Adam yüzünü hüzünlü bir hale getirip "Kızım orada oturan genç rahmetli olmuş haberin yok mu ? İki ay önce abisi gelip evi boşaltmıştı "
O ölmemişti. Yine saçmalayan bir adam daha !
"O ölmedi ! Ve biraz önce bana mesaj gönderdi ! Nasıl öldü diyebiliyorsunuz !"
Adam kafasını iki yana sallayıp acırmışcasına baktı.Acınacak bir durum yoktu ki ortada . Kimsenin bana acımasına da gerek yok !Birer birer çıktığım basamakları yine birer birer iniyordum . Arda ki fark ise kocaman bir hayal kırıklığıydı.
*******
Yağız eline verdiğim tostu kemirirken sabırsızlıkla yemeği bitirmesini bekledim . Küçücük çocuğu korkutmak istemiyordum . Yemeği bitince hızlıca yanına gelip o küçücük ellerini avcuma koydum .
"Yağız , bitanem . Çağrı abin ne dedi seni getirirken ?"
Yağız ayağa fırlayıp "Ben kocaman adam olmuşum portakal çiçeği "
Yine aynısını yapmıştı . Yine iki kelime ile kalbimi yakıp kül etmişti . Bu iki kelimeyi başka birinin ağzından duymak ona olan özlemimi kat be kat arttırıyordu.
"Başka ney dedi ?"
"Artık sana ben bakacakmışım . Koca adamlar sevdiği kadınlara bakarmış . Ben koca bir adamım portakal çiçeği "
Gülümseyerek ağlamak denen bu illeti ilk defa tadarken Yağızın o minicik elleri yüzümde gezindi .
"Ağlama portakal çiçeği "
Dediği her kelimeyle içimdeki dinmek bilmeyen acıyı körüklüyordu haberi yoktu . Göz yaşlarımı silip kollarını boynuma dolayınca oda ağlamaya başladı . Onun ağladığını hissedince kendime lanet okudum .Yağızı hızlıca kendimden uzaklaştırıp yüzünü avcumun içine aldım . O pembe dudakları ağlayınca bir anda kıpkırmızı olmuştu.
"Sen niye ağlıyorsun Yağız ?"
Hıçkırık attı ve kelimelerini kekeleyerek söyledi
"Be..Bende annemi ö.. Özlüyorum portakal çiçeği"
"Şşş.. tamam "
Yağızın gözyaşlarını silip onu gülümsetmeye çalıştım . Hayatım da ilk defa birisini gülümsetmeye çalıştım . Yağız cebinden bir zarf çıkartıp bana uzattı .
Zarfı alıp açmaya çalışırken ellerimin titremesine engel olamadım . Zarfı açtığımda çocuk esirgeme yurdundan gönderilmişti . Artık Yağızın koruyucu annesi benim olduğum yazarken buna hiç bir anlam yükleyemiyordum.
Ne doğru düzgün bir işim , ne de evliydim . Sadece kendine ve sevgisine bile sahip çıkamayan birisiydim.Çağrı ne yapıp edip bunu da halletmişti .
***********
Bizim sınırımız gökyüzü diyordu adam . Saçlarına karışıp yüzüme vuran rüzgar , sevmenin tarifini vermiyor muydu ?
Çalan telefonla tüm düşüncelerimden sıyrılıp karşıda ki yabancı sese dikkat kesildim. İlk başlarda ses gıcırtılı gelse de sonradan netleşmişti .
"Merhaba Zeynep ?"
Karşıdan gelen robotik sesle beraber daha da dikkat kesildim söylediklerine .
"Seninle bir gün görüşeceğimizi söylemiştim küçük kız. "
Robotik sesten ve söylediği şeylerden dolayı , o gün video gönderen kişi olduğunu anlamıştım. Susup karşı tarafı dinledim sadece .
"Hadi ama küçük kız konuşmayacak mısın ?"
"Kimsin ?"
Karşıdan gür bir kahkaha gelince kaşlarım kendiliğinden çatıldı .
"Hah şöyle işte . O güzel sesini mahrum etmeyeceğini biliyordum "
"Kimsin ?"
Karşıda ki kişi boğazını temizleyip konuştu
"Hayatını değiştirecek kişi küçük kız "
Alay edercesine konuşan bu sefer bendim
"Gizemli adam triplerinden çıkıp kim olduğunu söyleyecek misin ? Yoksa telefonun suratına mı kapanmasını istiyorsun ?"
"Vaovv benim küçük kızım büyük cümleler kurmayı da biliyormuş "
"Neden sesini ve kimliğini gizliyorsun ?"
"Kahramanlar her zaman gizli olamalı küçük kız "
Bu konuşma fazla uzamıştı .Gözlerimi devirip tekrar konuştum .
"Ne kahramanından bahsediyorsun sen be !"
Yeniden bir kahkaha sesi gelince kendimi tutamayıp kapatmak üzereyken son cümlelerini duymuştum adamın
"Yarın sana göndereceğim adreste ol Zeynep "
Telefonla biraz bakıştıktan sonra tekrar bu saçma konuşmayı düşündüm. Mıknatıs falan mı vardı bende de bütün sorunluları çekiyordum ?
******
Gözlerimi açtığımda kafasını kolumun üzerine koymuş ve ellerini belime dolanmış bir Yağız vardı . O küçücük bedeniyle nasılda kalbimde kocaman bir yer edinmişti bu çocuk . Onu kendime benzettiğim için miydi acaba ? Yada benim yüzümden yetim kalması mıydı ?
Elimi kaldırıp saçlarını okşamaya başladım. Konuşmalar her ne kadar koca bir adam gibi olsa da o hala bir bebekti.
Beyaz teni , şekilli kaşları ve uzun kirpiklerini pembe dudakları tamamlıyordu . Yaratan nede güzel yaratmıştı. Ben hala saçlarını okşarken Yağız yarı baygın ve gözleri kapalı bir şekilde konuştu
"Anne "
söylediği kelime içimi delip geçerken alnına küçük bir öpücük kondurdum. O çakmak çakmak olan gözlerini aralayıp bakışlarını ilk önce benim üzerimde daha sonra da odada gezdirdi.
"Annem ne zaman gitti ?"
Sorduğu soru karşısında kaşlarım çatılınca devam etti konuşmasına .
"Annem buyadaydı biyaz önce portakal çiçeği "
Alnına yeniden bir öpücük daha bırakıp küçük bedenini kendime doğru çektim.
"Şşşşt tamam canım rüyaydı sadece "
"Portakal çiçeği ?" Sesli bir şekilde nefes aldım .
"Efendim canım "
"Sana anne desem kızay mısın bana ?"
Onu kendimden uzaklaştırıp gözlerinin içine baktım. Zeynep mi , Hazal mı olduğum belli bile değilken şimdi de anne mi ? Yağızı tekrar göğsüme yaslanıp konuştum
"Kızmam "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
General Fiction*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...