"Onunla Çağatay ilgileniyor. Çok mu merak ettin İremciğini?" aramızdaki mesafe giderek azalıyordu.

"GELME... SAKIN! UZAK DUR BENDEN!" Bağırıyordum deli gibi ama kaçacak bir yerim yoktu. Ayrıca onunkiyle kıyasla benim bedenim çok güçsüz kalırdı. Baş edemezdim. Ondan uzaklaşmak için çabaladığımda aniden beni masayla kendi bedeni arasında hapsetti. Vücudum tir tir titriyordu.

Kafasını boynuma doğru yaklaştırdı ve dudaklarını kulağımda hissettim. 

"Biraz eğlenmeye ne dersin?" dedi fısıltılı sesiyle.

Birden korkumun yanına telaşta eklenince elim, alelacele arkamdaki masayı yokladı. Elime onun kafasına geçirebileceğim bir şey ararken vazo olduğunu tahmin ettiğim şeyi aldım ve Atakan'ın kafasına geçirdim.

"SENİ OROSPU!" dedi elini başına götürerek. Onu daha fazla sersemletebilmek için vazoyu tekrardan elime alıp kafasına vurmaya çalıştığım anda hızlı bir şekilde eliyle kolumu kavradı ve iki kolumu duvara yaslı bir şekilde yukarı kaldırdı. Bu yaptığı harekete karşılık ona korku dolu bakışlar attım.

O kadar sinirliydi ki gözlerinden alevler fışkırmasına az kalmıştı. Kafasından boynuna doğru akan kanı görünce yüzümü buruşturdum ve gözümü kapayıp bana yapacağı şeyleri beklemeye başladım. Bir süre bekleyip gözlerimi açtığımda ise Atakan'ın kolumdaki saati izlediğini fark ettim. Ona baktığımı anlayınca gözlerini bana dikmeye başladı.

"Ah! Doğru unutmuşum" Sinirli suratı birden yumuşadı. Meraklı gözlerle hala ona bakıyordum. Neden ruh hali aniden değişmişti? 

Parmağıyla saatimin üstünde minik daireler çizmeye başladı ve küçük bir kahkaha attı. Neredeyse sinir bozucu ama bir o kadar da onu çekici gösteren bir kahkahaydı bu. Tanrım ne diyorum ben? 

Atakan'ın keskin bakışlarını tekrardan takındığını gördüm. Eli kolumda bir süre oyalandıktan sonra saati kolumdan çıkarıp duvara fırlattı. O anda ağzım şaşkınlıkla aralandı. 

"N- ne yapıyorsun?" dediğim şeyi ben bile zor duymuştum.

"Her şeyi kaydedip aklı sıra bizi tuzağa düşürecektin öyle mi?  Eğer bir şeyleri kaydetmeye çok meraklıysan seninle ortak çalışma yapıp o kameraya başka şeyler de kaydedebiliriz. Söylemen yeterli" deyip suratına iğrenç bir gülümseme yerleşti.

"Bakalım başka neler varmış üzerinde." 

---İrem'den---

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda bulanık görüşümü netleştirmek için gözlerimi bir kaç kere kırpıştırıp etrafa bakmaya çalıştım. Daha iyi görmek için öne eğik olan başımı arkaya doğrulttuğumda ensemdeki acı aniden kendini gösterdi. Refleks olarak elimi enseme götürmeye çalıştığımda başarısız oldum ve acı gerçeği fark ettim. Şu an bir sandalyeye iple bağlıydım. Hareketim fazlasıyla kısıtlanmıştı.

Burası beyaz ışıkların olduğu boş bir depoydu. Şimdi yeni yeni anımsamaya başlıyordum. Grup, bizi bulduğunda kaçmaya çalışmıştım fakat Çağatay beni yakalayıp zorla götürmeye çalışmıştı. Ona yolda çok zorluk çıkardığım için de beni bayıltmıştı. 

"Oo kendine gelmiş pamuğum"  Bana böyle denmesinden nefret ediyorum.

Sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdiğimde Çağatay'ın kapıdan içeri girdiğini gördüm. Elinde her zamanki gibi oyuncaklarının olduğu çantasıyla gelmişti. Umarım sadece fiziki zararla sıyrılırdım bu işin içinden diye düşünmeden edemedim. 

"Bu sahneyi kaçıncı yaşayışım acaba?" dedim. 

Kıkırdayarak kendisine bir sandalye çekti köşeden ve ters bir şekilde tam karşıma koydu sandalyeyi. Elindeki çantayı sandalyenin kenarına koyduktan sonra bacaklarını sandalyenin yanına gelecek biçimde oturdu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Değişim Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin