Merak ediyorum napıyosun acaba

Gördüğünde msj at

Ulan bi cevap ver

Besteeee

Offff

Beste delircem ya

Bi cevap ver artık

Besteeeeeeee

Gülümseyerek Aybars arabasını çalıştırırken bende Aryayı aradım. İlk çalışta hemen açılırken " of beste ya nerdesin kızım sen. Ne kadar korktum haberin var mı " dediğinde iyice sırıtıp " dışardaydım bebeğim sakin. Sen niye yurdışına gidiyorsun " dediğimde " londradan göçmenler geliyormuş seni almaya. Onları izleme görevini aldık. Bu arada cidden sen olduğuna çok şaşırdım." Dediğinde bende şaşırdım " babayı biliyor musun " diye şaşkınca sorduğumda
" tabiki de. Ben takipçilerdenim. Senden çok bahsedildi. Biraz garip bi tanışma oldu ama olsun. " dediğinde gülümsemem iyice artmıştı. Ali abiyle hakkında araştırma yaparken o yüzden sadece bıçak ve silah kullanımının tam olduğu yazıyordu. Çünkü bizim takipçilerin koruması yoktur. Hiçbirzaman da deşifre olmazlar. Genelde Babayla iletişime geçmezler açığa çıkamamak için. O yüzden bilmiyordum onun bizden biri olduğunu.

Kendime gelerek " ne zamana gelirsin " diye sorduğumda " 2 haftaya anca. Senden sonra göçmenlerin izini süreceğiz." Dediğinde görmesede kafa sallayıp " tamam o zaman geldiginde bol bol konuşuruz. Tabi ben hâla nefes alıyor olursam " dediğimde telefonda tiz bir kahkaha atılıp
" iblissin kızım sen. Ölmeyi aklından bile geçirme. Kötülerin şeytanına düşman olan iyilik meleği iblis. " dediğinde gülümsedim. Ve telefonları kapattık. Aybars bana bakarken tek elini uzatıp tek eliylede direksiyou tutuyordu. Anlamamıştım. Ne demek istiyordu.

İç sesimi duymuş gibi " telefonu ver " diye emretti. Napacağını bilmeden telefonumu ona verdim. Biranda açık pencereden iphone7 mi atınca şok oldum. Lan napmıştı o. Iphonumu mu atmıştı.

Ben ona sinirle bakarken tam ağzımı açacağım sırada " takipçileri unuttun sanırım. Bizim takipçilerimiz var da göçmenlerinde var. Deşifresin Beste. Sinyalden takipçilerin sana ulaşması en fazla yarım saatlerini alır. " diye açıklama yaptığında ona hak verip geriye yaslandım.

45 dakikalık yolculuğun ardından izbe ormanlık bir yerde durmuştuk. Ben etrafımı incelerken " in " dedi. Bende dediğini yaparak arabadan indim. Neresiydi burası ?

Aybars kapıyı açarak içeriye girdi. Arkasından bende girerek kapıyı kapattım. Aybarsı takip ettiğimde sağdan 2. Odaya giriş yaptı. Bende aynı zamanda girdim. Heryer simsiyahtı.


Gözlerim gördüklerimle kamaşırken sırıttım. Silahlar ve çakılar vardı. Aybars simsiyah ve oldukça parlak silahı eline alarak " hadi bakalım gülizar bugün iş çok. " diyerek oturdu. Bende karşı koltuğa oturdum.
" Keremler ne zaman gelecek " diye sordum. Aybars bana bakarak
" yaşarsak eğer saat 11 gibi geliriz " dedi. Ona şaşkınlıkla bakarken " ne yani ben gelmiyor muyum " diye sordum. Aybars bana karanlık bir bakış atarak " tabikide gelmiyorsun " diye sertçe söyledi. Somurtarak geri yaslandım.

-----

Aybarsın evden çıkalı 1 saat falan oluyordu. Bende hemen telefonumdan Ali abimi aradım. Telefon ilk çalışta açılırken " Ali abi çabuk sana attığım konuma gazla. Hadi " deyip telefonu kapattım. 1 saat sonra Ali abi beni evden almıştı. Arabaya atlayarak benim evime sürmesini istedim. Ben iblissem benle ilgili meselede orda olmalıydım.

Eve geldiğimizde odama depar atarak dolabımdan siyah tshirt ve siyah deri taytımı çıkararak hızla giyindim. Saçlarımı bileğime bağladığım tokayla atkuyruğu yaptım. Boynuma kutudan anne ve babalarımın son emanetlerini takıp belime iki tane silah yerleştirdim. Yanıma 4 tane çakı alarak hemen postallarımı giydim. Çakıları 2 şer tane bağcıklarını bağlamadığım postallarıma atarken, portmantodan deri ceketimi de alarak motoruma atladım. Göçmenlerle bizim depoda buluşulacaktı. Avcumun içi gibi bildiğim depoda tabikide onları ualnız bırakmayacaktım. Kolaysa ben ordayken beni alsınlardı. Savaşsa eğer sorunları, savaşa karşı savaş o zaman .....

Siyahın İçinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin