Kahverengi gözleri bu anı beklermiş gibi gözlerimle birleşti, yüzünde geniş bir gülümseme oluştu . Elinde tuttuğu tabağı masanın üzerine, diğer kahvaltılıkların yanına bıraktı. Sakin adımlarla üzerime doğru gelmeye başladı, titreyen parmaklarımı avuç içime bastırırken gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Sol yanımda atan kalbimin sesi kulaklarımda uğulduyordu, titrek bir nefes aldım.
Alaz tam önümde dururken yüzündeki gülümseme büyüdü, sessiz bekleyişim ona cesaret vermiş olacak ki parmakları önümde duran saç tutamımı kulağımın arkasına itti. Titreyen dudaklarımı bir şeyler demek için aralayacaktım ki Alaz'ın ince uzun parmaklarını yanağıma koydu. Hızla yüzü yüzüme yaklaşırken küçük bir buseyi yanağıma bıraktı, teninden tenime kor bir ateş yayıldı.
"Günaydın güzelim." Dedikten sonra gözlerime kısa bir bakış attı ve hızla arkasını dönerek yarım bıraktığı kahvaltıyı hazırlamaya devam etti. Beklenmedik hareketine bir şeyler söylemek istiyordum, fakat uzun zamandır üzerimde olmayan sıcaklığı şimdi beni hiç beklemediğim anda esir almıştı.
Küçük bir çocuk gibi öylece savunmasız gözlerimle salatalığı doğramasını izledim ,bu haline içimden bir şeylerin hareket etmesine izin verdim. Ben baba sevgisi olmadan büyüyen küçük bir çocuktum, her yanlışımda babamın bana kızmasını bekleyen küçük bir kız çocuğu olmuştum.
Lise yıllarımda geceleri gizlice evden kaçar, hiç olmayacak insanların arasına karışırdım. Babaların kızdığı o yanlış insanlarla zaman geçirirdim, eğlenmek için dozunu taşıran ama asla babasından başka bir erkeğe muhtaç olmak istemeyen küçük bir çocuktum.
Sadece babam görsün beni isterdim.
Ama beni gören tek erkek, şekilli kaşlarının altında kahverengi gözleri ve alnına düşen kıvırcık saçlı bir adam olmuştu. Derin bir nefes alırken ciğerlerime batan cam parçalarını hissediyordum, içimdeki acı günden güne büyüyordu. Artık ayakta dimdik duran güçlü kadın rolünü daha fazla kaldıramıyordum, içimdeki güçsüz küçük annenin ağlayışlarını duyuyordum.
"Hadi otursana, senin için çok güzel bir kahvaltı hazırladım." Dedi Alaz bütün düşüncelerimin arasına girerken. Hüzün çöken gözlerim gözlerine baktı, içimde büyütemediğim bebeğimizi öğrense bana yine kahvaltı hazırlar mıydı acaba?
"Gerek yoktu." diye mırıldanırken yerinde donan ayaklarımı hareket ettirdim. "İşine geç kalacaksın." Masanın önündeki sandalyeyi çektim ve usulca oturdum. Alaz elindeki salatalık dolu tabağı da masaya koydu ve hemen karşı tarafımdaki sandalyeye oturdu. Sol yanımda bir şeyler oldu, adı uzun zamandır hissedemediğim heyecandı galiba.
Uzun zamandır yokluğundan sonra birden karşımda sevecen hallerini görmek...
Tuhaftı.
"Bu hafta gece devriyesindeyim." Dedi önündeki tabağı doldururken. Başımı olumlu anlamda sallarken derin bir nefes verdim, titreyen parmaklarım önümdeki çatalı kavradı.
Hamileliğim boyunca en sevdiğim öğün kahvaltı olmuştu ve bebeğimi kaybettikten sonra küstüğüm tek öğün yine kahvaltı olmuştu. Şimdi yıllar sonra ilk kez kahvaltı masasına oturmak, üstelik yıllardır hasret olduğum adamın hazırladığı kahvaltıyı yapmak gerilmeme sebep oldu.
Sertçe yutkundum.
"Yemeyecek misin?" Gergin gözlerim huzurlu kahvelerine kaydı, yine beni izliyordu. "Beğenmediysen dışarıda da kahvaltı yapabilir- ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYAL
RomanceAdam gitti, kadın iki kişilik bir yalnızlıkla kaldı. Adam geri döndü, kadın acılarıyla dolu suda boğuldu. Cinsel içerik içerir! +15 yaş üstü... İçeriği ile ilgili bir şey paylaşılırsa veya çalınırsa yasal işlem başlatmaktan çekinilmeyecektir...
✓13.Bölüm'Saklı Gerçekler'✓🌙
En başından başla