"Bu bizim ilkimizdi, o kesinlikle böyle bir yeri hak ediyordu." Çevrede bazılarının bakışları onları bulurken bunu umursamadı ikisi de. Boynunda hissettiği birkaç öpücükle yavaşça geri ayrıldı Hyunjin.

Gözlerini önündeki tablodan alamıyordu hâlâ Minho. "Yenileri asacağım, depoda dursun diye salondan almıştın. Böyle bir şey yapacağını asla düşünmemiştim."

"Sekiz yıl önce benimle iletişim kurabilmek için teklif etmiştin, benim açılmamı sağlayan en büyük şeylerden biri de buydu. Evimizde de çok güzel ve özel olsa bile ilk sergimde ikimiz adına bir şey koymak istedim, hepsi çok özel ve güzel olsa bile bunun yeri bende çok ayrı sevgilim."

İçindeki duygu patlaması ile son kez ilk yaptıkları tabloya baktı Minho. Beraber hepsinin yapımını gördüğü tablolara bakarken üç saatin geçtiğini fark etmemişlerdi. Dağılan kalabalık ile ikisi de dışarı çıkarken geriye sadece görevli ekipten kişiler kalmıştı.

Hyunjin otoparkta Minho'nun arabasını ararken Minho direkt söze girdi. "Akşam beraber döneriz diye Jeongin'den rica ettim, o bıraktı."

Araba anahtarını Minho'ya fırlatarak yan koltuğa geçti. "Zaten yorgunluktan ölmek üzereydim, arabayla bile gelmiş olsan yine ona binerdik. Her tarafım uyuştu, bu kadar yorulacağımı düşünmemiştim."

Minho onu koltuğunu biraz geri yatırarak iyice yatmasını sağlarken, yerine iyice yerleşen Hyunjin ile arabayı çalıştırdı. Hyunjin'in uyuyacağını düşündüğü için müzik açmazken, Hyuniin telefonu bağlayarak kısık seste bir klasik açmayı tercih etmişti.

Yol boyu yarı uyur yarı uyanık bir şekilde yatarken eve geldiklerinde saat çoktan gece yarısını geçmişti. İçeri geçerken loş şekilde ışığı açtı Minho. "Aşkım üstünü değiştir gel sen, ben ikimize kahve yapıyorum."

"Beraber yapardık, gel üstünü değiştir önce. Zaten tüm gün ayaküstü durdun, duş falan al." Minho elini çekiştirerek odaya doğru çıkartmaya çalışırken Hyunjin'in elini çekmesi ile durdu.

Yanağına ufak bir öpücük bırakarak çekildi Hyunjin. "Önce kahve içmem lazım, sen sevmediğin için dedim değiştir diye. Sen kısa bir duş alıp gel hemen, ben duş alırsam direkt uyurum ama kahve içmek istiyorum."

Minho daha fazla ısrar etmeden içeri geçmişti. Kısa bir duştan sonra siyah saçlarının nemini almış ve geçenlerde Hyunjin'in ısrar ederek aldırdığı siyah saten gecelik takımını giyerek aşağıya yöneldi.

Koridorun açtığı ışığının iyice kısılması ile uyuduğunu düşündüğü Hyunjin ile salona yöneldi. Koltukta beklediği Hyunjin kapının yanında elinde bir pasta ile kocaman gülümseyerek ona bakıyordu. "İyi ki doğdun sevgilim, doğum günün kutlu olsun."

O beklemediği şey ile duraksarken Hyunjin tam önünde durduğunda güldü. Bu gün sadece Hyunjin'in sergisine odaklandığı için doğum gününü unutmuştu. Daha fazla bekletmemek için tam üfleyecekken Hyunjin durdurdu. "Dilek dilemeyi unutma."

"Tüm dileklerim bir bedende buluşmuşken başka dileğe ihtiyacım olduğunu sanmıyorum bebeğim." O cümleleri ile Hyunjin'i etkilerken mumu da üflemişti.

Pastayı kenara koyarak direkt boynuna atladı Hyunjin. "Yeni yaşın sana mutluluklar getirsin, iyi ki doğmuş ve benim sevgilim olmuşsun."

Cümlelerini uzatarak konuştuğunda Minho'dan da sesli gülüşler kazanıyordu. Minho'nun üzünün her tarafına öpücüklerini sıralarken o da gülmeyi bırakmıyordu.

Sonra ayrılmış ve salondaki kitaplığın çekmecesinden büyük bir hediye paketi çıkartarak Minho'ya uzattı. Hyunjin masaya oturmuş onu izlerken, karşı koltuğa oturarak paketi açmaya başladı.

En üstünde siyah bir sweatshirt altında da orta boyda bir kutu daha vardı. Onu açtığında işte gümüş bir bileklik ile kolye duruyordu. Bilekliğin iç kısmında LEE&HWANG yazdığı için direkt gülümsedi Minho.

Heyecanla ona bakan Hyunjin'e teşekkür ederek boynunu öptüğünde huylanarak kaçtı bu sefer. "Sana bileklik şeklinde birbirimizi hatırlatacakken, kendime biraz daha farklı yaptırmış olabilirim."

Anlamazca ona baktığında gülerek kazağını biraz aşağı sıyırdı. Köprücük kemiğinin hemen altında gördüğü dövme ile şok ile ona baktı Minho. "Şaka yapıyorsun?"

Eliyle dövmenin üzerinden geçti Minho. Tanışma tarihlerinin hiç bu kadar güzel duracağını düşünmediği için pür dikkat onu inceliyordu. "Hayatım boyunca unutamayacağım bir doğum günü yaşatıyorsun bana güzelim."

"Teşekkürlerini beni öperek vermeye ne dersin?" Bununla gülen Minho duygulu bir öpüşme başlatırken, Hyunjin de gülmesini zar zor durdurarak karşılık vermeye başladı.

Öpüşleri sertleşen Minho Hyunjin'i kalçasının altından tutarak kucağına almış ve yan taraftaki duvara yaslamıştı. Öpüşmeleri çenelerine taşmaya başlayınca, ıslak öpüşleri boynunda hissetmeye başladığında kafasını geriye atarak ona alan tanıdı Hyunjin.

Dövmenin üstünde oyalanması ile Hyunjin kendinden geçerken zorlukla konuştu. "Odamıza gidelim."

Tekrar bir öpüşmeye başlarken ezbere bildiği merdivenleri kısa sürede çıkarak odalarına girdi Minho. Kucağındaki bedeni yavaşça yatağa bırakırken öpüşmeleri de son bulmuş değildi.

Dakikalar sonra nefesi yetmediği için ayrılan Hyunjin olurken burunlarını birbirine sürterek güldü. "Hayatıma girdiğin için bir an bile pişman olmadım, seni çok seviyorum Lee Minho."

Onun cevabını beklemeden tekrar dudaklarını birleştirdiğinde gece boyu onu ne kadar sevdiğini söylemeyi de ihmal etmemişti.

•••

Smut bu fice yakışmazdı bence, o yüzden burada kesmek yeterliydi.

Yazım yanlışım veya anlatımda hatam olduysa kusura bakmayın, kendinize dikkat edinn.

my demons, hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin