Okan onu arabaya yerleştirip kapıyı kilitlerken konuşmak için ona doğru ilerledim. O da zaten benimle konuşacağı için sokağın kenarında, Aras'ın içinde bulunduğu arabanın yanında durduk.

"Bu çocukla ne işin var?" Eğlenceli tavrı kaybolmuş, yerini hafif sitemli ve sinirli bir hal almıştı. "Dün gece barda olay çıkartıp çocuğun tekini yamulttu. Böyle tiplerle aran olmaz sanıyordum."

Okan bana öğrenmek istediğim her şeyi daha sormadan söylediğinde içimdeki kız dans etmeye başladı. Sorma derdinden kurtulmuştum. Ama yerini Okan'ın kıskanç halleri almıştı.

"Okuldan tanıdığım birisi." Göz ucuyla Aras'a baktığımda tıpkı bir avcı gibi gözlerini Okan'a diktiğini gördüm. "Ama çok da tanımıyorum. Okan..." Aras beni meraklandırdığı ve içimde ufak kuşku tohumları oluşturduğu için soracağı tüm soruları göze alarak Okan'dan bir ricada bulundum. "Benim için onu araştırabilir misin? Başka sabıkası var mı yok mu, merak ediyorum."

Bu sefer kaşları çatıldı. Kasları sayesinde kolunu saran gömleğiyle beraber kolunu kaldırdı ve elini ensesine götürdü. Aynı anda göz ucuyla arabadaki Aras'a baktı. İkisi birbirine dik dik baktıktan sonra mavi gözleri ona yakışmayan bir öfkeyle alevlendi.

"Araştırırım. Bu çocuk seni rahatsız mı ediyor?" Çenesini sıkıp kollarını göğsünde bağladı.

İlginçtir ki, etmiyordu.

"Hayır, etmiyor."

"Benden ilk defa birini araştırmamı istedin. Öğrenmek istediğin şey ne?" Kısık gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadı. Aklıma gelmesi gereken yalanların hepsi hızlıca uçtu ve zihnimden en uzak bölgelere kaçtı.

"Söyledim ya..."

Bir şey söylemeyeceğimi bilse de şansını zorlamayı denedi. Okan böyleydi, pes etmezdi. Aslında bu huyu şimdi işime gelmese de normalde onda sevdiğim özelliklerden birisiydi.

"Adelya, benden bu rahatsız tipi araştırmamı istetecek ne yaptığını merak ediyorum."

"Sadece gıcık ediyor Okan, ciddi bir şey yok gerçekten." Sağ elimi kaldırıp sol omzuma tutundum. "Bende mantık aramaman gerektiğini biliyorsun."

Merakımı hastalığımın paranoyasına vurduğumda Okan bunu duymaktan rahatsız olduğunu açıkça belli ederek başını salladı.

Bu karşılaşma gibi görünen olayın rastlantıdan ibaret olmadığını biliyordum. Bu çocuk tilki gibi kurnaz görünüyordu ve o güzel yüzün arkasındaki beyninde neler döndüğünü öğrenmeyi çok istiyordum. Kısık gözlerle ona kaçamak bir bakış attığımda anında bakışımı yakaladı ve alayla sırıttı.

"Kahvemiz yarına kaldı." Bıkkınlıkla kapısının önüne geçti ve binmeden önce bana yarın için söz verdirmeye hazırlandı. Bu sefer ondan önce davranacaktım. "Sırf bu yüzden onu döveceğim." Arabanın tavanına gıcık bir bakış attı. Sanki Aras'ın oturduğu yeri görüyordu ve tam olarak ona bakıyordu.

"Yarın sana uğrarım." Dedim gülümseyerek. Çok nadir gülümsediğim için dudaklarım eski halini alana kadar gözleri yüzümde bekledi.

"Seni alırım."

Kendi bildiğini okuyan kararına karşı çıkmadım. İkimiz içinde daha pratik olurdu.

Okan arabayla beraber uzaklaşırken arabanın gidişini izledim. Dudaklarındaki o ukala gülümseme sonuna kadar orada kalmıştı. Onu bu kadar neşelendiren neydi?

Lekeli SiyahWhere stories live. Discover now