Babası hakkında bir şey söylemek için Arel'e döndüğüm sırada kapının önünde olan hareketlilikle, "Bir şeyler oluyor," diyebildim. Hareketliliği fark eden tek kişi olmamama rağmen, benim söylemem daha da ilgilerini çekti.

"Değişiklik yapmaya mı hazırlanıyorlar," diye mırıldandı Atakan. "Eğer öyleyse bize on dakika falan kalmıyor."

"Kalacak," dedi yine kendi kendine konuşur gibi Arel.

Güvenlik görevlisi, kulübeyi kilitleyip etrafına bakındıktan sonra arka kapıdan içeri girdi. Onun içeri girmesiyle, Arel'le aynı anda kapıları açarak arabadan çıktık. Kapüşonu kafama geçirirken bunun görünmemek için yeterli olmasını umdum. Bizim çıkışımızdan saniyeler sonra neden çıktığımızın farkına varmış olacak ki, aynı hızda arabadan çıktı Giray.

"Ben kameraları etkisiz hale getirdikten sonra yaklaşık 1 saatimiz var," dedi fısıldayarak. Aynı zamanda evin çalışanlarının girip çıktığı kapıya doğru yürüyorduk. "Bir saat sonra kameralar kendini yenileyecekler ve kaldıkları yerden çekmeye devam edecekler. Eğer o sürede işimizi halledemezsek bittik."

"Sonra nasıl çıkacağız?" dedi Arel, suratında bunun yeni aklına gelmesinden kaynaklı olsa gerek saçma bir ifade vardı.

"Bodruma ineriz," diye fısıldadım. Duyabildiklerinden bile emin değildim. "Atakan bize güvenlik görevlisinin herhangi bir boşluğunda haber verir ve biz de bodrumdan çıkıp, koşarak ormana geçeriz. Yani orman derken ağaçlık alanı kastediyorum."

Giray, fikri beğendiğine dair bir ses çıkarırken Arel sessiz kalarak yürümeye -koşar şekilde yürümeye- devam etti.

Kapının önüne gelip yavaşça etrafa bakınarak, kapının önündeki paspasın altından anahtarı çıkarıp tek hamlede kapıyı açtım. Arel ve Giray'ın arkamda kısa bir süre bakıştıklarını fark etmeme rağmen onlar herhangi bir şey söylemeden yorum yapmamanın doğru olduğunu düşünerek sessiz kalmaya karar verdim. Sessiz ve yavaş bir hareketle içeri girip etrafı kolaçan ettim. Birini görsem dahi ne yapacağımı bilmememe rağmen kimsenin olmamasından fırsat bilip, "Temiz," diye mırıldandım. Kıkırdamalarını görmezden gelip devam ettim. "Hep söylemek istemişimdir, içimde mi kalsaydı?"

Giray nihayet gülmeyi kestiğinde, "Nasıl bir insan çalışanlarının girip çıktığı kapıya özel bir oda yaptırır?" diye mırıldandı.

"Bazıları," dedim karşıdaki kapıyı göstererek. "Şu odada kalıyorlar, bazılarıysa burada giyinip öyle mesaiye başlıyorlar." Arel'in bana kaşlarını çatarak bakmasıyla durakladım. "Yani öyle olduğunu düşünüyorum."

Konuyu değiştirmek için çok uğraşmama gerek kalmadan Arel, Giray'a döndü. "O diski nereye takacaksın?" dedi.

Giyinme dolaplarının hemen yanındaki, daha önce hiç dikkatimi çekmeyen, öylesine bir şey olduğunu düşündüğüm dolabı işaret etti Giray. "İçinde kablolar falan vardır onun," diyerek yaklaştı. Açmasının çok ses çıkaracağını düşündüğüm için kulaklarımı tıkasam da, Giray öyle yavaş ve sakin açtı ki herhangi bir ses çıkmadı. Biraz bakındıktan ve cebinden fener çıkarıp, oraya tuttuktan sonra kendi kendine bir şeyler mırıldandı. "Anladım," dedi kısa bir an durup. Diskin giriş yerini inceleyip dolabın içindeki kablolardan birinin arkasına taktı. Bana çok uzun gelen -oysa beklediğimden kısa olan- bir süre sonra diskten tiz bir ses çıkmasıyla bize döndü. "Bir saatiniz başladı." Sesinde saklı bir duygu vardı. Sanki size güveniyorum demek istiyordu ya da ben bugüne özel polyannacılık yapıyordum.

Arel'le bunu bekliyormuşuz gibi kısa bir süre bakıştıktan sonra kapıyı açarak dışarı çıktık. Etrafa şöyle bir göz atmadan çıkmanın doğru olmadığını bilmeme rağmen içimden bir ses evde kimse olmadığından emindi.

Anka: Ateşten BuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin