"Scott kuzenim. Aslına bakarsan bu tribünün yarısı Scott'ın önemli maçını izlemek için gelen ailesi." Neden bize baktıklarını anladım şimdi. Alaska kalkmak istesede onu ikna ettim. Bu aralar ikna etme özelliğim üst düzeydeydi. İlk annem,James,koç ve Alaska.
Scott'ı izliyordum. Hiç sayı yapmaya uğraşmıyordu. Karşı takımdakileri yere yığıp onu koklayarak birkaç dakika beklemek oyun kazandırır mıydı? Koç ona bağırıyor o ise omzunu silkiyordu. En sonunda bir kez daha bu hareketi yaptı. Ama bu sefer ki daha farklıydı. Bu sefer onunla konuşmuştu. Ailesinin yüreği ağızlarına geliyor olması normaldi. Ama hiç birşey olmamış gibi oyun devam etti. Artık bundan sonra ne düşme ne de sakatlanma olmuştu. Hatta Scott kendini oyuna verip sayılar atmaya başlamıştı.
Ailesinin sonunda yüzü gülmüştü. Ama ben anlamadım bu olayı. Bulmuş muydu onu? Olay çıkacak mı? Alaska'ya baktığımda bilmediğini belirti.
Uzun süredir bu düdüğü bekliyordum! Maç bitmiş herkes sevinçten bağırmaya başlamıştı. Sahadakiler zıplıyordu. Koçun da onlara katıldığını gördüm. Tek sevinmeyen biri vardı... Scott! Ne olduğunu anlayamaması komiğime gitmişti. En sonunda birisinin ona söylediğini sanıyorum ki sevinmeye başladı. Karşı takımın başları eğilmiş sahayı terk ediyordular üzüntüyle. Umursamadan bende sevinmeye,Alaska'ya sarılmaya başladım.
Elimde olsa şuan sahaya atlayıp dans ederdim. İyi ki elimde değil. Sahaya girmemiz kesinlikle yasak. Sadece oyuncularla ilgilenenler ve yedek oyuncular girebiliyordu. Yanımda bir hareketlilik hissettim. Küçük bir çocuk engelleri aşıp sahaya çıkmak istiyordu. Engeller ise önünde oturan insanlardı. Çocuk elindeki pankarttan daha küçük olması yüzümdeki tebessümün tek sebebiydi.
Pankartı koyacak yeri bir türlü bulamıyordu. Onun için pankart'ın önemli olduğunu anladığımda elindeki pankartı nazikçe alıp elimde tuttum. Diğer elimlede onu dengede tuttmak için elini tuttuyordum. Bir nevi suç ortaklığı yapıyordum ama bu küçük bir çocuk için değerdi. Çocuk koşa koşa sahaya ulaşmış ve bende görevimi sonlandırmıştım, şu elimdeki pankart dışında.
Pankart beyaz renkteydi. Yazılarına bakmak için pankartı kendime baktığımda üstüne 'HADİ SCOTT' yazdığını gördüm. Başımı pankarttan kaldırdığımda Scott'ın çocuğu havaya atıp tuttuğunu gördüm.
"Burda işimiz bitti." Dedi Alaska. Bir an önce Jamie'i bulmak istemesini anlıyordum. Bende onun kadar istiyorum ama sabırlı olup ipuçları bulmalı ve onları takip etmeliyiz.
"James'ı beklemeliyiz." Kafasını iki yana doğru salladı. Gözlerinin dolduğunu saniyeler sonra anladım. Teselli edercesi kolunu sıvazladım.
"Ne yapmalıyım bilmiyorum. Biran önce onu bulup bir daha hiç ayrılmamak istiyorum. Ondan ayrıldığımdan beri pişmanlık duyuyorum. Ama ona diyemiyordum yaptığı hata yüzünden. Ona pişman olduğumu söylemek istiyorum." Göz yaşları yavaş yavaş yere ulaştı.
"Söyleyeceksin. Sana söz veriyorum ona herşeyi söyleyeceksin." Dedim ve sarıldım.
James'ın gelmesiyle Scott'ın yanına gittik. Olan biten herşeyi öğrendik. Meğersem benim düşündüğüm gibiydi. Sadece lakros!
"Beni Scott'la tek bırakır mısınız?" Dediğimde ilk yanımdan gitmek istemeselerde herşeyin yolunda olduğunu belirtmek için onlara baktım. Başlarını sallayıp biraz öteye gittiler.
"Bana doğruyu söylemeni istiyorum." Dedim aceleyle. Bir yandan da Alaska ve James'ı kontrol ediyordum.
"Ne?" Deyiverdi. Gerçekten ne olduğunu anlamamıştı. Süre kazanmak değildi gayesi.
"Jamie'nin nerde ol-"
"Bilmiyorum. Sana yemin ediyorum ki onu biz kaçırmadık." Dedi ve ardından devam etti. "Ama istersen bulmanız için yardım edebilirim." Başımı salladım. Gelmesi belki daha yararlı olabilirdi. Hem filmlerde kurtadamlar koklayarak arkadaşlarını bulup kurtarabiliyordu. Biz bir filmde değildik ama denemeye değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerHayatın içinden bir genç kız... Saklı mektuplar,acı gerçekler... Ve aşkın romantik büyüsüne dair gizemli bir hikaye. KEHANET.Şimdi gerçek oluyor...
"Sakın Yapma!"
En başından başla