Arabasına binip bir kafeye geldiğimizde Meriç gözleriyle etrafı taradı. Sanki aradığını bulmuş gibi bir ses çıkartıp bir masaya ilerlemeye başadığında bende peşinden gittim.
Buraya gelmemin tek sebebi Demir'in ilk ayımızı unutmasını kafamdan atmaya çalışmaktı. Tabi birazda kızı merak etmiştim.
Meriç bir masanın önünde durduğunda masada oturan kızın yüzüne bir gülümseme yerleşti.
Esmer , zayıf ve çok güzel yüzlü bir kızdı. Cidden Meriç'i nasıl sevdi bu kız çok merak ettim şimdi.
Ilk girişimde bulunarak kıza elimi uzatıp gülümsedim
"Meraba ben Mira sende..."
"Ben Helin meraba"
Diyerek aynı sıcak kanlılıkla gülümsedi. Meriç bana gülümseyerek baktı. Bu girişimi beğenmişe benziyordu. Yanyana oturduk ilk Meriç konuştu
"Hayatım bahsettiğim kız kardeşim Mira buydu işte"
Diyerek eliyle beni gösterdi. Helin bana gülümseyerek baktı
"Meriç senden çok bahsetti cidden benziyorsunuz"
"Teşekkürler"
Demiştim sadece ne diyeceğimi bilememiştim.
Garson gelip siparişleri aldıktan sonra bir süre masa sessizliğe büründü konu açarak konuştum.
"Ee nasıl tanıştınız ikinizi bilmiyordum"
Dediğimde Meriç sahteden öksürdü. Helin ise gülerek anlatmaya başladı.
"Okuldan dönüyordum. Hava karanlıktı ve kolumdada çantam vardı açıkcası ben biraz deli yürekliyimdir ve cesurca yürüyordum. Yürürken birisi çantama asılınca hırsız sandım ve allah ne verdiyse geçirdim kafasına meğersem çantamdan şalım düşmüş ve Meriç'te onu geri koyacakmış. Ama ben hırsız diye bağırınca oda mecbur kaçmak zorunda kalmıştı. Sonra bir gün okula gittiğimde Meriç'le aynı kampüste tanıştık. Işin aslını o zaman öğrendim ve şalımda onda kalmıştı bana geri verdiğinde numaralarımızıda aldık. Şimdide böyle işte"
Diyerek uzunca anlattı. Sadece gülmüştüm. Meriç bir kızdan dayak yemişti demekki.
"İkiniz adınada sevindim. "
Dediğimde Meriç ve Helin sohpet ederlerken ben sadece onları dinliyordum. Telefonum titreyince elime alıp gelen mesaja baktım
Demir kişisinden bir mesaj ;
-10 dakika sonra evinizin önündeyim hazır ol ;)
Evde olmadığım için hemen geri cevap yazdım.
-hayır ben evde değilim beni .... cafeden al.
Diyerek cevap yazdım.
Meriçi dürttüğümde bana baktı.
"Benim Demir'e sözüm vardı gidebilirmiyim?"
"Tabii geç kalma ama"
"Ama gelemeyebilirim"
"Hayır derdim ama Demir'e güveniyorum. "
Dediğinde o kadar mutlu olmuştummi . Sonunda abim Demir'e güveniyordu.
Helin'e dönerek konuştum.
"Tanıştığıma çok memnun oldum ama gitmem gerek"
"Tabii tatlım keyfine bak "
Diyerek gülümsedi. Içim ısınmıştı ve Meriç ile gayette iyi yakışıyorlardı.
Meriç adına cidden mutluydum. Helin ile mutlu olurdu belki kim bilir.
Cafenin kapısına çıktığımda tanıdık siyah porche'yi gördüm. Bu Demir'in arabasıydı. İçine bindim.
Aslında Demir'e biraz bozuktum. Hatırlamamıştı ilk ayımızı. dün gece bugünün özel olacağını umarak uyumuştum oysaki.
"Miniğim nasılsın?"
Diyerek bana baktı.
"İyiyim. Ne yapıcaz?"
"Açsındır umarım?"
Dedi. Bir an karnımın boş olduğnu hissettim ciddende açtım. Ben cevap vermeden konuştu.
"Tok olsanda götürucektim zaten yemek yemeğe gidiyoruz "
Diyerek arabayı çalıştırdı. Ahh ! Öküz Demir !
Beni şık bir restoranta getirdiğinde etrafı süzdüm. Burası resmen para akıyordu.
Içeri girdiğimizde Istanbul manzarısı karşısında olan bir masaya oturduk.
Yemeklerimiz geldiğinde konudan konuya atlayıp kısa kısa sohoet ediyorduk.
Tek bir şey hissetmiştimki oda Demir'in bana birşey söyleyeceğiydi. Kaç saattir kasıyordu kendini farkındaydım.
"Demir bir sorun yok değilmi ?"
"Hayır yok istersen kalkalım başka bir yere gidicez"
Dediğinde ona cevap olarak yerimden kalktım. Demir hesabı ödedikten sonra tekrardan arabasına bindik.
Demir'in beni getirdiği yer bir oteldi.
"Burada ne yapacağız"
"Çok soru soruyorsun minik "
Diyerek içeri girdi. Resepsiyondaki kadına bir şeyler dedikten sonra bana döndü
"Benim acil tuvalete gitmem gerekiyor sen burada bekle"
Dedikten sonra hemen uzaklaştı.
Ben Demir'i beklerken resepsiyodaki kadın konuştu
"Mira Hanım bunu Demir Bey almanızı istedi"
Dediğinde şaşırdım. Bu kadın adımı nereden biliyordu ?
Kadının verdiği zarfı açtım lobideki koltuklardan birine oturarak okumaya başladım.
Miniğim ,
İlk karşılaşmamızı hatırlıyorsundur belki , kıymetli sırama oturmuştun. Başka küçük bedeninle bana karşı geldiğin için sana öyle sinirleniyordumki. Ama bir süre sonra farkettim miniğim , sen bana diklenen ulaşamadığım , ilgini çekemediğim tek kızdın. Bazen beni takmıyordun bile. Masum hareketlerin , mavinin en güzel tonu olan gözlerin , ellerin , yüzün , saçların herşeyiyle kendine çeker oldun beni. Çoğu alışkanlığımı senin sayende bıraktım. Senin maviliklerinde boğuldum. Ordan çıkmayıda düşünmüyorum. Bu gün sana daha bir dikkatli baktım. Üzgündün. Nedenini sormuyorum , sormak istemiyorum. Ama şunu biliyorumki seni seviyorum meleğim seni seviyorum miniğim. Şimdi bunu neden yazdım diye düşünüyorsundur hatta o küçük kafanda türlü şeyler kuruyorsundur ama hiçbirisi değil cevabını merak ediyorsan asansöre git ve kral dairesine çık güzellik.
Tanrım şuan istemsizce 32 diş gülümsüyordum. Demir neredeydi bilmiyordum. Ama tuvalete gitmediği kesindi. Bir yandanda içimde kocaman bir mutluluk vardı. Ilk tanışmamızı bile unutmamıştı. Şuan sadece Demir'e binlerce kez 'seni seviyorum' demek istiyordum.
Kağıttaki yazana göre heyecanla asönsöre gittim. Ve 'K' yazan tuşa bastım. Uzun bir süre kat çıktıktan sonra asönsorden inmiştim. Ondiğimde upuzun bir koridorun sonunda kocaman bir kapı görmüştüm. Ama dahada şaşırdığım duvarlarda küçük kağıtların olmasıydı üzerinde yazılar yazıyordu.