13.BenimDİN...*

En başından başla
                                    

Gözlerini hafifçe kapatıp açtı.Dişlerini sıkıyordu.Bunu kasılan çenesinden anlamıştım.Gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı bile.Hafifçe burnumu çektim.Titreyen ellerimi yumruk yaptım.Ve anlatmaya devam ettim.

-İşte o gün beni gördüğünde gözlerini sinirle açıp resmen koşarak yanıma gelmiştin.Sonra kolumdan tutup beni arabaya bindirmiştin.Bana o elbiseyi giydiğim için bağırıp çağırmıştın.Bende yol boyunca ağlayıp durmuştum.Sonra arabayı bir uçurumun kenarında durdurmuştun.Büyük bir uçurumdu.Hani böyle filmlerde gördüklerimizden.

Güldüm.Acı bir gülüştü.Hani ağlarken arkadaşlarımıza attığımız gülüşlerden...

-S-sonra beni arabadan indirip şunları söylemiştin *bak şimdi bu uçurumu görüyor musun?Ne kadar derin sonsuz gibi.Gökyüzünü görüyor musun o da sonsuz gibi değil mi?Sınırları yok gibi Deniz.*
Ben hafifçe başımı sallayınca devam etmiştin.
*Dünya da sonsuz gibi.Ama değil bunu biliyorsun.Uçurumun dibini görmüyorsun ama orda biliyorsun bunu*
Elimi kalbine bastırıp.
*Bak burayı hissediyor musun?Burası senin.Göremiyorsun ama hissediyorsun.Orda olduğunu biliyorsun.Vücudumun her hücresi nefeslerimin her biri senin.Ve ben bilmek istiyorum ki seninki de benim olsun.Ben paylaşmayı sevmem.Hele ki seni asla.Bana ister bencil de ister başka birşey de umrumda değil.Ben kimsenin seni görmesini sana akıllarından iğrenç fikirler geçirmesini istemiyorum.Sen benimsin.Ben senin.Biz birbirimize aidiz.Şu toprakla dünya gibi...Nasıl uçurum dibiyle bütünse bende seninle bütünüm.Ben seninle varım.Bu kalp seninle var.*

Gözyaşlarıma hıçkırıklarımda eklenmişti.Elimdeki peçeteyle gözlerimi silmeye çalışıyordum.Oturduğum koltuktan hızla Toprak'ın koltuğuna gectim.Neden böyle birşey yaptım bilmiyorum ama o an sadece ona sarılmak istemiştim.Toprak'ın kucağında bedenim varken ayaklarım sürücü koltuğun yanındaki koltuktaydı.Ellerini belime sardı.Sarıldı....Saçlarımın kokusunu içine çekiyordu.Bende başımı boynuna gömdüm.Kokusunu sanki son kez içime çekiyor gibi ciğerlerime doldurdum.Benden yavaşça ayrılınca kendi koltuğuma geçtim.İkimizde koltuklarımıza yaslandık.

Şarkı üçüncü kez çalıyordu.Mırıldanarak şarkıya eşlik etmeye başladım.Eskiydi ama ben genelde şarkıları eskidikten sonra dinlemeyi severdim zaten.
Etrafı incelediğimde istemsizce irkildim.Olduğumuz yer ormandı.Ne bir ev nede insan vardı.Etrafın karanlık olması cabasıydı.

-Nerdeyiz?

Hiçbirşey demedi.Hızlıca arabadan indi.Benim kapımı açtı sert bir şekilde beni arabadan çıkardı.Durduk yere ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Hızlıca beni çekiştirmeye başladı.Elbisemin eteği sürekli çalılara takılıyordu.Bir kez daha uzun elbiselerden soğumuştum herhalde.Toprak'ın beni sürüklediği yere bakınca belli belirsiz bir ev gördüm.Yaklaştıkça daha çok belli oluyordu.

Dış kapıyı sertçe açtı.Daha sonra yere eğildi ve birşeyler aramaya başladı.

-Ne arıyorsun?

Sorumu es geçip eski bir tahtanın altından anahtarı çıkardı.Kapıyı açtı.Işıkları açtığında bir defa daha içeriye sürüklendim.İçeriyi incelememle beynimden vurulmuşa döndüm.Beynim sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu.^burası o yer^ Sadece yıllar içinde eşyaları biraz eskimişti.Birde kapıdakı Mavi Cafe yazısı gitmişti.O gün yeniden gözlerimin önüne gelirken bakışlarımı Toprak'a çevirdim.Bana bakmıyordu.Burak'ın beni öptüğü yere bakıyordu.

-Toprak?

Başını benden tarafa çevirirken sadece tek bir cümle kurdu.

-Gerçeklerden kaçamazsın.

-Kaçmıyorum zaten.

Sesim sandığımdan daha çaresiz çıkarken devam ettim.

-Sen insanları dinlemiyorsun.Güvendiğini söylediğin ben bile güvenilmez biriydim senin için.Beni sevdin.Hemde çok güzel sevdin.Ama hiçbir zaman güvenmedin.Sen beni seviyordun ama güvenmiyordun.Hadi itiraf et artık Toprak Burak'ın böyle birşey yapmasını sen istedin değil mi?!!!

Son cümlelerimi tükürür gibi söylemiştim...

Benim aksime gayet sakin bir sesle konuştu:

-Emin ol böyle birşeyi ben yapmış olsaydım sadece bir öpücükle kalmazdı.Senin gibi bir sürtüğün işine gelse bile...

-Ben sırf sen sandığım biriyle öpüştüm diye sürtük oluyorum ama seni herkesin içinde öpen kız sürtük değil öyle mi?Yazık!!Sen beni hiç tanımamışsın.Keşke seni bu kadar sevmeseydim...

Tam kapıya yönelmiştim ki bileğimden tuttu.Ve duymak istemeyi reddettiğim o cümleyi kurdu:

-Nişanlımla doğru konuş!

Ağzımdan istemsizce tek bir kelime çıkarken kalbim delice çırpınıyordu.

-Ne?!

Bu bölüm biraz acıklı oldu sanırım.Son günlerde sürekli Rüzgar dedim durdum.Sanırım Deniz-Toprak bölümünü ihmal ettim.Umarım bu bölümde telafi ederim.Seviliyorsunuz 😙😙😙

GİTME...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin