Bölüm 29: Misafir

En başından başla
                                    

"Anne beni delirtmeye mi çalışıyorsun?! Bunlar niye geldi?!"

Aysun,Hazala cevap vermek yerine kahveleri yapmaya devam etti. Hazal ise mutfağın içinde sinirle dönüp sürüyordu. En sonunda annesi karşısına geçip ona tepsiyi uzatınca annesine kaşlarını çatarak baktı. "Anne benimle dalga mı geçiyorsun?" Dedi. Annesi ise tepsiyi uzatmaya devam ederken. "Al." Dedi gayet ciddi bir tonda. Hazal ise annesine dik dik baktı ve tepsiyi alıp salona doğru ilerledi. Salonun girişine geldiğinde bilerek tepsiyi yere düşürdü. Herkes yerinden sıçrayıp ona döndü. Hazal ise yüzüne sahte bir ifade koymuştu. "Tüh." Diye mırıldandı ve salona gelip koltuğa otuyarak bacak bacak üstüne attı. "Lütfen devam edin. Tekrar kahve yapmakla uğraşamam." Dedi yüzünde gayet gıcık bir gülümsemeyle. O an anne ve babasının ona öfkeyle bakmasına bile aldırmadı. Kendini ilk toplayan Arasın babası oldu.

"Sebebi ziyaretimiz belli. Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınız Hazalı oğlumuz Arasa istiyorum."

Hazal duydukları ile kendini dizginlemeye çalıştı. Sinirle dolan gözlerini sıkıca yumdu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini açtı ve yüzüne alaycıl bir gülümseme koydu.

"Verdim git-"

"Bir dakika benim size söylemem gereken bir şey var." Dedi Hazal ve daha sonra parmağına şu anlık takamadığı yüzüğü kolye olarak taktığı için boynundan çıkardı ve yüzüğü parmağına takıp parmağındaki yüzüğü onlara gösterdi.

"Yalnız ben Emirle evleniyorum."

Miray elindeki patlamış mısırlar ile salona girdi ve onu koltukta oturmuş bekleyen Borana bakıp gülümsedi. Elindeki deftere dikkatle bir şeyler yazan Boranı iç çekerek izledi Miray. Kalemi kavrayan o kemikli el, alnına düşen bir tutam perçem ve sanki dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi kitlenen kehribar gözler... Bir ressamın elinden çıkmış gibi olan bu adama bakarken içi titriyordu Mirayın. Boranın yanına oturunca onun açıkta olan boynuna bir öpücük kondurdu Miray ve gülümsedi. "Ne yapıyorsun?" Diye fısıldadı. Boran ona dönüp sevgi dolu gözlerle baktığında çikolata gibi eridiğini düşündü Miray. "Defterimize bir şiir daha katıyorum." Dedi Boran. Miray yüzündeki gülümseme daha çok büyürken sordu. "Okuyabilir miyim?" Boran ise hemen defteri Miraya uzatmıştı. Miray heyecanla defteri eline aldı ve şiiri okumaya başladı.

'Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
Bazı ağaçlara kapı komşu
Bazı çiçeklerin andırdığı
İş bu kadarla bitse iyi
Bir insan edinmişsindir kendine
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda Sevgili'

Miray şiiri okuduktan sonra gülümsedi ve Borana sarıldı. Geri çekildikten sonra sehpaya bıraktığı patlamış mısırı aldı ve onun kucağına bırakıp ona baktı. "Başlatabilirsin filmi sevgilim." Dedi yumuşacık bir sesle. Boran onun alnına bir öpücük kondurduktan sonra filmi başlattı. Bu sefer aksiyon filmi yerine romantik bir film seçmişlerdi. Daha doğrusu Miray seçmişti. Boran romantik bir film izlememek için çok direnmişti ama Mirayın inadı tutmuştu bir kere. Bir süre sessizce filmi izledikten sonra Boran artık patlayacağını düşünüyordu. Miray ise ekrandaki ayrılık sahnesini gözleri dolu dolu izliyordu. "Hayır seni seviyor. Lütfen onu bırakma! Sadece hasta diye seni terk ediyor." Dedi Miray. Boran bakışlarını Miraya çevirdi ve küçük sevgilisine baktı. Gözleri dolu dolu filmi izliyordu. Boran gülümsedi ve Mirayın kulağına yaklaştı. "Daha yüksek sesle söyle belki duyar seni." Dedi Boran dalga geçen bir sesle. Miray ise Borana dönüp kaşlarını çattı. "Uyuz." Diye mırıldandı ve patlamış mısırı alıp ona fırlattı. O an bir savaşı başlatmıştı genç kız. Mirayın patlamış mısır fırlatması ile Boran ondan geri kalmadı ve o da ona fırlatıp savaşı devam ettirdi. Kahkahalar eşliğinde bir süre patlamış mısırları birbirlerine fırlattıktan sonra Miray yorgunlukla koltukta uzanır pozisyona geçti. "Pes ediyorum." Diye mırıldandı genç kız. Boran ise ona bakıp sinsice gülümsedi ve onun üstüne çıktı. "Cezanıza hazır olun o zaman Miray Daner." Dedi. Miray ise kendini kahkaha atmamak için zor tutarken en sonunda konuşabildi. "Cezam neymiş?" Dedi muzurca. Boran ise daha çok ona yaklaşırken "Bir öpücük." Diye fısıldadı ve nefesini genç kızın yüzüne üflemekten çekinmedi. Altında titreyen bedenle zevkle gülümsedi genç adam. Bu kadar mı etkiliyordu Mirayı? Peki genç kadın biliyor muydu acaba Boran üzerindeki etkisini? Boran, Mirayın yanağını okşamaya başladı. "Ne kadar güzel olduğunu biliyor musun?" Diye fısıldadı. "O kadar masumsun,o kadar güzelsin ki... Bazen sana zarar vereceğim diye korkuyorum Miray." Dedi Boran yavaş yavaş Miraya yaklaşırken. Miray ise kendini çoktan anın büyüsüne kaptırmıştı. Boranın dedikleri ile mayıştığını hissediyordu ama Boranın amacını biliyordu. Boranı üstünden itip Boran yere düşerken kahkaha attı ve koltukta oturur pozisyona geçip Borana baktı. "Alın size ceza Boran Kuzum." Dedi zaferle. Boran ise şaşkın bakışları ile Miraya bakıyordu ve ayağa kalkarken acı ile inledi.

"İşte şimdi korkun Miray Daner. İçimdeki canavarı uyandırdınız."

Merhabaaaağğ 😂 Şiir Cemal Süreya'ya aittir. 🌹 Umarım bölümü beğenmişsinizdir.💕

Saklımdasın (MirBor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin