"Peki ne zamandır hayatım demek istiyordun peki"
"Dernekte konuştuğumuz o günden beridir, o pembe odaya benim için katlandığın o günden beridir hayatımın merkezi sensin"
Namjoon cevap veremedi kelimeler boğazında düğümlenmişti resmen, mutluluktan ağlamak böyle bir duyguydu demek
"Neyse kapatmam gerek annem sesleniyor yine sonra görüşürüz" ve telefon kapandı Namjoon ekrana bakıp kaldı
Telefonu cebine atıp yüzündeki gülümsemeyi sildi yerine yine o soğuk bakışları yerleştirip toplantı odasına geri döndü
"Bay Kim bir sorun yok değil mi? "
Namjoon yerine oturdu "yok birşey siz devam edin" dedi ama sürekli kendini gülümserken buluyordu
Namjoon ellerini sabunlayıp aynadan kendine baktı göz altları mı çökmüştü tabi kaç gündğr doğru düzgün yemek yemiyor uyku uyumuyordu normaldi neyse dedi akşam cilt bakımına giderim Jin'in yanına yakışmam gerek kendime bakmam gerek artık bir sevgilim var, bu sırada tuvaletten Kim Seo çıktı lavaboya yaklaşıp ellerini yıkadı Namjoon'a döndü Namjoon ne dedi
Kim Seo duvarda asılı duran kağıt havlu makinesini işaret etti Namjoon göz devirdi bir kaç peçete çekip Kim Seo ya uzattı bu gün bu gıcık adam bile moralini bozamazdı
Kim Seo önden çıktığında Namjoon'da elinde Kim Seo'nun çantası ile arkasından ilerliyordu Kim Seo arabaya bindiğinde Namjoon da her zamanki gibi ön koltuğa oturdu "bankaya gidelim" arkadan gelen sese karşı Namjoon soğuk bir sesle "peki efendim" dedi
Kim Seo" yoksa sen bana tripmi atıyorsun çok ayıp "dediğinde Namjoon tam arkasını dönüp bu gıcık adama haddini bildirecekken telefonuna mesaj geldi
Namjoon gelen mesaja baktığında resim mi ona kim fotoğraf atardı ki mesajı açtığında gülümsemesine engel olamadı Jin selfie atmıştı Namjoon resmin üstünde parmaklarını gezdirdi Jin başında kocaman bir şapka mavi kot tulumu ile gülümsüyordu tanrım dedi çok güzel sonra huzursuzca yerinde kıpırdamdı fazla güzel ne yani herkes bu güzlelliği görüyormuydu sonra resmin altında yazan mesaj dikkatini çekti lilyum ektim belki evimize koyarız
Namjoon o anda Jin'in kucağında tuttuğu beyaz saksıyı fark etmişti evimize koyarız bizim evimiz ikimizin evi diye mırıldandı
Kim Seo "hey sana diyorum cevap versene "diyerek omzuna dokundu
Namjoon gülümseyerek "evet haklısınız" dedi
Kim Seo arkasına yaslandı gülümseyen bir Namjoon çok korkunçtu hem neden bu gün sırıtıp duruyordu bu adam yoksa telefonda birşeymi vardı belkide Jin'i aldatıyordu
"Sen neden sürekli telefondasın yoksa oğlumu aldatıyor musun?"diyerek telefona uzanacakken Namjoon adamın elini sert bir şekilde tutup "telefonuma dokunmayı aklının ucundan bile geçirme" dedi
Kim Seo peki diyerek arkasına yaslandı telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı
"Alo hayatım nasılsın Jin'i telefona veririmisin?"
"İyiyim bebeğim sen nasılsın neler yaptın bu gün "
Telefonla konuşuyor bir taraftanda Namjoon'a bakıyordu normal şartlarda Namjoon sinirden deliye dönerdi ama üzerinde durmadı Jin'in gönderdiği resmi açıp bakıyordu
"Evet Namjoon'da yanımda, bu gün elinden telefon düşmedi kiminle konuşuyor mesajlaşıyorsa pişmiş kelle gibi sırıtıp duruyor, neyse bebeğim benim kapatmam gerek sonra görüşürüz"
Kim Seo arabadan indiğinde Namjoon'a dönüp "ne oldu birşey mi oldu gülümsemen gitmiş birisi canınımı sıktı yoksa"
Namjoon bir adım öne atıp "hayır Bay Kim, benim canım öyle kolay kolay sıkılmaz boşuna kendinizi yormayın" dedi
Kim Seo cevap vermeden önden ilerledi Namjoon ellerini cebine sokmuş arkasından bakıyordu Kim Seo "hadi ne dikiliyorsun orda yürüsene" dediğinde Namjoon ağır adımlarla ilerledi
Banka müdürünün kapısını açıp içeri girdiklerinde müdür hemen ayağa fırladı "Bay Kim hoşgeldiniz bu ne şeref diyerek hemen Namjoon'nun önünde eğilip "buyurun lütfen" diyerek onu karşıladı Namjoon kendisine gösterilen koltuğa oturduğunda müdür "siz buraya kadar neden zahmet ettiniz arasaydınız ben bizzat ne emriniz varsa hemen yerine getirirdim"
Namjoon "soğol müdür ama bu gün Bay Kim Seo'ya eşlik ediyorum siz onunla ilgilenin "
Kim Seo memnuniyetle gülümsedi yeni işi için gerekli olan krediyi kesinlikle alabilirdi içi rahatlamıştı Namjoon'u yanında gezdirmek harika bir fikirdi bunu şimdi daha iyi anlıyordu bu adam göründüğünden daha güçlüydü
Kim Seo "evet müdür bey telefonda konuşmuştuk bir kredi işimiz vardı, biliyorsunuz yeni bir ihale aldık"
Müdür "efendim onlar halledilir sizin gibi değerli bir vekilimize bankamızın kapıları sonuna kadar açıktır"
Kim Seo bu yakınlığın sebebinin vekil olması olmadığını biliyordu çünkü müdür mualif bir partinin üyesiydi ona kesinlikle yardım etmezdi ama şu anda bu ilginin tek sebebi Kim Namjoon'du
Namjoon "siz görüşün rahat olun" dedi telefonunu çıkardı arama yada mesaj yoktu canı sıkıldı yüzü düştü derin ve sıkıntılı bir iç çekti
Müdür "bir sorun mu var efendim" dediğinde "müdür işini yap Bay Kim seni bekliyor hadi biraz hareket, biraz canlan" adam" tabi hemen hallediyorum" dedi
Namjoon kahvesini yudumlarken Kim Seo gerekli belgeleri imzalıyordu bu sırada Namjoon'un telefonu çaldı Namjoon yayıldığı koltukta hemen toparlandı hızla telefonu alıp baktı önemli diyerek odadan hızla çıktı
"Alo"
"Sen neden sürekli telefondasın babamın söyledikleri doğru mu?"
"Evet doğru"
"Yaaa demek doğru kiminle telefonda konuşuyorsun ben seni sadece bir defa aradım "sonlara doğru Jin'in sesi kırgın çıkmıştı
"Senin resmine bakıyordum, bakıyorum da bana güvenin sonsuz"
"Cidden mi? Ben özür dilerim yani babam öyle söyleyince ne yapayım"
"Sen beni kıskandım mı?"
"Hayır canım ne alakası var sadece merak ettim"
"Kıskandın, kıskandın"
"Hayır kıskanmadım neyse ben kapatıyırum işim var benim"
Ve telefon kapandı Namjoon gülümseyerek ekrana baktı kesinlikle kıskandı dedi omegam beni kıskandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LILIUM
FanfictionÇevresinde korkulan pek te sevilmeyen baskın alfa taş kalpli Kim Namjoon'un kalbi sadece sosyetenin ünlü güzeli, mükemmeliğin vücut bulmuş hali olan Kim Seokjin için atıyordu.
Bölüm 26
En başından başla