum yok."

"E uyukluyordun az önce omzumda."

"Kaçtı şimdi. Film izleyelim. Bilgisayarın yanında mı?"

"Yanımda evet ama ne izleyelim ki?".

"Bilmiyorum ama dram olmasın korku da olmasın."

"Dram zaten açmam hassassın ağlıyorsun sonra."

"Sulugöz müyüm ben ya! O ne demek öyle!" kollarını bağlayıp sırtını döndü bana.

"Kızma banaa."

"Hayır kızdım. Film izlemeyelim uyuyalım."

"Aslında uykum varmış yeni fark ettim demiyor da trip atıyor bey efendi. Hm?" arkasından yaklaşıp boynunu öptüm.

Hoşuna gittiğini biliyordum zaten o da cevap verdikten sonra kıkırdadı "Kuru iftira."

"Öyle olsun." saçını okşadım ve koklayıp öptüm. "İyi uykular."

Bana doğru döndü, döndüğünde nerdeyse burunlarımız değecek kadar yakındık. "Sana da." dedi ve dudaklarını dudaklarıma değdirip geri çekildi. Ben de gülümseyerek koltuğa geçtim ve uyudum.

Sabah uyandığımda Jisung hâlâ uyuyordu elimi yüzümü yıkadım. Lavabodan çıktığımda kahvaltıyı getirmişlerdi onları alıp odadaki dolabın üstüne koydum. Sonra Jisung'un saçlarını okşayıp uyansın diye öptüm. "Tatlım, uyan hadi kahvaltı etmen lazım."

"İstemiyorum." uykulu uykulu mırıldanıyordu.

"Ama istemelisin bence. Sence?"

"Uykum var benim."

"Yedikten sonra gene uyursun olmaz mı?"

"Hayır yemeye halim yok uyuyacağım."

Etrafıma bakınıp çözüm aramaya çalıştım. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Ben yedireyim?"

"Bebek miyim ben?"

"Bebek gibi nazlanıyorsun ama şu an."

"Yedirecek misin gerçekten?"

"Eh kendin yemeyeceksen evet. Aç durabilecek durumda değilsin."

"Tamam yedir o zaman."

Çocuk gibi oturup yüzüme bakmaya başladı. "Ayıldın sanki ha? Kendin yersin gibi."

"Ya amaa!"

"Tamam tamam."

Tepsiyi alıp masaya koydum ve yatağın kenarına oturup ona yedirmeye başladım.

"Minho."

"Efendim?"

"Bu tavırlarımdan sıkılmıyorsun değil mi?"

"Hangi tavırların? Anlamıyorum."

"Çocuk gibi davranıyorum aşırı şımarıyorum hatta bazen çok aptallaşıyorum."

"Hayır sıkılmıyorum. İkimiz de bunun geçici bir süreç olduğunu biliyoruz zaten. Ne yapmak istiyorsan onu yap. Yanındayım."

Gülümsedi. Yemeği bitirdikten sonra ikimiz de oturmaya başladık. Günlerden pazartesiydi bugün. Akşam üstü saatlerinde doktor gelip doğumun çarşamba günü olacağını söyledi. Doktor odadan çıktıktan sonra Jisung bana dönüp baktı. Ama sadece baktı konuşmadı.

"Hm? Niye öyle bakıyorsun."

"Imdat ya."

Tepkisine gülmeden edemedim. "Şimdi bir şey derdim ama kırılırsın olmaz aşkım."

"De bakalım ne diyecekmişsin."

"Yaparken bana mı sordun?" gülmemi hâlâ durduramamıştım bunu da gülerek sorduğum için Jisung kırılmamıştı.

"Sorsaydım yapmazdım."

"Hadi ya?" bu sefer ıkimiz de gülmeye başladık.

--------------------------------------

Fici sonraki bölümde bitireceğim sanırım. Şu bölümü yazmak 3 günümu aldı abi tam diyorum ilham geldi yazmaya başlıyorum sonra uyuyakalıyorum yazarken

Take me home ¦ MinsungWhere stories live. Discover now