Kendimi hızlıca soğuk bir duşa attım ama asla unutamadığım o görüntü bana zevk vermeye başlamıştı. Görüntü gözümün önüne geldiğinde yüzümde hafif bir gülümseme oluşuyor elim aletime doğru gidiyordu.
"Hayır Yoongi, hayır burası olmaz hayır. Biraz bekle."
Kendimi sakinleştirmeye çalışırken duştan çıktım ve üzerimi giyindim. Aletimin havada olduğunu fark etmemek elde değildi. Hızlıca belime bir hırka bağlayarak onu bir nebze de olsa gizlemeye çalıştım ve arabaya bindim.
Arabaya bindiğimde ön kapı hızlıca açıldı. Tam da tahmin ettiğim gibi Jimin denen herif arabama binmişti:
"Aynı apartmandayız. Arabam tamirde. Beni de götürürsün diye düşündüm düşmanım."
Gözleri aletime doğru gittiğinde şiştiğini anlamıştı. Yüzündeki o piç ifadeyle güldüğünde arabayı çalıştırdım.
Apartmana geldiğimizde arabadan indi. Beraber asansöre bindik ve benim hemen alt katımda oturduğunu öğrendim.
Asansörden inerken aynı ifadeyle bana gülümseyerek kafasıyla aletimi işaret etti:
"Böyle olacağını bilsem sana dil atmazdım."
Sonra gülerek çıktı. Evime girdiğimde kendimi rahatlatmak istiyordum. Kendimi yatağıma fırlatıp üzerimde ne varsa çıkarttım. Kendime yavaş yavaş dokunmaya başladığımda bile çok iyi hissediyordum.
Telefonumu çıkartıp Angela'yı aradım:
"Kapı şifremi zaten biliyorsun. Kapıyı açamayacak kadar zor durumdayım. Acilen gelmen lazım."
Angela hemen yan tarafımda oturan ve insanlarla para karşılığı beraber olan biriydi. Onunla ilk beraber olmamız ise asansörde çok sarhoşken onu öpmemle başlamıştı.
Angela eve girdiğinde hiç ses çıkartmıyordu. Yanıma gelmemişti bile ama kapının açıldığından emindim:
"ANGELA HIZLI OL. O aptal herif yüzünden çok zor duruyorum."
Angela hâlâ ses vermezken sinirlenip aletimi kendim okşamaya başladım. O sırada içeriye tanıdık bir kahkaha girdi. Yorganı hızlıca üzerime çektiğimde birkaç saniye geç kalmıştım:
"Angela meşgul, istersen yardım edeyim sana. Ama bir şartım var."
Ona tiksinerek baktım:
"Gay değilim."
Hayır yalan söyledim. Angela sadece beni rahatlatmak için var. Erkeklerden hoşlanıyorum.
Jimin inanmaz bakışlarla bana bakarken üzerindeki her şeyi çıkartıp boxer'ı ile kaldığımda resmen bana dokunması için yalvaracaktım.
"Emin misin?"
Bana belini hafifçe gererek yaklaştığında elim sebepsizce beline gidip onu kavradı. Bir elim hâlâ kendimi dizginleştirmeye çalışırken diğer elim onun vücudunda geziniyordu:
"Şartın ne ? Ama benim de bir şartım olacak. Kimse bunu bilmeyecek anlaştık mı?"
Jimin başını olumlu anlamda sallarken üzerimdeki yorganı fırlattı. Kendi iç çamaşırını da çıkarttıktan sonra diliyle karnımdan başlayarak göğsüme kadar çizgiler çizdi.
"Şa-şartın ne?"
Üzerinden kalktı ve gülümseyerek:
"Yarın maça çıkmazsın, kaptanlığı da bana verirsin."
Onu üzerimden ittirdiğimde yüzümde çok ciddi ve sinirli bir ifade vardı:
"Evimden gidebilirsin. Sana kaptanlığı asla vermem."
...
Sabaha kadar kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım ve neredeyse hiç uyumamıştım. Maça çıkacaktım ve buna rağmen gözlerim kapanmamıştı.Maç için salona geldiğimizde koç kadroyu açıkladı. Jimin yoktu, ben vardım.
Kaptanlık bandını da alarak parkeye çıktım. Maç başladığında istediğim gibi oynayamıyordum. Çok dalgındım.
Birkaç atış yaptığımda yedeklerde Jimin'in bana yine aynı hareketi yaptığını gördüğümde koça beni değiştirmesini istedim. Benim yerime Hyunjin girdiğinde yerime oturdum.
"Yoongi çok kötü başladın. Dalgın oynama daha iyisini yapabilirsin."
Koç yanımdan gittikten sonra Jimin geldi:
"Sana yerini bana bırak demiştim değil mi ?"
Ona doğru döndüm. Dilimi tıpkı onun bana yaptığı gibi ona yaklaştırdım:
"Akşam evime gel. Sonraki maç uyuyakalmış gibi yaparım."
Yüzündeki zafer edasıyla saçlarını havaya dikti.
"Hay hay."
Ona bakarken bile kendimi zorluyordum. Mola verildiğinde yanıma Kook geldi:
"Hyung, sen iyi misin ?"
Ona olumsuz anlamda başımı salladım:
"Kook, ben kendime fuckbody buldum."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Team
FanfictionJimin okulunun basketbol takımına girmişti, peki ya her şey istediği gibi olabilecek miydi ?