13.Bölüm "Sevgililer Günü"

En başından başla
                                    

Birinci usta en sonunda hıçkırarak ormana doğru kaçtığında Luke "Bu kadın kaçık mı?" diye sormuştu. Lucy ise sıkıntıyla nefesini üfledi. "Fairy Tail'in bir kurucusu olduğunu hesaba katarsak normal. Ama sanırım görüntüleri izlemedi."

Luke kaşlarını çattı. "Ne yapıyordu ki o ara?"

"Bilmem. Hey, bizimkiler gidiyor, hadi peşlerine takılalım." Lucy, Luke'un elini tutup çekiştirmeye başladı. Birinci ustanın peşinden ormana bodoslama dalmışlardı. En sonunda ormanın merkezi olarak tahmin ettikleri yere geldiklerinde birinci usta pes etmiş, böylece herkes kendini yere atmıştı.

Makarov bağırmaya başladı. "Bu akşam burada kamp yapalım! Lucy, Natsu, Luke, Erza, Juvia ve Gray ormana gidip ateş yakmak için bir şeyler toplayın! Levy, Jet, Mira, Lisanna ve Elfman yemek bulun, açız! Kalanlar da üstünde uyunulabilecek bir şeyler bulun!"

Lucy ve Luke asker selamı vererek ormana yürüdüler. Lucy elinde oluşturduğu bir ışık topuyla ve Natsu'nun aleviyle etraf aydınlanıyordu.

"Bence ihtiyar macera arıyor," diye mırıldandı Gray. "Natsu'nun aleviyle de tüm gece kamp ısınabilirdi." 

"Juvia, Gray-sama'ya katılıyor. Bu arada Luke-san, sizin kullandığınız büyü ne?"

Luke, Lucy'ye bakarak sırıttı. "Yıldız Ruhu Büyüsü. Heartfilialar olarak Lucy-nee dışında hepimiz aynı büyüyü yapıyoruz."

Grubun kalanı başıyla onayladı. Kamp alanından neşeli sesler gelmeye başlamıştı. İhtiyarın planı işe yarıyordu. Herkes savaşın tam olarak bitmediğinin farkındaydı. Ama bu tarz bir olay herkesin neşesini geri getirirdi.

***

"Büyü en başından beri savaş için bir olgu değildi. Ama benim güçlerim dünyayı tersine çevirmişti. Her yer savaş alanına dönmüştü. Ben büyüyü amacının dışında kullanan bir kara büyücüydüm. Doğa bana bahşettiği güç kadarını karşı tarafa da vermişti. Ve bilerek bu büyüyü en yakın dostlarıma; yıldız ruhu büyücülerine verdi. Benim gibi lanetli bir ölümsüzü bile öldürebilecek bir büyü. Bu büyüyü hatırla Lucy ve unutma, her zaman bir fedakarlık gerekir." (Y/N : Carla'nın öngörüsünü hatırlayan kaç kişi var? Sanırım 5.Bölüm gibi olmalı.)

Lucy nefes nefese doğruldu. Vücudu az önce duyduğu kelimelerin baskısıyla sarsılıyordu. Yüzü yer yer ter damlacıklarıyla kaplanmıştı ve bir anda uykusu kaçmıştı. 

Yavaşça kendine gelirken yutkundu. Bakışlarını kamp alanında gezdiriyordu. Ateşin tatlı çıtırtısı ve horultular kulaklarına ulaşıyordu. Herkes uyuyor gibi gözüküyordu. 

Lucy üstündeki battaniyeyi kaldırarak mataralardan birine ilerledi. Kendisine su dolduruyordu. Bardağı ağzını götürürken etrafındakileri izlemeyi sürdürdü. Bardağı yerine koydu.

Sakinleşmemişti.

Derin bir nefes alarak ayakkabılarını giydi. Adımları bu sefer adanın Fiore karalarına bakan denizine doğru ilerliyordu. 

Ay batmak üzereydi. Güneşin ilk ışıkları pırıl pırıl bir şekilde kendini belli ediyordu. Yine de önünde boylu boyunca uzanan deniz hala ay ışıklarının etkisinde gibiydi. Kendini kumların üstüne bıraktı. 

O sırada çalılıkların oradan bir hışırtı yükselmişti. Lucy başını çevirme gereksinimi duymadı. Çünkü çalılığın dikenleri batınca çıkardığı tuhaf sesler ve yürüme şekli onu ele vermişti. Lucy kıkırdadı. Arkadan sakura saçlı çocuğun inatçı sesi yükselmişti.

"Çok mu komik?" Lucy başıyla onayladı. Arkası hala ona dönüktü. En sonunda Natsu dikenlerden kurtulup Lucy'nin yanına oturmuştu.

Önce karşısında uzanan ve güneşin kızıllıklarıyla boyanan denize sonra da Lucy'ye baktı. "Ne düşünüyorsun?"

Zeref'in Kızı(NaLu FanFic) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin