-"Neymiş o hayallerin ve geleceğin?"

Diyen babasına sinirle baktı ve hızla yanıma gelip beni ayağa kaldırdıktan sonra elimi tuttu ve kenetli ellerimizi ailesine gösterdi.

-"İşte benim geleceğim bu. Luke. Hayalimiz ise evlenmek." dediğinde ağzım açık ona bakıyordum. Mr. ve Mrs. Johnson da duymuştu ve bu hiç iyi değildi.

-"Bu sadece bir lise aşkı Edward. İki ay sonra dönüp bakmayacaksın bile. Ayrıca bu şekilde yaşayabileceğini mi sanıyorsun? İleride senin durumunu öğrenen herkes iğrenerek senden kaçacak. Sana yardım etmeye çalışıyoruz burada. Gelecekte yalnız mı kalmak istiyorsun?" diyen babasına iğrenerek baktım.

-"Birincisi benim adımı sakın ağzına alma. İkincisi ise, gelecekte yalnız olacak olmamdan size ne? Siz benim ailem değilsiniz, ben de sizin oğlunuz değilim."

-"Hem yalnız da olmayacak." diye olaya katıldım. Sanırım biraz maceradan bir sorun çıkmazdı. Ne kaybedecektim ki?..

-"Oğlumun ilk sevgilisi olman bir şeyi değiştirmez ufaklık. Sana da yazık, iyileşme şansınız varken birbirinizi daha da kötü duruma düşüyorsunuz." diyen babasına sinirle baktım.

-"Burada kötü durumda olan tek şey sizlersiniz." deyip ikisini gösterdim. "Sizin gibi eşcinsellerden tırsan kişiler bize rahat vermiyorlar asıl. Bizim sizden bir farkımız mı var?" derken çok sinirliydim. Bunu Edward elimi acıtacak kadar sıkınca fark ettim.

-"Yaşına göre fazla büyük konuşuyorsun evlat. Buraya oğlumu almaya geldim ve değil sen, üvey ailesi bile kurtaramaz."

-"Siz gelene kadar benim üvey veya öz diye bir ayrımım yoktu baba (!). Ama siz gelince fark ettim ki,iyi ki de üvey bir ailem varmış. Sizin yüzünüzden yaşadığım şeylerden haberiniz bile yok sizin. Şimdi gelmiş oğlum deme bana." diyen Edward'a baktım. Terliyordu. Korktuğu belliydi. Mr. ve Mrs. Johnson onu evlat edinmeden önce yaşadığı acılar hâlâ onu korkutuyordu.

-"Üvey bir aile hiçbir zaman senin tam iyi hissetmeni sağlamaz Edward."

-"Adımı ağzına alma!" diye bağırınca Edward'ı dürttüm. Bana da sinirli bakınca tırssam da 'Sakin ol.' diye fısıldadım.

-"Sizin sorununuz eşcinselliğin bir hastalık olduğunu sanmanız. Anlayışlı değilsiniz, bu yüzden sizi istemiyorum. Ben böyle olmaya alıştım tamam mı? Hem tedavisi olsa bile artık olmam. Luke'suz bir gelecek istemiyorum." dediğinde sırıtarak Clark ailesine bakmak istedim ama yapmadım. Sadece iki saniye yapmadım. İçimden çok fazla 'piç smile' dedikleri şeyden yapmak geliyordu ve bu isteğimi yerine getirip sırıtarak Clark ailesine baktığımda Mrs. Clark delirdi.

-"Bu ne cüret?! Böyle imalı bir şekilde sırıtabileceğini mi sanıyorsun? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" dediğinde tekrar sırıttım.

-"Asıl siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?" deyip kaşlarımı alayla havaya kaldırdım.

-"Kimmişsin sen?" dedi o da alayla.

-"Ben Tom Sherwood'un oğlu Luke Sherwood. Şu inşaat şirketi olan Sherwood Holding'in varisi." dediğimde şok geçirdi.

-"Demek öyle." dedikten sonra tekrar yerine oturunca kahkaha atasım gelmişti. İlk defa babamın üzerinden kendimi tanıtıyordum ve gayette işe yaramıştı açıkçası. En azından Mrs. Clark'ın yüzündeki ifade için değerdi. Kadın dehşete uğramış gibi bakmıştı bana.

-"Evet, aynen öyle." dedikten sonra keyifle yerime oturdum ve arkama yaslanıp kollarımı kavuşturdum.

Şu anda kendimi bir piç gibi hissetsem de bu durum aslında iyi hissettiriyormuş. Bunu keşfetmiştim.

Umut Her Zaman VardırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin