BÖLÜM 2:AYNI BEDEN,FARKLI RUH.

En başından başla
                                    

Çantam kapıya sıkışmış,ben ise rezil olmuş bir şekilde 4 dakikalık utanç verici bir yolculuk geçirdik.Tam önümdeki liselilerin bana bakıp gülmesi de olayı daha dramatikleştiriyordu.Bir teyze diğerine 'Allah korusun böyle salak bir kızımız olsa ne yaparız?' diyordu.

Ben salak mıyım,Allah aşkına?

Hafif bir salak ola bilirim,ama daha çok şanssızım diyelim.

Sonunda ineceğim istasyona geldiğimizde arkama bakmadan koşmaya başladım.

Evet,ben yarından itibaren bir ekibi yönetecektim.Aklımca kendime mükemmel bir kariyer kuracağım.Fakat,böyle sakar olursam kariyerim başlamadan bitecek.

Kulaklığımda olaylarla asla ilgili olmayan bir şarkı daha çalıyor.

⊡⁠ ALIZADE&BEGE- 24/7

Ben bunu ne ara playlistime eklemişim ki?

Sanki bir az önceki olaylar olmamış gibi emin adımlarla tıpkı bir runway modeli edasıyla evimize doğru yürüyüyorum.

Evimiz.

Ablamla benim evim.

Annem ve babamın ölümünden sonra ablam bana hem anne,hem de baba olmuştu.Yıllarca birlikte Hollanda'da kalmıştık.Yaklaşık 2 yıl önce beni de yanına alıp İstanbula döndü,Leventte oldukça müstakil bir daire tuttu.Kendisi çalıştığı için tüm işleri bana kitlemesi dışında bir sorunumuz yok gibi görünüyor ve çok iyi anlışıyoruz.En azından anlaşmaya çalışıyoruz.

Menekşe- nâmi değer ablamın aradığını görünce sırıttım.Ben de tam onun hakkında düşünüyordum.

"Bengi..."

Dedi diğer taraftan gelen ses.

"Efendim."

"Bengi..."

Aynı şeyi tekrar ediyor.

"Efendim,Menekşe,"dedim tekdüze bir sesle.

"Bengi.."

"Zıkkım Bengi, devamını getirsene pi.."

Yanımda bir erkek çocuğu gözlerini kırpıştırarak bana bakıyor, üstelik elindeki dondurma eriyerek yere damlıyordu,yüzünü çikolataya bandırmış gibi gözüküyordu üstelik,"pirana balığı!"

Telefondan gelen kahkaha sesine tepki olarak gözlerimi devirdim.

"Abla piyana ne?" Dedi küçük pis çocuk.

Eğilerek yüzüne bilmiş bir bakış attım.

"Pirana bir balık ,cancağızım.Senin gibi pis çocukları ham yapıyor!" Ağzımla oldukça gerçekçi bir efekt sesi çıkarıp beş yaşındaki bir çocuğu kandırdım.Çocuk bir anda ağlamaya başlayınca şaşırıp dengemi kaybettim ve yere yığılıp kaldım.

"Seni yesin piyana!"Bağırarak ve aynı zamanda da ağlayarak annesine koşan çocuğun arkasından ağzı açık bir şekilde bakıyordum.Bir de yere düşmüş telefonuma.

Telefonum açık kalmıştı!Hızlıca elime alıp konuşmaya başladım.

"Abla,hayır düşmedim.."

"Gerçekten üstüne üstlük bir de düştün mü?" Güleceğini biliyordum,fakat şimdi bir kaç ay bu olayı hatırlatıp dalga geçecek.

Metroda olanları öğrenirse,nasıl olurdu acaba?

"Piyana yesin seni!Neden aradın?" Dedim sanki kızgınmış gibi.Ama hiç kızgın değildim,daha çok eğleniyordum gibi.

"Gelirken kahve al diyecektim,evde kahve bitmiş,ayrıca neden piyana beni yiyor sen varken.Bir dakika,şu kahrolası patronum arıyor,kapatıyorum!"

"İyi.."

SADECE DÖNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin