28. Bölüm "Ah....ah"

3.9K 251 54
                                    

Bu bölümde beylerimizden ağzından bakacağız kızlarımızın hallerine... O zaman başlayalım. İyi okumalar... ♥♥

●●●●
BUĞRA'DAN...

"Salak mısın?! Var mı senin aklında?! Ne yaptığını sanıyorsun?! Kızı daha çok kendine çekmeliydin ama sen... sen salak beyinli!" Diye bağırdım Onura. Ama beni takmadan arabasına doğru gitti. "Hey! Sana diyorum. Nereye? Neden böyle yaptığını söylemeden gidemezsin! Onur!" Beni takmadan devam etti. Bu yaptıkları beni daha da sinirlendirmişti. Kıza yalvarıp özür dilemesi gerekirken, soğuk davranıp kızı kendinden daha da soğuttu. Şimdi nerde peki?! Yalçın'ın kollarında... Aklıma geldikçe sinirleniyorum. Yalçın'ın yine kazanmış olması gerçeği yüzüme yüzüme vurdukça kabul edemiyordum. Olmuyordu işte. O gülünce herkesi kendine hasta eden yüzüne sıkı bir yumruk atmak istiyordum.

Yarenim de onun yüzünden gitti. Ah ulan ah... şimdi yanıma olması vardı. Uzun düz saçlarını okşayasım, gözlerime bakarak 'herşey yoluna girecek!' Demesini için neler vermezdim. İlk karşılaştığımız da arabadan inip bana bağırması, ona ilk duygularımı açtığımda yanaklarının kıpkırmızı oluşu ve onları gizlemeye çalışması ne kadar da tatlıydı. Sesi huzur vericiydi, dinlendirici...

"Aşığım lan sana!" Diye bağırmak istiyorum karşısında... ama nerde anca benden kaçsın hanımefendi! Dinlemeden etmeden hemen suçlu damgasını vurdu bize kız. Şimdi arasam açar mı acaba?! Denemekten zarar gelmez! Cebimden telefonu çıkarıp 'huzur vericimm' diye kayıtlı numarayı aradım. Uzun süre çaldıktan sonra aramaya cevap gelmedi. Kapatıp tekrar aradım. Bu sefer ilk çalışta açtı.

"Alo!" Bir erkek sesiydi.

"Kimsin lan sen?!"

"Asıl sen kimsin lan?!" Diye karşılık verdi hattın diğer tarafından.

"Lan asıl sen kimsin Yarenin telefonunu sen niye açıyorsun?! Nerde Yaren??"

"Yanımda hanım hanımcık oturuyor."

"Lan Yaren niye senin yanında ot..." derin bir nefes aldım. Kan beynime sıçramıştı. Kim bu Yarenimin yanında ki şerefsiz?! "Bana Yareni ver." Dedim sakin olmaya çalışarak.

"Oldu başka?"

"Lan seni var yaa ben..." yüzüme kapattı telefonu. "Ulan ben şimdi seni..." koşarak arabaya bindim. Ben o evi bi basim da görün siz! Hanım hanımcıkmış...

●●●●
ONUR'DAN...

Arabaya bindim ama çalıştırmadım. Tireksiyona ellerimi koyup öylece bekledim. Zehraya yaptıklarım akıl almaz şeylerdi. Eğer ben bunu başka birine yapsaydım çoktan karşımda ağlıyor olacaktı. Ama Zehra öyle yapmadı sadece karşımda durdu. Bu demek oluyor ki güçlü birisi... güçlü olması onu kırıp inciteceğim anlamına gelmez! Hayır! Zehrayı arkadaş olarak seviyorum ve üzülmesini istemem. Tamam en büyük acıyı da ben yaşattım ve bunları demeye hakkım var mı bilmiyorum. Ama inan ki orada ayaklarına kapanıp 'eşşek gibi özür dilemek' isterdim. Yapmadım... Çünkü bu hareketimden dolayı ya beni affetseydi?! Beni affetmesin istemiyorum. Çünkü ben Zehranın gönlünü almayı biliyorum. O kolay... asıl zor olan benden nefret edip ona oynadığımız oyunu yavaş yavaş unutması... başında beri Buğrayı dinlememeliydim. Zehra her türlü üzülecekti ama bari en güvendiği kişi olarak -hala öyle olmadığıma iddaya girerim- ona kazık atmam seçilecek en son seçenekti. Ah Buğra ah... sert bir şekilde tireksiyona vurdum. Yanlız terside pismiş Zehranın. Ne koydu ama... çenemi ovalayıp gözüme baktım. İyi vurdu ama ha!

× KUZEN ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin