"Öyle mi?"dedim. Ne kadar sinirlenmemek için kendimi tutmaya çalışsam da olmuyordu bir araba benden nasıl bu kadar önde olabilirdi.

"Hey sadece şaka yapıyordum o benim bebeğim sende benim sevdiğim kızsın."

"Oldu evlenince de nüfusumuza geçirelim de tam olsun."diye söylendim.

"kulağa hoş geliyor."dediğinde gözlerimi devirip camdan dışarıyı seyretmeye koyuldum.

Bir saate yakın yol kat edip eve gelmeyi başarmıştık. Biz gelirken yolda yağmur yağmaya başlamıştı ve hava birden kararmıştı. Arabayı evin yakınlarına park ettikten sonra koşturarak evin önüne geldim. Çantamdan anahtarlarımı çıkarmak için uzun bir çaba sarf ettim ama ortalıkta yoktular. Anahtarlarımı saklamak için her zaman gizli bölmeyi kullanırdım ama şimdi orada yoktular. Birden gözümün önünde bir çift anahtar sallanmaya başladı. Ucunda benim taktığım küçük mü küçük peluş ayıcığım dönüyordu.

"Buradalar unutmuşum sana vermeyi."

"Sende ne işi var? Şimdi de çantamı mı kurcalamaya başladın."dedim anahtarlarımı bir hışımla elinden alıp kapıyı açtım.

"söylesene evinde sürpriz hediyeni hazırlıyorum ve anahtarların olmadan bunu nasıl yapabilirim hayalet falan değilim ki kapılardan duvarlardan geçeyim."diye peşimde söylenerek yürümeye başladı. Bu defalık bir şey demeyecektim çünkü haklı bir mazereti vardı ama yinede evime ben yokken girmesi biraz tuhaf kaçıyordu.

"annemi nasıl atlattın?"diye sordum.

"son birkaç gündür evde yok hatta bugün bile gelmeyebilir."annem hakkında benden çok fazla şey bilmesi ona da takip cihazı taktığı anlamına geliyordu.

"şu takip işine bir son ver artık."dedim kapıyı açıp içeri geçmesini bekledim. Omuz silkerek yanımdan geçti.

"merak etme sadece işim bitene kadar peşinde koştum."

"şimdi merak etmeye başladım gerçekten ne aldın?"buraya kadar gelmişken sorulan en saçma soru olsa da sormaktan geri kalmadım.

"Haydi  odana git ve gör."

"hiç mi romantizm yok sende en azından gözüm kapalı odaya kadar eşlik edebilirdin."diye surat astım.

"Bunu düşündüm ama  annen gelirse ikimizi de oda da görürse çok güzel romantizm olur öyle değil mi?"diye sırdu. Salondaki koltuklardan birine geçip oturdu. Söylemiş olduğum sözü geri aldım.

"Ah tamam kalsın  o kısmı göze alamayacağım."yanından geçip odama doğru yürüdüm. Hiç beklemeden kapıyı açıp içeri girdim. Gündüz olduğu için tüm perdeler çekilerek karanlık bir ortam oluşturulmuştu. Bunun amacı odamın tavanında parlayan mavi renkteki yıldızlardı. Daha önce odamda böyle bir aydınlatmanın olduğunu hatırlamıyorum. Bir adım daha atıp odanın diğer köşesine geçtim. İşte benim köşem diye bağırmak geçse de içimden kendimi tutmayı başardım. Boydan boya kalp şeklinde yapılmış kitaplık ve içerisi yepyeni kitaplarla donatılmıştı. Etrafı hem kitap kokusu hemde kokulu mumlar kaplamıştı. Yatağımın baş ucundaki resme gülmemek elde değildi. Bir başkası tarafından benim bu doğum günümde çekilmişti. Çınarla çekilmiş ilk samimi fotoğrafımız olabilirdi çünkü dans ederken çekilmişti ve başım Çınarın omzunda sakince duruyordu. Odamda ilk defa bu kadar çok vakit geçirmek istiyordum ama içerideki benden biraz daha ses çıkmazsa yanıma gelebilir gibi duruyordu. Çabucak hareket edip salona gittim ama beğenmiş ve mutluluktan havalara uçacak halimden taviz vermedim biraz da ben ona şaka yapmak istiyordum onun bana her zaman yaptığı gibi. Koltuğa öylece yayılmış otururken banada beklentiyle baktı. İçimdeki mutluluğu belli etmeden yanına geçip oturdum.

OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin