Kızarmaya başladığımı hissediyordum, yüzüm alev alacaktı sanki.Kahveyi elime uzatırken "teşekkürler" diye mırıldandım.Masaya oturdu ve oturmam için işaret etti.İtaat ettim.Bir süre beni inceledikten sonra devam etti.

"Cidden çok eğlendik.Dans ettik,içtik,güldük. Sonra "İt's Not Goodbye" şarkısı çalmaya başladığında "bu benim en sevdiğim şarkı" diyerek beni tekrar piste sürükledin.Dans ettik.Kulağıma bir şeyler mırıldandın." dediğinde dehşet ve beklenti içinde yüzüne baktım.Kafasını salladı gülerek.

"Söylediğim gibi kendin hatırlamalısın ayrıntı yok,her neyse, sonra başının döndüğünü söyledin,tuvalette uzunca bir süre kustun.Sedef seni eve götürmek istediğinde boynuma sarılarak ona terslendin ve benimle gelmek istediğini söyledin.Sedef'in itirazlarını kabul etmedin ve bende seni eve getirdim.Üstünü giydirdim ve sen sızdın. Özet buydu güzelim" dedi.

Bu neler söylüyordu böyle ?Üstümü mü giydirmişti ? Yani beni iç çamaşırlarımla görmüştü. Altımda poposunda "Touch Me" yazan mor külodumun olduğunu hatırlayınca utanç içinde kıpkırmızı olmuştum.

"Yalan söylüyorsun" dedim kızgınlıkla."Bu söylediklerini yapmış olamam" dedim,şiddetle kafamı sallıyordum.

Sonuçta inkar etmek kabul etmekten çok daha kolaydı.Aslında söylediklerinin yalan olmadığını biliyordum. Eğer ben istemeseydim, beni evine getiremezdi.En azından Sedef buna izin vermezdi. Ama yine de içkiden kendini bilmez halde,hiç tanımadığı bir erkeğin evine gitmek isteyen arkadaşına engel olmadığı için ona da oldukça öfkeliydim. Yüzünden hafif bir kızgınlık geçtiğini söyleyebilirim ama hemen sakinleşti.

"İnanmıyorsan Sedef'e ve ya Can'a sorabilirsin.Hatta beraber soralım"dedi ve telefonunu çıkarıp arama tuşuna basmasıyla,elinden telefonu kaptım.Bir gün de başıma gelenlere inanamıyordum. Kaşlarını kaldırıp bana dik dik bakmaya başladı.Pes etmiştim.İçimi çektim.
"Tamam,sana inanıyorum.İspatlamak zorunda değilsin.Ayrıca benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim.Yani ben, başına baya bela olmuşa benziyorum" dedim mahçubiyetle gülerken.Aniden yüzüme düşen saçımı iterek bana şefkatle baktı.

"Utanmana gerek yok Devrim.Sen utanacak hiçbir şey yapmadın.Ayrıca bela falan da olmadın.Yani sorun değil,gerçekten." dedi.

O kadar güzel bakıyor ve o kadar içten gülümsüyordu ki.Sırıtmama engel olamadım.O da bana aynı şekilde karşılık verdi.Kahvemden bir yudum alırken gözüm karşımda ki saate takıldı ve telaşla ayağa fırladım.Kadir şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.

"Saat" dedim. "Saat 10,derse geç kalmışım". Kahkahalarla gülmeye başladı.

"Ne olmuş yani ? Bir iki dersi kaçırdığın için seni okuldan atacak halleri yok ya"dedi alaylı bir şekilde.İşte Kadir Beyzade geri dönmüştü. Bu tavrı beni deli etmişti.

"Tabi haklısın.Ben o okula gitmek için her yıl stresli bir burs sınavına girerken,muhtemelen sen gönlünü eğlendiriyorsun öyle değil mi ?" dedim bir hışımla.Kırgınlığım sesime yansırken, bakışları değişerek sakallarını kaşıdı.
"Öyle demek istememiştim. Hadi hazırlan. Okula gidiyoruz.

Ters bir tavırla " gerek yok ben giderim " dedim.Yürümeye başlamıştım ki,önümü kesti. Tehditkar gözlerini bana dikerek "Öyle bir şey olmayacak. Okula seni ben götüreceğim." dedi.İtiraz etmeye kalkmıştım ki kaşlarını kaldırarak "kıyafetlerin odada " diyerek lafımı ağzıma tıkadı. "Ahmak" diye söylenip,kapıyı çarparak kapattım. Neyse ki dediğimi duymamıştı.

Koltukta duran mini elbiseye bakarak,dün evden çıkarken  Sedef'te kalacağımı düşünerek yanıma kıyafetlerimi aldığım için şükrettim.En azından Sedef hanım arabasından kıyafetlerimi vermeyi akıl edebilmişti.

Ona kızgındım ama asıl kızgın olmam gereken kişinin kendim olduğunu biliyordum.Sonuçta bilinçsizce içip,sarhoş olan,sonra da bir erkekle beraber gitmek için saçmalayan bendim,Sedef değil.Bunu o yapsaydı gerçekten tuhaf bir durum olmazdı ama bu defa çılgınlık sırası bendeydi ve sanırım bugüne kadar yapmadığım her çılgınlığın acısını fena çıkarmıştım.

Dün gece yaptıklarımın  karşılığında daha büyük pişmanlıklar yaşamamayı içimden dileyerek,aceleyle hazırlanıp çıktım.Duvara yaslanmış beni bekliyordu. Gözleri bir an gözlerime takıldı.

"Gidelim" dedi.

Onu takip ettim.Yolda giderken "Aç mısın"? diye sormuştu.

Tabi ki de açtım.Yani sabah olmuştu öyle değil mi ? Her insan sabah kalktığında aç olurdu.Üstelik dün akşam ne kadar kustuğum düşünüldüğünde normale göre çok daha fazla aç olduğum söylenirdi.

"Evet" diye cevap verdim.

Biraz sonra yol da durup,kendisiyle bana simit aldı."Teşekkür ederim" dedim.

Hevesle simidi yemeye koyuldum.İtiraf etmeliyim ki bu tercihiyle gözümde bir kademe yükselmişti. Simide bayılırdım. Ben keyifle simidimi yerken "Okula geç kalmamış olsaydın,sana ellerim de kahvaltı hazırlayabilirdim" dediğinde elimde olmadan gülümsedim.

Ben şuan ki halimden de oldukça memnundum.
Kadir Beyzade , düşündüğümün aksine tavırlar sergiledikçe, aklımı oldukça karıştırıyordu. Ve nedense bu iyiydi, güzeldi.

Yasak ElmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin