"Mantığım duygularıma der, yapma. Bakmaz, bu kız sana dönüp bakmaz. İmkansız, be hayrola. Bu kalp ona atıp durur, dedim." Şarkıyı mırıldanırken bir yandan tişörtümü çıkartıyordum. Bugün bölük komutanı başımızda bekliyordu, muhtemelen dün yediğimiz boktan ötürü kimsenin kıyafetine sigara sıkıştırmasını istemiyordu.
"Bu komutan neden seni bu kadar kesiyor?" dedi Beomgyu. Bilmiyorum anlamında omuz silktim ve kafamı sallayarak şarkıyı söylemeye devam ettim. "Sarhoş olmamak aşık olmaktan daha zor. Farkında olmalıyım durumumum, maalesef. Aşk oyunu nedir, bile bile lades hep..." Duraksadım ve etrafa baktım. Jungwon'un yatağında duran pantolonumu görmemle Jungwon'u dürttüm. "Pantolonumu versene senin yatağında." dedim.
Bakındı ve görünce eline alıp bana uzattı. Pantolonumu giydikten sonra Jungwon'un bağcıklarının çözülmüş olduğunu gördüm. Tişörtümü omzuma atıp diz üstüne çöktüm ve bağcıklarını bağlamaya başladım. "Teşekkür ederim." dedi. Ayağa kalkarken göz kırptım ve tişörtümü geçirdim. Künyemi tişörtümün içine atarken ceketimi üstüme geçirdim ve önünü kapattım. Ardından ranzanın demirine yaslanıp Jungwon'u beklemeye başladım. Soobin gözleri kısık bir şekilde bana bakıyordu. Anlık göz göze geldikten sonra gözlerimi kaçırdım ve Sunoo'ya döndüm.
"Yeonjun, saçım gözüme giriyor. Düzeltebilir misin?" dedi. Bir adım atıp ona yakınlaştım ve saçlarını düzeltmeye başladım. "Şimdi nasıl?" Olabildiğince gülümsedi. "Teşekkürler." Ben de ona gülümserken Soobin bağırdı. "Hızlı olsanıza lan! Sabaha kadar sizi mi bekleyeceğiz?" Göz devirmemek için kafamda babannemi hayal ederken Jungwon omzuma dokundu. "Gidelim." dedi. Hareket edeceğimiz sırada Jay içeri girdi. "Hiza alın sayım yapacağız!" diye bağırdı. Arkasından Niki ve Taehyun da geliyordu. Hepsi yan yana dururken Jake de içeri girince sayım başladı.
Sayımın sonunda Jake gülümsedi. "Aferin hepiniz çıkabilirsiniz." dedi. Tam hareket edeceğim sırada Jay bağırdı. "Yeonjun ve Jungwon dışında herkes yemek yemeye gidebilir!" Fısıldaşmalar başlarken Sunoo bileğimi tuttu. "Ne oluyor?" dedi endişeyle. Niki aniden gelip Sunoo'nun elini uzaklaştırdı. "Yürüsene." dedi. Olabildiğince gülümsedim Sunoo'ya, onu rahatlatmak istiyordum.
Herkes çıkarken Soobin'e baktım, kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Jungwon bana yaklaştı, korktuğu belli oluyordu. "Çıkın." dedi Jay. Bu emir bize değildi, bu deli adam üstü olan Jake'e emir veriyordu şu an. "Niki, gel halletmemiz gereken şeyler var." dedi Jake. "Emredersiniz." dedi Niki ve takip etmeye başladı. Azraillerimiz ile baş başa kalırken, üçüncü kişiyi fark etmemle derin bir nefes aldım. "Taehyun, duymadın sanırım?" dedi Jay, sesi sinirli çıkıyordu.
"Gazanız mübarek olsun." dedi Taehyun çıkarken. Korkudan zar zor nefes alırken ikisi de bize doğru adımladı. Jay önce bana baktı, bir şeyler diyecekti ama vazgeçti. Jungwona dönerek, "Anlat Jungwon." dedi. Soobin de bunu beklemiyormuşçasına şaşırdı. "Neyi komutanım?" dedi Jungwon. Soobin elini Jay'in omzuna koyduğu an Jay kendini çekti. "Dün bağırdığım an ağlama sebebini, dün gecenin bir saati uykunu bölen şeyi." Anlatsana.
"Beş aydır buradasın, cezayı en çok sana veriyorum ve en çok senin korktuğunu biliyorum. Tam anlamıyla ağzına sıçtığım için sen hata yapmazsın, hata yapmana ne sebep oldu?" dedi. Jay'den duyduğum ve sonunda bağırış olmayan en uzun cümleydi bu. "Sorun yok komutanım. Siz dilediğiniz cezayı verin."
Jungwon soruları görmezden gelirken Jay elini sertçe Jungwon'un ensesine koydu ve kendine doğru çekti. Gözlerine bakarken bağırmasıyla hepimiz irkildik. "Sana bunu yapan kim ve sebebi ne diyorum!" Jungwon kendini geri çekmek için çabalasa da Jay ensesinde duran eli daha çok sıkıyordu. Jungwon en son yüzünü ekşittiğinde kısık çıkan sesiyle konuştu. "Acıtıyorsunuz komutanım." dedi. Jay elini aniden çekti ve cebine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Physiotherapy // Yeonbin
Fanfiction"Choi Yeonjun, Seoul. Emredin komutanım." "Fizyoterapist sensin değil mi? Gece ikide odamda ol."