Ajan cevap vermeden çocuğun kolunu yakaladığı gibi odadan çıkardı.
"Hey, bekle! Ne oluyor?!" diye yakındı Jason götürülürken, daha diğer çocuklar neler olduğuna idrak edemeden içlerinden birisi özellikle tepki gösterdi.
"Bırakın onu! Jason!" diğer çocuklar ve kapıdaki eli silahlı ajan onu durdurmaya çalışırken ajan Jason'ı sürükleyerek götürdü.
"Sakin ol Eddie!" Drew adının Eddie olduğunu söylediği çocuğu omuzlarından tutup sakinleştirirken Ryan da ona yardım ediyordu.
"Oğlum Blake de dedi ya! Çip midir ne boktur ya ondan takarlarsa?!"
"Muhtemelen onun için gidiyorlardır zaten."
Hunter, Blake'e susması için baktı, Blake omuzlarını silkti ve diğer çocukların arasına dalıp Eddie'nin yanına yaklaştı. "Merak etme, onu kurtaracağız."
"Siktiğimin odasından çıkarsak tabi kurtarırız Jordan. Madem kahramanlarla birliktesiniz, düşünün bir şeyler!" sonlara doğru güçlü çıkan ses tonundan endişe etmeyen Eddie, kardeşi Jason için endişe ediyordu sadece. Ona bir şey olması ihtimalini bile düşünemiyordu.
Blake, Drew'u kolundan çekti ve çocuklardan biraz uzaklaştırdı.
"Bu fabrikayı ne kadar iyi biliyorsun?"
Drew gözlerini kaçırdı ve düşündü, ardından yine Blake'e baktı. "Sanırım sadece bulunduğumuz kat ile birlikte ilk dört katı. Toplamda dokuz kat ve bir de çatı katı var."
"Biz çocuklarla bu odadan çıkış için bir şeyler bulsak, çıkış kapısına en karmaşık yolu da kurabilir misin?"
Drew, anlamadığını belirten bir şekilde kaşlarını çattı, gözlerini kırpıştırdı. "Anlamadım. Neden en kısa yol değil de en karışık yol?"
Blake kolunu kaşıdı. "Çünkü ajanların kafasını karıştırmak için başka bir yol olamaz. En kısa yol, en çok ajanı olan yoldur."
Drew yine gözlerini kaçırdı, ardından ona baktı. "Tamam. Odadan nasıl çıkacağız?"
Blake, Hunter ve Ryan'a baktı, eliyle gelmelerini işaret etti. "Sana haber vereceğiz, sen de çocukları yönetirsin."
Drew'a baktığında başıyla onu onayladığını gördü, Hunter ve Ryan gelirken Drew gitmeden önce son bir kez Blake'e baktı. "Seni yeniden görmen güzel, Jordan."
Blake ve Drew sarıldı. "Seni de Rudd."
Drew arkadaşlarının yanına giderken Hunter ve Ryan Blake'in yanına geldiler. "Sevgilinle sarılman bittiyse şimdi ne yapacağımıza karar verebiliriz, değil mi?" diye sordu Ryan.
"Bunu sevgilisi olmayan birinden duymak güzel, Alien." dedi Blake gözlerini kısarken.
"Çocuklar," diye kesti Hunter. "ciddi olun. Cam kırılmaz ve havalandırma da küçük. Bırak en cılız olanımızı, benim oraya kolum bile girmez."
"Ki, en cılız olan çocuk biraz önce götürüldü." diye söylendi Blake.
"Stark ve Rogers'ın gelmesi niye bu kadar uzun sürdü? Daha erken gelmeliydiler." diye sızlandı Alien.
Hunter ve Blake aynı anda göz devirdiler, ama Ryan'a katılıyorlardı. Kızlar ya bir şekilde çoktan içerideydiler, ya da hala yoldalardı.
Birden kapının önünde tek bir ajan belirdi, Eddie kendisine hakim olamadan cama yapıştı ve yumruklamaya başladı. "Getir ulan Jason'ı! Ona bir şey yaparsanız gebertirim hepinizi!"
Ajan, elindeki kartını kapının yanındaki kilide götürmeden önce duraksadı. Ardından silahını belindeki kemere astı ve boşta kalan elini hepsine sakin olmasını işaret etmek için kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rogers And Stark
FanfictionBiri sarışın, diğeri esmer. Biri güzel, diğeri çekici. Biri güçlü, diğeri süper zeki. Biri mantıklı, diğeri çılgın. Biri ağır başlı, diğeri atılgan. Biri ciddi, diğeri dalgacı. Birinin aklı başında, diğerinin aklı yastığının altında. Biri çalışkan...
Rogers And Stark / Yirmi Dokuz
En başından başla