Babamın konuşmasını ağzı açık dinledim. Canerin siniri gözlerinden okunuyordu. Şah damarı birazdan patlayacak gibiydi. Benim hiçbir şey dememe izin vermeden annem atladı

"Zaten Ankara şurası, biz sık sık ziyarete geliriz..." derken abim elinde tuttuğu çatalı bıraktı sertçe

"Olmaz öyle şey! Defneyi Ankaraya yollamam ben" diye çıkıştı abim

"Eğitimi için en doğrusu bu Erdem! Sen karışma. Bu gideceği okulu da istemiyor ki. Puanı yetiyor diye yazdı! Bari mantıklı karar versin. Benim dediğime gitsin. O okulun mezunları daha okurken şirketler tarafından kapılıyor havada! Sen ne biliyosun?" diye kükredi babam.

"Defne ne yapacak Ankarada? Olmaz Ersin amca. Onun istediği okula bakalım. Yüzde kaç burslu geliyordu Defne?"

Hiçbir şey diyemedim. Kitlenmiştim adeta... gidemezdim Ankaraya falan! Babam eğitimimi hep çok önemsemişti. Doksan alsam neden yüz değil diye başımın etini yerdi günlerce. Abim de liseden sonra okumayınca tüm ilgisini bana vermişti. Öğretmen olmasının etkisi de fazlaydı bunda. Ona kalsa doktor olmamı isterdi... ama ben sayısal bölümleri hiç sevmediğim için seçmemiştim. İki sene önce de bunun kavgası yaşanmıştı evde zaten! Şimdi.. şimdi takatim kalmamıştı onunla kavga edecek.

"Caner nasıl ödeyeceğiz her sene her sene o okulu? Ben de memur adamım. Halası da tek orada. Zaten sayısal seç dedim seçmedi, eşit ağırlıkta da pek başarılı olmuş değil!" diyerek alaya aldı beni Ersin bey. Şu an o kadar sinirliydim ki baba demek istemiyordum..

"Biz öderiz" dedi Caner abimle kendisini gösterirken. "Yeni bi iş aldık. Araba filosu. Yüz tane ve her ay değişik arabalar gelecek. Beş senede sözleşme yaptık. Burdan gelen kazanç Defnenin okulunu ödemeye yeter. Biz de kalan işlerle geçiniriz. Di mi Erdem?"

Canerin yalan söylediği abimin bakışlarından belliydi. Ben gitmiyim diye diyordu. Şimdi, şu an olay çıkaracaktı Defneyi yollayamam diye. Ama dikkat çekmemek için yapmadı...

"Evet" dedi abim bozuntuya vermeden "biz öderiz kardeşimin okul masraflarını. İstediği okulu yazsın. Orada okusun. Yok Ankara falan!"

"Defne benim kızım Erdem. Babana karşı mı geliyorsun sen?" diye bağırdı babam. Biz aramızı düzeltmeye çalışıyorduk bir süredir... biz eski günleri unutmaya çalışıyorduk hani baba? Bizi ihmal ettiğin günleri, sadece başarılı olduğumuzda bizi sevdiğin günleri sineye çekip seninle sıfırdan başlayacaktık... sen neden böyle yaptın ki şimdi? Ben sana nasıl tekrar düşman olurum şimdi.... abim ayaklanıp babamın karşısına dikilince babam da ayağa kalktı. Kimse ne olduğunu sorgulamıyordu, bizim ailenin bir anda parlaması meşhurdu..

"Defne senin kızınsa benim kardeşim! Sen yokken onun yanında ben vardım. Sen ona kızma diye, düşük alınca ceza verip onu ağlatma diye kendi ödevlerimi bırakıp onun ödevlerini yaptım ben. Dükkanı açtığımızdan beri Defne de ben de senden bir kuruş para almadık, onu ben destekledim. Bundan gocunmuyorum, yine olsa yine desteklerim kardeşimi! Ama geçip karşıma o benim kızım diyemezsin! O sadece senin sözünü dinleyince mi senin kızın baba? Biz sadece başarılı olunca mı senin çocuğunuz?"

"Erdemim, yapma annecim. Babanla nasıl konuşuyorsun öyle?" diyerek annem atıldı.

"Bırak kussun nefretini tamirci!" diyerek alaya aldı baba'm. Abimin ateş çıkan gözlerini gördüm. Gidip sarılmak istedim. Ama yerimden kalkamıyordum.
ağlıyordum.. ama ne Ankaraya gidip Canerden ayrılacağım için ağlıyordum ne de kavganın ortasında olmama.. ben ağlıyordum çünkü ben sanmıştım ki babamla baştan baba kız olabiliriz... bu ihtimalin elimde patlamasına ağlıyordum sadece. Ben seni affetmiştim, sen neden böyle yaptın ki..

Abimin Arkadaşı +18 (Devam Ediyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin