***

Babam gelip, akşam yemeğini yedikten sonra pişirdiğim kekimi dolaptan çıkardım. Elbette üstünü süsleyecektim. Dolaptan, önceden hazırladığım karamel sosunu çıkardım. Kekin üzerinde döktüm yavaşça. Daha sonra kekimden dört dilim kesip tabaklara yerleştirdim. Herkese birer tabak verdim. Babam kekimi çok beğendi. Yanaklarımı öptü. "Ellerine sağlık, güzel kızım." dedi. Annem ise bıyık altından gülerek, "Toplamayı da bilsen, aslında beceriklisin." dedi. Ona sevimli sevimli gülüp Ozan'a baktım. Yüzünün her tarafı karamel sos olmuştu. Onu görünce hepimiz kahkahalar atarken, Ozan başını tabaktan kaldırıp şaşkın gözlerini bize dikti.

                                                                                        ***

Gece saat 12 olmak üzereydi. Nedendir bilmiyorum aklıma iddia takıldı. Ateş ne isteyecekti acaba? Kesin süründürecekti beni! Nerede çalışacaktık ki? Ben her gün onun evine gidecek değildim! O da bizim eve gelmezdi sanırım her gün. Okul çıkışlarında çalışabilir miydik acaba?

Ben bunları düşünürken koltukta uyuyakalmışım. Annemin dürtüşleriyle gözlerimi araladım. "Görkem, hadi kızım, yatağına yat. Uyudun koltukta." dedi annem. Yavaşça doğrulup koltuktan kalktım. Odama doğru yürümeye başladım. Bir ara duvara çarptım ama bozuntuya vermeden yürümeye devam edip yatağıma uzandım. Annem, küçük bir çocukmuşum gibi gelip üstümü örttü ve yanaklarımı öpüp sessizce çıktı odadan.

                                                                                         ***

Sabah uyandım ve gözlerimi ovuşturdum. Yavaşça yatağımdan kalkıp formamı giydim. Bugün kahvaltı yapmak istemiyordum. Hazırlanıp hemen evden çıkacaktım. Cemre'ye erken çıkacağımı haber veren bir mesaj attım. Formamı giydikten sonra odamdan çıkıp lavaboya yöneldim. Aynada saçlarıma bir göz attıktan sonra çok uğraşmadan atkuyruğu yapıp salona yöneldim. Annem ve babam kahvaltı ediyordu. Onları öptükten sonra kapıya yöneldim. Ayağıma siyah botlarımı giyip evden çıktım. Apartmanın önünde bir süre Cemre'yi bekledim. Çok geçmeden yanıma geldi. Birlikte otobüs durağına doğru yürümeye başladık.

Otobüse bindiğimizde şiddetli bir yağmur başladı ve yanımda şemsiye yoktu. Cemre zaten hiçbir zaman şemsiye taşımaz yanında.

Mükemmel! Yine ıslanacağım.

Otobüsten inip okula doğru yürümeye başladık. Yaklaşık on dakikalık bir mesafe yürüyorduk her gün. Sanki gök yere iniyordu. Sırılsıklam olmuştum. Neyse ki ilk iki ders beden eğitimi dersiydi. Yani üzerime eşofmanlarımı giyecektim. Formam da bu süre içinde kururdu.

Okul bahçesine girdikten sonra direk soyunma odasına gittik. Dolabımdan eşofmanlarımı çıkardım ve üzerimi değiştirdim. Cemre de hazır olduğunda birlikte basketbol sahasına gittik. Tüm sınıf oradaydı. Ateş ve Ceyhun basketbol oynuyorlardı kendi aralarında. Eymen ise onların arasında geziyor, topu yakalamaya çalışıyordu ve bunu hiç beceremiyordu. Çok sıkılmış gözüküyordu. Bizim geldiğimizi görünce bize doğru geldi. "Aa aşkımlar gelmişler!" dediğinde Ateş ve Ceyhun bir an için durup bize baktılar. Daha sonra umursamadan oyunlarına döndüler. Eymen kaşlarını çatarak baktı onlara. "Bunlar bir topun peşinde koşuyorlar kedi gibi! Çok sıkıldım. Topu da alamıyorum ki!" dediğinde gülümsedim. "Kanka boşver şunları." dedim. Eymen somurtmaya başladı. Yerde duran su şişesini aldı. Ceyhun'a doğru fırlattı. Gerçekten iyi bir atıştı bu. Ceyhun'un sırtına isabet etti. Ceyhun acıyla inlerken Ateş zıplayıp bir basket attı. Daha sonra dönüp çatık kaşlarını Eymen'e çevirdi. Basketbol topunu alıp Eymen'e doğrulttu. Ateş tam topu Eymen'e atacakken, Eymen arkama geçip, "Görkem attı." dedi. Ateş bağırdı. "Çekil kızın arkasından lan!" dedi. Ama Eymen bu uyarıyı dikkate almadı. Ateş sinirle topu yere fırlattı. Ceyhun, Eymen'e doğru yürümeye başladı. Tam olarak yanımıza geldiğinde bıkkınlıkla sordu. "Ne var Eymen? Ne istiyorsun?" dedi. Eymen şirince cevap verdi. "Şişe çevirmece oynayalım mı?" diye sorunca Ceyhun gözlerini devirdi. "Hay senin şişene..." diye fısıldadı. Cemre coşkuyla söze atladı. "Aynen, bence de oynayalım. Eğleniriz işte." dedi. Gözlerimi Eymen ve Cemre arasında gezdirdim. Gerçekten yakışıyorlardı. Neyse, konumuz bu değil.

Ateş yanımıza doğru yöneldi. Yavaşça kendini yere bırakıp birkaç yudum su içti. Ceyhun da onun yanına oturup, "Kardeşim, Eymen şişe çevirmece oynamak istiyor. Kalk da şunun gönlünü yapalım biraz. Arkadaş küçük biliyorsun. 0-5 yaş arası." dedi sırıtarak. Ateş de ona aynı yüz ifadesiyle karşılık verdi. Daha sonra bakışlarını Eymen'e çevirdi. "Oğlum valla çocuksun ya! Kızlarla oynasana." dedi dalga geçerek. Eymen somurtmaya başladı. "Abi, öyle tadı çıkmaz ki! Kalabalık olmamız lazım." Deyince Ateş ve Ceyhun art ardına kalktılar. Ceyhun konuştu. "Hadi lan. Yürü sınıfta oynayalım. Burası kalabalık. İyice rezil olmayalım." dedi. Çantamı yerden alıp omzuma taktım. Hepimiz basketbol sahasından çıkıp sınıfa doğru ilerledik.

Sınıfa geldiğimizde sınıf bomboştu. Eymen kendi sırasından pet bir şişe aldı. Ceyhun ve Ateş de iki sırayı kare oluşturacak şekilde uç uca birleştirdiler. Hepimiz sıranın etrafına toplanıp yerleştik. Eymen heyecanla çevirdi şişeyi. Şişenin soru kısmı Eymen'e cevap kısmı ise Ateş'e gelince Eymen coştu. Ateş ise gözlerini devirdi. Eymen hemen sordu. "Doğruluk mu cesaretlilik mi? Kanka doğruluk de." dedi yalvarır gibi bir tavırla. Hepimiz gülmeye başladık. Ateş, "Tamam lan, doğruluk olsun." dedi sırıtarak. Eymen bir süre düşününce Ateş söze atladı. "Hadi lan, sor artık!" dedi. Eymen hemen cevap verdi. "Tamam, soruyorum. Senin hayalindeki kız tipi nedir?" dediğinde Ateş yine gözlerini devirdi. "Ya ne bileyim ben. Özel bir kriterim yok sanırım. Sarışının adı, esmerin tadı..." dedi her zamanki gibi sırıtarak.

Bir an için kendi saçlarıma baktım. Bunu neden yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Benim saçlarım ise bildiğimiz, öz, doğal kızıldı. Hala ıslak olan saçlarıma dokundum. Ne yani ben çirkin miydim ona göre?

Bana ne be onun düşüncesinden? Sanki çok önemli!

Herkesin bana baktığını fark edince sessizce fısıldadım. "Demek ki ben güvendeyim." dedim. Ateş bir süre bana bakarak sırıttı ve hayalindeki kadın profiline bir cümle daha ekledi. "Kızılın da dudakları..." dedi. Kıpkırmızı olduğuma emindim.
***

(Çok sevgili, biricik okuyucularım,🤗❤ kusura bakmayın lütfen bölüm biraz kısa oldu.😓
Ama şu aralar sınav haftasındayız ve bölüm yayınlamak da haliyle zor oluyor.
Sizlere çok güzel bir haberim var. Genç kurguda 513. Sıraya yükseldik sayenizde.😝 Hepinize çok teşekkür ederim. Lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Devam etmek için desteğinize gerçekten çok ihtiyacım var. Sizleri çoo...k seviyorum😍🔥❤️)

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin