Gözlerimi araladığımda karanlıktı her yer. Vücudumdaki direnç yok olmuştu. Parmağımı hareket ettirecek takatim kalmamıştı. O kadar yorgun bitkin hissediyordum ki uyuyup ve bir daha uyanmamak istiyordum. Etrafımı görmeye çalıştım ancak karanlık olduğu için göremiyordum. Sonradan fark ettim ki salonda yani beni dövdüğü yerdeyim. Bayıldıktan sonra beni bu şekilde bırakıp gitmişler sanırım. Çoğu zaman düşündüğüm ama asla cevabını bulamadığım sorular var zihnimde. Neden hiç sevgi görmedim annemden ve babamdan ? Hiçbir şey yapmadığım halde neden her gün dayak yiyorum bu heriften ? Anne ve baba olarak kan bağıda olsa bir duygu olmaz mı içlerinde ?
Her şeyin bir zamanı gelecek. Gün gelicek bu soruların cevabını kendim vereceğim.

Yerde daha fazla oyalanmadan kalkmaya çalıştım. Sonuç tabiki de başaramadım. Bunca ağrıyla nasıl kalkabilirdim ki. Ah salak kafam. Dişimi biraz sıkarak kalktım. Bu evde kalamazdım. Beni döverken bayıldığım için işini yarım bıraktığımı düşünüyordu. Tabiki de bunun hıncını fazlasıyla alacak . Dört gözle ayılmamı bekliyordur o şerefsiz. Duvara tutuna tutuna kapıya doğru ilerledim. Kendim, sokağa attım. Temiz hava birazda olsa iyi gelmişti. Yine nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. En çokta beni rahatlatan şey bu. Nereye gittiğimi bilmeden, umursamadan yürümek.

Zaten her şeyden öncesi gidecek yerim yok. Hiç kimsem yok. Çevremdeki insanlar da bana zarar verir diye hiç arkadaş edinmedim. Yanıma kimseyi yaklaştırmadım. Hatta okuldakiler kendi aralarında bana bir lakap takmışlardı.

'BUZ KIZ' ne kadar da klasik bir lakap

İlerlemeye devam ederken bir kız sesi duydum. Kafamı yerden kaldırdığımda bir kızın kaldırımda oturup ağladığını gördüm. Normalde umrumda olmazdı ama içimden bir ses kızın yanına gitmemi söylüyordu. 'Aman vur göte gitsin' omuz silkerek kızın yanına doğru ilerledim ve kaldırıma oturdum. Kız geldiğimi fark etmemiş olacak ki benden tarafa bakmadı bile. Emin olamadan elimi kaldırıp yavaşça omzuna koydum. Benim bu hareketimle kız irkilmişti.

Gerçekten şuan yaptığım şeylere anlam veremiyorum. Asla birisini bu şekilde ağlarken görsem umursamadan yanından geçip giderdim ancak bir şeyler buna engel oluyor. Fazla kurcalamadım ve yanımdaki kıza odaklandım.

"Bir şey mi isteyecektin " dedi hıçkırarak

"Hayır. Yanında oturmamda bir sakınca var mı ?"

Kız hayır anlamında kafasını salladı bende yanına tamamen yerleştim. Adım gibi eminim benim yerimde kim olursa olsun gelip ne olduğunu sorardı. Ancak ben asla sormam. Aklında olanların birazı silinmiş olsa bile bu soruyla beraber hepsini hatırlıyor insan. Birde anlat diyorlar ya. Neyi anlatalım ? Ağladığımız şeyi öğrenip, neler çektiğimizi öğrenip, acınası durumda olduğumuzu göstermek için mi. Herşeyi içinde yaşamak en güzeli. Derdini kendine saklamak, kimsenin sana acımasına izin vermemek en güzeli.

Ben düşüncelere dalmışken kız konuşmaya başladı.

"Bu ölümlü dünyada niye hâlâ yaşıyoruz ki. Elbet bir gün ölüp gidicez niye bu zorluklara daha fazla katlanıyoruz. Yaşayacaksakta niye doya doya yaşayamıyoruz. Sıkıldım ben artık. Mutlu olmak huzurlu olmak istiyorum. Her saat, her dakika hatta her saniye içimdeki bu yüklerle beraber nefes almaktan yoruldum."

dedi ve daha şiddetli ağlamaya başladı. Açıkçası ona katılıyordum. Aynı düşüncelere sahiptik. Garip bir şey oldu ve bende aniden anlatmaya başladım.

-TEK BAŞIMA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin