-19-

64 18 12
                                    

İkimizinde yoğun geçen iş haftasından sonra Yoongi hafta sonu için bir sinema planı yapmak istediğini söylediğinde resmen atlayarak kabul etmiştim teklifini. Onu yıllardır görmüyor gibiydim. Şimdiyse Arya'yla arabada beklerken onların evden çıkmasını bekliyordum. Her zamankinin aksine onları almaya ben gitmiştim bu sefer.

Yoongi ve Alex göründüğünde gülümsemiştim hafifçe. Kapıyı açtı ve Alexi bindirdi. "Selam."

"Selam." Demiştim sessizce. Gözlerim üzerindeydi. Siyah ceketi ve hafif ıslak saçlarıyla öyle göz alıcı görünüyordu ki içim gidiyordu resmen ona. Yanıma geçtiğinde kemerini bağlamıştı hızlıca.

Arabayı çalıştırdığımda gözleri üzerimdeydi.

"Hoş olmuşsun." Dediğinde gülümsemeden edememiştim. "Teşekkürler." Demiştim mırıldanarak. "Sen de fena sayılmazsın."

Güldüğünü işittiğimde üzerimde gezinen gözlerini hissediyordum. Pekala, en azından bu özlemin karşılıklı olduğunu bilmek güzeldi.

"Nasıl geçti haftan?"

"Sensiz." Diyerek mırıldandığında güldüm seslice. "Onun haricinde nasıl geçti?"

"Yoğun. Ama en çok sensiz."

"Sanırım bensiz geçmiş anladığım kadarıyla."

Bir elini dizime bıraktığında gözlerimi yoldan ayırmasamda heyecanlandığımı yeteri kadar belli etmiştim. "Seninki nasıl geçti?"

"İş ve ev arasında mekik dokudum." Demiştim mırıldanarak. "Seninki gibi yoğundu anlayacağın."

"Ve bensiz."

"Evet. Ve sensiz."

Alışveriş merkezinin otoparkına park ettiğimde en üstteki sinema katına çıkmıştık beraber. Çocukların seveceğini düşündüğümüz bir animasyona dört bilet aldıktan sonra içeri geçtiğimizde onları ortamıza oturtmuştuk. Yoongi kedi bakışlarıyla bana bakarken fark ettiğimde gülmüştüm hafifçe. "Ne?"

"Çok uzaktasın." Demişti sızlanarak. "Biz ne zaman başbaşa bir şeyler yapacağız?"

Gözlerim ellerindeki patlamış mısırları daha film başlamadan yiyen çocuklara döndüğünde gözlerimle uyardım onu. "Saçmalama duyacaklar şimdi."

"Biraz üstlerine alınsalar fena olmaz."

Güldüğümde arkama yaslanmıştım hemen. Dakikalar sonra film başaldığında çocuklar dikkatlerini büyük ekranlara vermişlerdi. Telefonuma gelen bildirim sesiyle elime aldığımda gördüğüm isimle gülmüştüm.

Yoongi:

Yan salonda birkaç saate güzel bir film var. Ne dersin :)

Siz:
Hayır derim :)

Yoongi:

Kırıcısın...insan bazen sevdiğiyle sinemada öpüşmek istiyor.

Siz:
Ergen miyiz biz sinemada öpüşmek ne?"

Yoongi:

Tamam güzelim kızma evde de öpüşürüz.

Siz:
Olmaz çocuklara söz vermiştim sevdikleri tatlıdan yapacaktım😔

Yoongi:

Yanımızda başkası varken senin bu muhafazakarlığına alışamıyorum.

Siz:
Edep...sen ne güzel şeysin 🥀

Bunları da beğenebilirsiniz

          

Kıkırdadığımda ekranı kapatıp telefonu cebime koymuştum. Gözlerimi büyük ekrana çevirdiğimde pek de ilgimi çekmeyen animasyonu izlemeye çalıştım. Yoongi'nin oflayıp puflamasından onun da sıkıldığını anlamıştım ancak ikimizde ses çıkarmadan çocukların hatırına son dakikaya kadar dayanmıştık. Bir buçuk saatin ardından uyuşmuş bacaklarımla kalktığımda Arya'nın elinden tuttum ve Yoongiyi takip ederek ayrıldık.

"Nasıl beğendiniz mi?"

İkisi de hevesle başını salladığında Arya'nın şapkasını başına geçirmiş ve tulumunun askısını düzeltmiştim. "Baba sen beğendin mi?"

Alex Yoongiye sormuştu. "Çok beğendim." Dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

Sinemadan sonra Yoongi yemeleri için atıştırmalık bir şeyler hazırlarken bende istedikleri tatlıdan yapmaya başlamıştım. Elimdeki çilekleri doğrarken bir tanesini ona uzattım. Ağzını araladı ve sessizce çiğnedi. "Lezzetliymiş."

Başımı salladığımda neredeyse biten tatlıyı soğuması için dolaba bıraktım.

"Alex'in herhangi bir şeye alerjisi var mı?"

"Yeşil biber."

Başımı salladım. Yemeği tabaklara koyarken bir ara eğilip yanağımdan öptüğünde gülümsemiştim. Birlikte masaya oturduğumuzda herkes ayrı bir kafadaydı. Arya kalkıp Alex'in tabağındaki köfteden alınca Alex küsüp kalkmış ve yeniden gelmesi için zar zor ikna etmiştim. Tabağına fazladan iki köfte koyarken Yoongi gülerek bizi izliyordu.

"Gerçekten bir köfte için savaş çıktığına inanamıyorum."

"Hepsi alexin suçu!" Demişti Arya. Karşısındaki çocuğa bakıp kaşlarını çattığında Alex keyifle önündeki köfteleri yemeye başladı.

"Benim daha çok köftem var." Demişti Arya'ya bakıp gülümserken. "Senden daha çabuk büyücem."

"Baba bende köfte istiyorum."

"Tamam güzelim." Onun da tabağına fazladan iki tane bıraktığımda yeniden eski yerime oturdum.

Önümdeki su bardağına uzanırken gözlerim Alex'in bacağındaki morluğa takılmıştı. "Bugün düştün mü?" Demiştim elimle hafifçe morluğa dokunurken.

Bana baktı ancak cevap vermeden yemeğine döndü.

"Ne olmuş?" Demişti Yoongi hafifçe eğilirken. Morluğu gösterdim. "Geçen de kolunda vardı." Dediğinde kaşlarımı kaldırmıştım. "Sürekli düşüp duruyor, onun kadar hareketli bir çocuk görmedim. Acıyor mu oğlum?"

"Hayır." Demişti makarnasından yerken. Hoseok bacağını bırakıp önüne dönmüştü. "Erkek çocukları daha hareketli oluyor genelde."

"Evet. Arya ile tanıştıktan sonra daha iyi anladım."

Güldüğümde gözlerim ona dönmüştü. Masayı topladığımızda etraftaki sessizlik bizi korkutmuştu aniden, çocukları kontrol etmeye gittiğimizde karşılaştığımız manzara şaşırtmıştı bizi. Arya'nın yatağında tabletten video izlerken bulmuştuk onları. Yan yana oturmuşlar ve sessizce önlerindeki çizgi filmi izliyorlardı. Gülümsedim.

"İnanabiliyor musun? Kavga etmeden, birbirlerini şikayet etmeden ve ağlamadan yan yana durabiliyorlar."

"Tıpkı bizim gibi." Dediğinde kıkırdayıp ayrılmıştım odadan. Peşimden geliyordu. Kollarını bana sardığında başımı göğsüne yaslayıp mırıldanmıştım. "Yoongi?"

Ya'aburnee | Sope ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin